AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
-PAZARTESİ NOTLARI-
Roman Gibi Tarih!...

  • OSMAN AKKUŞAK

    Alman birliğinin kurucusu Prens Bismarck, kendisine II. Abdülhamid'in tevcîh ettiği nişanı geiren Ali Nizami Paşa'ya (Meclisi Mebusan) ın tâtile sokulmasını kastederek:

    "-İyi ettiniz de meclisi fesheylediniz. Bir devlet, mîllet-i vâhideden (tek milletten) teşekkül etmedikçe, parlamento, o devlete ve millete yarardan çok mazarrat (zarar) getirir..." diyor...

    Tarihçi arkadaşımız İlhan Bardakçı, "İmparatorluğa veda" isimli eserinin 135. nci sayfasında bu anektodu kaydettikten sonra devam ediyor:

    "İstanbul'daki Meclis, açıldığı günden itibaren, devletin bütünlüğünü ve birliğini tahribetme merkezi gibi işlemeye başlamıştı... İçinde, İsmail Hâmi Dânişmend'in tabiriyle, parti grupları değil, milliyet grupları teşekkül etmişti... İstanbul milletvekili Vasilaki Efendi, kursüye çıkıyor ve hiç fütûr getirmeden; "-Osmanlı devletinde yalnız mezhepler ve milliyetler muhâfaza edilmiştir. Halbuki, azınlık dillerinin de aynen muhafaza edilmesi şarttır... Bizim dilimizde de resmî kitabet (yazışma) yazılmalıdır" diyebilmişti!...

    Başvekil Ahmet Vefik Paşa ayağa kalkıp: "azınlıklara verilen nîmetlere nâdanlık ve nankörlükle mukabele eden bu adamın, kimin temsilcisi olduğunu" sormuştu...

    Suriye milletvekili Nevfel Efendi de, akıl almaz bir küstahlıkla : "-her cemâatın ismi bâki kalır, Osmanlı ismi, cemâat ismini kaldıramaz" diye barbar bağırmıştı...

    Ermeni milletvekili Hamazasp Efendi de: "Anayasadan maksat, her halkın hukûkunun muhâfazasıdır. Hıristiyan köylerinde bir ifâde almak için kâtip tutmak gerekecektir. Oysa çoğunluk okuma yazma bilmez... O halde Hıristiyan köylerinde ve bütün karyelerde her halk kendi lîsanı üzere yazışmalı ve kendi lîsanı ile devlete başvurmalıdır" demekte gecikmiyordu!...

    Biz, 1876 da kanunuesâsîyi (anayasayı), milletin birliği sağlansın ve imparatorluktan şikâyetçi olanlar haklarını müdafaa edebilsin diye çıkarmıştık. Halbuki, acılar içinde görüyorduk ki; dışardan yardım gören azınlıklar, kendi haklarından çok Türk'ü bölmek ve parçalamak için, anayasayı benimsemişlerdi..

    1889 senesinde Paris'te 16 Şubat günü toplanan Şarkiyat Kongresi'nde İngiliz temsilcisi Sîr Edward Sarcom, şöyle konuşmuştu: "-Doğu Kongresinde, Doğu halklarının kaderi de ele alınmalıdır. Osmanlı Devletine bağlı olan halklar ve ırklar, bağımsızlıklarına kavuşmalıdır... Bunun tek yolu, o devlet içindeki müesseselere hâkim olmaktan geçer.. Devlet adamı, bürokrat, öğrenci ve diğer baskı gruplarını kontrol altına almak için bugünden itibâren çalışmalara başlamak icabeder."

    Bu kongrede kabul edilen rapor, 1910 yılında Cenevre'de toplanan kongrede de alkışlarla kabul edilmişti.

    Bugünleri daha iyi anlamak için, millî menfaatlerimize uygun rotayı tayin etmek için, Birinci ve İkinci meşrutiyet devirlerinin îbret verici iç ve dış olaylarını kavramak için; üslup sâhibi tarihçinin 4. baskısı yayınlanan eserinin mutlaka okunması gerekir. (Bilgi için: 0212-511 29 23 Faks: 0212 522 88 30)



  • 13 Ekim 2003
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED