T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 OCAK 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Resul TOSUN

Filistin'de deprem

Kelimenin tam anlamıyla deprem. Bütün tahminleri alt üst eden seçim sonuçları herkesi şaşkına çevirdi.

Filistin'de yapılan parlamento seçimlerini imkan dahilinde takip etmeye çalıştım. Seçim günü akşamı gelen sonuçlar el-Fetih örgütünün önde olduğu İslami Direniş Hareketi HAMAS'ın ikinci parti olacağı şeklindeydi.

Yorumların tamamı el-Fetihin kazanacağından şüphe olmadığı ama HAMAS'ın bu kadar güçlenmesinin şaşırtıcı olduğu istikametindeydi.

Ertesi gün seçim sonuçları açıklanınca beklenenin tam tersine HAMAS'ın ezici bir başarı elde ettiği, el Fetih'in de büyük bir hezimet yaşadığı anlaşıldı.

Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS, oyların %54.4'ünü alarak 132 sandalyeli Filistin Yasama Meclisi'nde 76 milletvekili kazanarak tek başına iktidar gücünü elde etti.

El Fetih örgütü oyların % 43'ünü alarak 43 milletvekili, Milli Cephe 3 milletvekili, Üçüncü Yol Listesi 2 milletvekili, Alternatif Liste 2, Bağımsız Filistin listesi 2, bağımsızlar ise 4 milletvekili kazandı. Tarafsız gözlemciler seçimlerin tam bir özgürlük içinde şeffaf biçimde ve şaibelerden uzak bir şekilde yapıldığını açıkladılar.

Şimdi herkes şokta.

ABD'nin ve İsrail'in el-Fetih'in kazanması için sarf ettiği gayretler boşuna gitti. ABD mevcut yönetimi devam ettirmek için milyon dolarlar harcarken, İsrail zindan kapılarını bile açıp HAMAS'ı zayıflatacak her türlü taktiği denedi.

Özgür ve şeffaf biçimde yapılan seçim sonuçları Filistinlilerin ABD ve İsrail oyunlarına karşı bilinçli olduğu ve tavır koyduğu gerçeğini ortaya çıkardı.

Nitekim bir HAMAS yetkilisi seçim sonuçlarını değerlendirirken ABD ve İsrail'e indirilmiş bir darbe nitelemesi yaptı.

İsrail, seçim sonuçlarını siyasi bir deprem olarak nitelerken HAMAS'ı kuracağı bir hükümetin memur maaşlarını bile ödeyemeyeceğini açıklayarak uluslar arası yardımın kesileceği tehdidinde bulundu.

ABD, müttefiki İsrail'i yok etek isteyen bir partinin hükümetiyle dayanışma içinde olmayacağını ve HAMAS'ın silah bırakması şartıyla hükümet edebileceğini açıkladı.

Norveç dışındaki batı ülkeleri ise HAMAS'ın seçim zaferinden hiç de hoşnut görünmediler.

Filistin seçimleri batının çifte standardını bir kez daha ortaya çıkardı.

Batı İslam ülkeleri için demokrasi isterken halkın iradesinin yönetimlere yansımasını değil kendi arzu ve iradelerinin (daha doğrusu çıkarlarının) İslam ülkelerindeki yönetime hakim olmasını isteyen bir tavır sergilemektedirler.

Mesela Filistin'de İsrail'i tanımadığını ve işgalci olarak nitelediğini ilan ettiği için HAMAS'ın seçimlere girmesini istemeyen batı hükümetleri, İsrail'de arapların ortadan kaldırılması talebinde bulunan radikal partilerin seçimlere girmesinde hiçbir sakınca görmemişlerdir.

İsrail ABD ve tüm batılı güçlerin HAMAS'ın kazanmaması için ellerinden geleni arkalarına koymamış olmalarına rağmen Filistin halkının HAMAS'ı tercih etmesi bütün tahminleri ve beklentileri alt üst etmiştir.

Eylül ayında umrede karşılaştığım Filistinlilere HAMAS'ı sorduğumda, İsrail yönetiminin baskıları karşısında bütün Filistinliler HAMAS'ın yanındadır demişti de ben bu ifadeyi biraz abartılı bulmuştum. Seçim sonuçları o Filistinliyi haklı çıkardı. (Ayrıca El-Fetih yönetiminin yolsuzlukları da Filistinliyi bıktırmıştı.)

İslam ülkeleri için demokrasi çağrısında bulunan Abd ve batı hükümetleri, İslam ülkelerindeki yönetimleri parmaklarının ucunda oynattıkları gibi halkı da oynatacaklarını düşünmüş olmalılar ki, halkın bu oyuna gelmemesinden pek hoşnut görünmüyorlar.

İslam ülkelerinde yapılacak hür ve şeffaf seçimlerden İslami hassasiyeti yüksek olan tarafların kazandığını ve kazanacağını gören batılı siyaset mühendislerinin bundan sonra takip edecekleri strateji ne olacak bilmiyoruz. Ama kesin olarak bildiğimiz bir şey var. Müslümanların cumhuriyet ve demokrasinin faziletleriyle bir sorunu yok. Sorun cumhuriyet ve demokrasi adı altında tepeden inmeci dayatmacı halkın iradesini aşağılayıcı uygulamalardır.

"Halkın iradesine saygı gösterilmelidir." demesi gerekirken sonuçlara tahammülsüzlük gösteren demokrasi havarileri Filistin halkının tercihine alenen saygısızlık etmektedirler.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi