Türkiye'de elektrik kaçağı başını almış yürüyor. Rakamlar korkutucu seviyede. Enerji Bakanlığımızdaki verilere bakılırsa yaklaşık 1 milyon abone kaçak elektrik kullanıyor. Yine aynı hesaplamalara bakılırsa trilyonlarca lira devletin kasasından çalınıyor. Haliyle milletin parası iç ediliyor.

Buna kimler çanak tutuyor? Bu gelişmelere yine bizler çanak tutuyoruz. Çalıştığımız işyeri veya yakın komşumuzun kaçak elektrik kullandığını bildiğimiz halde gereken yerleri bilgilendirmiyoruz. Bırakın yapsın bana ne tavrı takınıyoruz. Halbuki kişilerin kullandığı kaçak elektriğin parasını yine bizler ödüyoruz. Nasıl mı? Bulunduğumuz bölgenin trafosuna gelen enerji miktarı hesaplanıyor ve ona göre abonelerden para alınıyor. Yani kullandığımız enerjinin değil, kaçakçıların kullandığı enerjinin ücretini de ödüyoruz.

Bunun dışında, kaçakçılığı önlemek için harcanan efor ve ödenen ücretler de gözönüne alındığında rakamların boyutunu hesaplamak bir hayli zor. Ayrıca, kullanılan enerjinin hesaplanması ve abonelere bildirilmesi için ödenen işçi ve memur ücretleri de işin cabası... Ya binalar, kiraya tutulmuş işyerleri ve iş yerlerinde kullanılan enerjiler... Isıtma, su ve temizlik... İzzet-i ikramlar ve kırtasiye giderleri... hepsi birbirine eklenince bir kaç milyar dolar eder herhalde. Anlaşıldığı gibi işin boyutunu hesaplamamız adeta mümkün değil.

Şimdi işin Rusya boyutunu ele alalım. Rusya Enerji Bakanlığı verilerine bakılırsa, ülke genelinde (Ülke deyip geçmeyelim 17 milyon metrekare alanı ve 150 milyon insanı kapsıyor) kayıp enerji yüzde 4,8 oranında. Bu oranın yarısı Kafkasya bölgesinde, diğer yarısı da ülke genelinde gerçekleşiyor.

Kullanılan enerji ücretinin devletin kasasına girmesi için harcanan efor ve toplam miktar ise gelirin yüzde 18'ini oluşturmakta. Geri kalan miktarlar ise enerji yatırımlarına aktarılmakta. Bunların hepsinin nedeni ne diye akla bir soru gelebilir. Bakınız, Türkiye'deki gibi elektrik kurumlarına ait bina veya kasalar mevcut değil. Bununla birlikte, ev ev, sokak sokak ve cadde cadde dolaşan kontrol memurları da yok. Herkes kendi kendisini kontrol ediyor. Enerji tüketen kesim her ay sonu sayacını kontrol eder. Kullandığı enerji miktarını elindeki matbuu kağıda kaydeder. Ve en yakın devlet bankası olan Sber Bank'a gidip yatırır. Bu her ay böyle...

Dolaysıyla, Rusya'daki sistemin getirdiği kazancı ve karlılık oranını hesapladığımızda nerdeyse Türkiye'nin zararıyla eşdeğer. Türkiye'de Rusya'daki gibi bir kültür oluşmadığı için böyle bir uygulama beklenemez. Ancak, yıllardır konuşulan kartlı sisteme geçilmediği taktirde, elektrik kaçağının önünün kesilmeyeceği muhakkak.