YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Türkiye'nin yönetimi altında kaldığı anlayış

Ömer İzgi'nin TBMM Başkanlığına seçilme haberini Yeni Şafak gazetesi "Milliyetçi Sol Kılpayı" başlığıyla sundu. Ben bunu görür görmez okuduğum başlığın TBMM Başkanlığı seçimiyle ilgili olabileceğini hiç aklıma getirmediğimden olsa gerek içimde birden "milliyetçi sol" ibaresiyle neyin kastedildiğine dair bir merak uyandı. Acaba bir NAZİ eyleminden veya onlardan birinin başına gelen bir işten mi bahsediliyordu? Öyle ya, Martin Heidegger'in 1945 yılına kadar üyelik aidatını düzenli olarak ödediği partinin adı NSDAP yani Milliyetçi Toplumcu Alman İşçi Partisi değil mi idi? Yanılmışım. "Milliyetçi Sol" denilmekle "Nasyonal Sosyalizm" kastedilmiyormuş. Kastedilen şu hepimizin bildiği MHP ile şu hepimizin bildiği DSP arasındaki işbirliği ve belki de işbölümü imiş. Beni yanıltanın ne olduğunu fark edince hayata kapılmakta ne derecede mazur sayılabileceğimi de anlamış oldum. Zira MHP/DSP yakınlaşmasına "milliyetçi sol" adını takmayı isabetli bir yaklaşım saymak bence mümkün değildi. Gerçi bu partilerden birinin adında "milliyetçi", diğerinin adında da "sol" kelimesi yer alıyordu; ama bu partilerin isimleriyle müsemma olduklarını ispat edebilmeleri için kırk fırın ekmek yemeleri gerekiyordu.

DSP'nin güya Demokratik Sol Parti olması iktiza eder. Örgüt içindeki lider sultasının diğer siyasi örgütlerde olduğundan çok daha ileri boyutlara ulaşmasının yanı sıra ve ötesinde DSP oy desteğini de demokratik işleyişin canlandırılmasına borçlu değildir. Sosyal gelişmeye ayak uydurma ve tarih yorumuna katkıda bulunma bakımından DSP'nin "sol" kimlikle ilişkilendirmek en hafif tabirle safdillik olur. DSP'nin adı parti; ama kendi de öyle mi bakalım? Fabianlar bile sadece Mr&Mrs Webb'den ibaret değildi. Yanı başlarında hiç yoksa Bernard Shaw yer alıyordu.

Müsamil itirazlara MHP'nin de muhatap olacağı besbelli. Birinci planda söylenmelidir ki bu örgütü hangi türden bir milliyetçilikle ilişkilendirebileceğimiz meselesinin çözümü defaâtle muhal olmuştur. Türk istiklâline kıskançlıkla bağlı olanların burada kümelendiklerini kim iddia edebilir? Bu örgütte kümelenen insanlar dolayısıyla iktisadi milliyetçiliğin daha kolay savunulabilir duruma yükseldiği asla söylenemez. Türk varlığının sosyal gelişiminde herhangi bir işlev yüklenenlerin bu örgütten güç aldıklarını dile dökmek için deli olmak lâzım. Acaba MHP'nin her şeyden önce ve her şeyin ötesinde bir kültürel milliyetçilik davası güttüğü ve bunu devlet yanlısı politikalarla pekiştirdiği söylenebilir mi? Sanırım bu örgüte hayırhah bir yaklaşım göstermek isteyen herkes bunu söylemeye çabalayacaktır. Ne var ki bu çabalar ciddi bir engelle, kültürün ne olduğu ve kimler tarafından temsil edildiği meselesinin meçhullerle dolu olduğu engeliyle karşılaşacaktır. Ta ki vurdu kırdının da müstakil bir kültür olduğu ispat edilene dek.


20 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...