YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

MHP ve Apo krizi

 
MHP hem tabanları karşısındaki siyasal sorumluluğunu yerine getirmek hem de görev süresinin uzatılması hususunda ısrarlı olan Demirel'i köşeye sıkıştırmak istemektedir.

 

Apo konusunda MHP'nin ve hükümetin içine düştüğü durum, bir kaşık suda boğulmak deyimiyle özetlenebilir. Ya da deryaları, dağları aştıktan sonra, "düz ova"da şaşmak gibi birşey.

Bu hükmümümüzün hem doğrudan MHP'ye yönelik, hem de sinekten yağ çıkarmak mantığından hareket eden muhalefete.

MHP kulislerinden yansıyan duyumlara göre, bu parti, Apo'ya yönelik hükümet tutumunun AB dayatmalarına göre şekillenmesinden son derece rahatsızdır. AB ülkelerinin Apo'yu asmayın ya da asarsanız AB'ye girmeyi unutun biçimindeki dolaylı telkinlerinden fevkalâde rahatsızdır. Daha doğrusu MHP yetkilileri, muhalefetin bu konudaki tahrik ve istismarlarını alabildiğine dikkate almakta ve malum tavırlar içine girmektedir.

MHP'nin isteği ve Apo stratejileri

İşte bu noktada MHP, hükümet içinde varlığını hissettirmek ve koalisyon ortaklarından farklı düşündüğünü dile getirmek ihtiyacını duymaktadır. Öyleyse nedir MHP'nin istediği? İdam kararının Başbakanlık yerine, TBMM'de bekletilmesini temin. Eğer imkan bulabilirse, Meclis sürecinin de tamamlanarak, doysanın Cumhurbaşkanı katına kadar ulaştırılması. Böylece, hükümet ve TBMM üzerine düşen görevi yerine getirmiş olacak ve "Türkiye'nin âli menfaatleri" açısından kararın bekletilmesi lüzumuna ondan sonra sıra gelecektir. Yani bu konudaki sorumluluk ve insiyatif, Cumhurbaşkanı'na emanet edilmelidir.

Bu strateji ile MHP, hem tabanları karşısındaki siyasal sorumluluğunu yerine getirmek hem de görev süresinin uzatılması hususunda ısrarlı olan Demirel'i köşeye sıkıştırmak istemektedir.

Peki DYP ne düşünüyor?

Bu konuda endazeyi kaçıran parti ne yazık ki DYP!.. DYP'nin dediği şu: Apo'yu asalım da asalım!.. Asalım, arkasından da idam cezasını kaldıralım. Şunu ifade edelim ki, buradan korkunç istismar kokuları yayılıyor etrafa. Yaralarını sarmış ve bölünme riskini ortadan kaldırmış DYP'ye, doğrusunu söylemek gerekirse bu tarz hafif politikalar asla yakışmamaktadır.

FP'ye gelince!.. Ben şahsen FP'nin bu konuda ne dediğini ve düşündüğünü netleştirebilmiş değilim. Belki seçim öncesindeki tarihi krize benzer bir bunalımdan geçiyor FP!.. Bazan aklı selim öne çıkıyor, bazan da aşırı bir sadizm histerisi!.. Buradan FP'ye herhangi bir fayda hasıl olmaz, buna işaretle yetiniyorum.

Ya ANAP ne yapıyor? Bence aklı selime ve sağduyuya oynuyor. Herkes kendini tüketirken, o sükut ediyor ve dalgaların durulmasını bekliyor. Yani kendisini yıpratmamış oluyor. Onun bu noktadaki sağduyulu tutumu, en aşırı ve ön yargılı muhaliflerine bile şapka çıkartıyor desem yeridir.

Ecevit'in ihmal ve hatası

Bu arada Ecevit'in bir ihmaline ve hatasına da temas etmek gerekiyor. Apo ve Türkiye'nin bölünme riskinin ortadan kalkması noktasında, şöyle ciddi bir medya programıyla toplumun karşısına çıkmaması!.. Bölgesel jeopolitik değişiklikler, Türkiye'nin büyük geleceği, artık küçük ayrıntıları ülke olarak geride bırakmamız gerektiği ve toplum ve siyasi partiler olarak ileriye, daima ileriye bakmamız icab ettiğini, şöyle bir saatlik bir programla kamuoyuna izah etmemesi!.. Tabii ki koalisyon ortaklarıyla istişare ederek.

Benim bildiğim, yılbaşından önce Sayın Başbakan'a, Türkiye'nin geleceğini aydınlatacak ve ifade edecek böyle bir enformasyon üretilmesi lüzumu hatırlatıldı. Kısmen bazı hazırlıklar da yapıldı. Ama Ecevit fazla öne çıkmayı ve medyaya oynamayı, ahlak olarak onaylamıyor. Kendisinde ki garip bir tevazu, buna hep mani oluyor nedense.

Öyle de Sayın Ecevit, Merve Kavakçı konusundaki o talihsizliğe niçin kurban ettiniz kendinizi? Ömrünüzün ahir deminde böyle mi hatırlanmalıydınız? Ümit edilmelidir ki, millet vicdanını yaralayan o çıkışınızı telafi edecek yollar bulmak zor olmasa gerektir. Kaldı ki bunun, Merve Hanım meselesinin dışında da bazı telafi yolları yok değildir.

MHP büyük düşünmek zorunda

Osmanlı İmparatorluğu'nun Fatih dönemine kadar olan tarihini inceleyen Batılı tarihçilerin ulaştığı hüküm şudur: Osmanlı'nın yendiği ve ülkelerini fethettiği hangi düşmanı varsa, sonunda mutlaka Osmanlı'nın dostu ve müttefiki haline gelirdi. Yani düşmanlarını müttefik haline dönüştürmek!.. Politikanın da, savaşın da stratejisi aynı anlayacağınız.

Türkiye için Apo'nun durumu da budur. Apo'nun yaptığı itirafların ancak yüzde 5'idir kamuoyuna yansıtılan. Hal böyle olduğuna göre, ölümden, öldürmekten medet ummak, Türkiye gibi köklü bir tarihe sahip ülkelere asla yakışmaz. Türk halkının siyasal bilinci, nefslerin azgın sadizmine asla indirgenmemelidir.

Bu konu Türkiye kamuoyunun gündeminden mutlaka çıkarılmalıdır. Asla refarandum havasına sokulmamalıdır.

Hatta daha ileri giderek ifade etmek istiyorum: Bu konuda HADEP'i de yanlış anlamamak gerekiyor. Bu sorun Türkiye'nin ulaştığı büyük başarıda nazar-ı dikkate alınarak; toplumun ayrışmasına değil, MHP'nin yeni açılımlarına ve yeni bir kardeşliğe tahvil edilmelidir. Neredesin ey sağduyu?..


13.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...