T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 OCAK 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Başı açık namaz, ilahiyatçıları ırgalamaz

Âmirin, müdürün yanına giderken üstünü başını düzelten, önünü ilikleyen; komutanın karşısında zıpkın gibi hazırolda bekleyen insanlar arasından bazıları, "Allah'ın huzuruna çıkmak" olarak bilinen ibadet sırasında, canı nasıl isterse öyle davranabileceğini düşünüyor.

Kadınlar ayrı yerde saf tutarmış, boş ver.

Baş örtülürmüş, takma kafana.

İçinden nasıl geliyorsa öyle yap.

Kim karışır?

*

Günlerden beri gündemi meşgul eden konuya bakın...

Beş on kadın bir camide erkeklerle bir arada ve başları açık vaziyette namaz kıldıkları için manşetler atılıyor, ana haber bültenlerinde her gün yarım saat tartışılıyor.

Haber midir, evet haberdir ama bu kadar büyütülecek çapta değildir.

YÜZERKEN NAMAZ KILINABİLİR Mİ?

İbadetlerin şekli şemali belli olduğu halde, herkesin kendi keyfince hareket etmesi makul görülecekse, yarın biri çıkar abdest almadan da namaz kılınabileceğini söyler.

Bugünlerde kışın ortasındayız ama yaz geldiğinde, biri şöyle söylese:

"Denizde yüzüyordum, ezanın okunduğunu duydum, bir yandan kulaç atarken, bir yandan namazımı eda ettim. Ben kıldım oldu."

O vakit bunu da mı tartışacağız?

İlahiyatçıları çağırıp "Yüzerken namaz kılınabilir mi?" diye açık oturum mu yapacağız?

"EL BENİM, GÖBEK BENİM"

Kurbanı boğazından değil, ensesinden kesmeye kalkan da olabilir.

Orucun gündüz değil, geceleri tutulması gerektiğini söyleyenler de çıkabilir.

Çamlıca'daki camide çekilen fotoğrafa bakıyoruz, kadınlar ellerini erkekler gibi göbeklerinde bağlamışlar.

Bu konuya kimse dikkat çekmedi gördüğüm kadarıyla.

Acaba, "Buna da şükür" mü desek?

Ellerini vücutlarının arkasında da birleştirebilirlerdi.

Yahut enselerinde.

Öyle ya, insan dediğin her hareketine bir gerekçe bulmakta pek mahirdir...

"El benim, göbek benim, istediğim yerde bağlarım. Ben dini böyle yorumluyorum ve bu şekilde kendimi Allah'a daha yakın hissediyorum."

ŞEYTAN TAŞLAMA YERİNE GONDOL KEYFİ

Hacca gidince, orada ezilerek can verme riski var.

Her sene birkaç yüz kişi gidiyor, dönemiyor.

Ya köprüde, ya tünelde Azrail tutup götürüyor.

Kabe'ye gitmek yerine Venedik'e gitmenin daha mantıklı olacağını söyleyen birileri çıkarsa ne diyeceğiz?

Hem orada gondolla dolaşma keyfi de var.

Neticede Allah her yerde bizimle değil mi efendim?

KİM KARIŞIR?

Kelime-i şahadet yerine "Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?" desek, kim karışır Allah aşkına?

Bakın şimdi bunun da savunmasını bulacağız:

Gezegenleri, dünyayı ve güneşi, geceyi gündüzü akşamı ve sabahı, yazı kışı ve baharı velhasıl bütün âlemi yaratan Allah değil mi?

"Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?" demekle, hepsini bir cümlede sayıp dökmüş ve dolaylı olarak Yüce Rabbimize olan inancımıza vurgu yapmış oluyoruz.

Tövbe tövbe.

*

İlave olarak, üç tane de çok meşhur klişemiz var; onları saymazsak noksan kalır:

1. Allah ile kul arasına girilmez.
2. İslam'da ruhban sınıfı yoktur.

3. Dinde zorlama olmaz. (Veya "Dinde zorlama yoktur" şeklinde söyleyebiliriz. Bunu "Dinde zor yoktur" şeklinde söyleyen de var ama oraya dalmayalım. Hem haddimizi aşmış oluruz, hem yer problemi var malum.)

ÖRNEK TEŞKİL ETMEZ

Demek istediğim şu ki, her toplumda ve her inanışta aşırı uçlar çıkabilir.

Millet bunlara bakınca "Aman ne iyi biz de böyle yapalım" fikrine kapılmaz.

Güler geçer.

Gülmeyen de geçer.

Kimse önemsemez.

Çünkü beş paralık değeri yoktur böyle saçma sapan işlerin.

Ve bu konu, ilahiyatçılardan çok sosyologlarla psikiyatri uzmanlarının konusudur.

*

İlanlar sayfayı kapatmasaydı, bu yazıyı dün okuyacaktınız.

Böyle olunca bugün bana karlı havada İstanbul'u gezmek düştü.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi