Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Niyazi Yavuz, yeni yıla girerken sevinemediklerini ifade ederek, "2001 yılında beceriksiz ve basiretsiz yöneticilerin uyguladıkları yanlış politikalar yüzünden cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik, sosyal, ve siyasal krizini yaşadık. Yaşamaya da devam ediyoruz" dedi. 2001 yılının eğitim serüvenini değerlendiren Yavuz, 2001 yılında insan hakları ve hukukun üstünlüğünün yok sayıldığını kaydederek, "Eğitimde fırsat eşitliği kaldırıldı. Eğitim görme hakkı çocuklarımızın elinden alındı. Okumak için gelen çocuklarımız üniversitelere sokulmadı. Demokrasi mektebinde insan hakları sınıfta kaldı. Kalkınma, adalet, hukuk, çocuk ve kadın hakları, kültür ve sanat gibi gelişmişlik göstergesi olan alanlar giderek daraltıldı. Sürgünler, tayinler, görevden almalarla eğitim çalışanları yıldırılmaya çalışıldı" diye konuştu.

Keyfi uygulamalarla yüzlerce idarecinin kış ortasında başka illere gönderildiğini dile getiren Yavuz, "Oturdukları yörede eğitim verilemeyen çocuklarımız, minibüslerle merkezi yerlere taşınmaya çalışıldı. Taşımalı eğitim yüzünden çocuklarımız yollarda can verdi.

2001 yılında Balıkesir'in Gönen ilçesi ile Bitlis'in Hizan ilçelerinde okuluna gitmeye çalışan 2 öğretmen tipiye yakalanarak şehit oldu" şeklinde konuştu.

Yavuz, eğitimcilerin yaşam alanlarının her geçen gün daraltıldığını kaydederek, kira yardımının 200 bin liradan 400 bin liraya çıkarılmasını, temizlik giderlerinin lüks sayılmasını, çalışanların alın teri olan zorunlu tasarruflar banka batıranlara verilmesini şiddetle kınadı.

"Toplumsal onurumuz zedelendi"

Sosyal patlamayı engellemek için dünya bankasından para dilenildiğini vurgulayan Yavuz, "Krizler yüzünden bunalan insanlarımıza 500 trilyon dağıtıldı. IMF ve dünya bankasının talimatlarını uygulayan hükümetimiz yüzünden toplumsal onurumuz zedelendi" şeklinde konuştu. Norm kadro uygulamasını da eleştiren Yavuz, uygulama ile 21 yıllık öğretmenin ücretli derse girdiği halde, 20 yıllık öğretmenin boş bekletildiğini kaydetti. Yavuz, Milli Eğitim Bakanı'nı da 'dilimizi ve kültürümüzün köklerini yok sayarak gündemi saptırmakla" suçladı.