AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Terim model olursa...

Şiddet, öfke, milliyetçilik, dışlama dünyayı kasıp kavuran holigan gruplarının ortak noktası.

Buna rağmen bu grupların ürerken, yayılırken aldıkları biçim, kullandıkları temalar, öykündükleri köken söylemleri, içinde doğdukları ülkelerin özel öyküsüyle, bu ülkenin milliyetçilik, ırkçılık tipiyle, tarihiyle ilgili oluyor. Almanya ve İngiltere'nin holiganları, hem kendi aralarında, hem başka ülkelerle karşılaştırıldığında bu durumun tipik örnek oluştururlar.

Holiganizm, medeni ülkelerde toplumsal, yasal, siyasi olarak kabulü mümkün olmayan, yargılanmış ve dışlanmış tutumların futbol sahaları aracılığıyla ifade, hatta meşruiyet bulabildiği özel ve korunaklı bir alana tekabül eder.

Bu ülkelerde holiganlar siyasi alanda olduğu kadar spor alanında da çok küçük bir azınlığın ötesine geçmezler.

Durum bizde de bir tür böyledir. Holiganlar üç beş bin kişiyi geçmez.

Yine de iki bizim diğer ülkelerden iki önemli farkımız var.

Birinci fark, bu üç beş bin kişinin doğrudan kulüp yönetimleri tarafından beslenmesi, yöneticilerin gerek kulüp içi mücadelelerinde gerek kamuoyuna karşı yaptıkları güç gösterinde kullanılmalarıdır.

İkinci fark, zihniyet düzeyindedir ve daha vahimdir, eylem olarak olmasa bile ruh olarak holiganlığın yönetimleriyle, gazeteleriyle tüm bir spor alanını kaplamasıdır.

Fenerbahçe-Galatasaray futbol maçından sonra yaşanan tartışma, tarafların, antrenörlerin, yöneticilerin yaptıkları açıklamalar, bu durum açık bir örneği olarak karşımızda.

Kuralları kendisine göre sürekli değiştirmek isteyen, çıkarlarını korumak için saha içinden çok masa başında çalışmayı şiar edinen, mevcut kuralların, kurumların meşruiyetini sürekli olarak delen, kamuoyu desteği ve spor basınında kurdukları "küçük çetelerle", haksız, kuralsız, keyfi getiri peşinde koşan, küstah ve tehditkar iktidar oyunları denklemi kuran bir spor kültürü ortalıkta cirit atıyor.

Bunu, özellikle üç büyük kulüp taşıyor.

Bu kulüplerin yöneticileri şampiyonlukları masa başında almak gerektiğini anlatıyorlar spor programlarında. Zihinsel düzeyde spor sahalarını savaş alanları ilan ediyorlar.

Öyle olunca spor kültürü siyasi kültürün aynası haline geliyor.

Daha da öte, spor kültürü, siyasi kültürün en vahşi, en kabul edilemez yönlerini yeniden üretiyor.

Kişinin ait olduğu toplumsal, ekonomik, siyasi grubunu yaşam alanını diğer grupların aleyhine genişletme çabası; bunu yaparken kural ve ilke yerine çıkar ve faydayı merkeze yerleştirmesi; hatta çıkar ve faydaya göre kural ve ilkeyi kah değiştirmesi, kah topa tutması Türk siyasi kültürün "temel taşı"nı oluşturur.

Spor kültürü buradan beslenmekle kalmıyor, tashih edilmeye çalışılan ya da gizli kapaklı, türlü doğrulamalarla yürüyen bu özelliği her geçen gün biraz daha aleni hale getiriyor, doğallaştırıyor.

Bu konuda spor dünyasında bulunup, masum olan insan sayısı pek az...

Ama iki isim var ki, herkesin önüne geçerek sembolleştiler, üstelik başarının odak noktası ilan edildiler, başka alanlara model gösterildiler.

Bunlardan birisi Fenerbahçe Başkanlığı yaptığı sırada Ali Şen'di. Diğeri ise son iki yıldaki davranışlarıyla Fatih Terim.

Son maç sonrası Terim'i izlediniz mi?

Fenerbahçe-Galatasaray maçında hakem elbette ciddi hatalar yaptı. Bu tür hatalar dünyanın her yerinde, futbolun en geliştiği ülkelerde dahi olabilir. Ama hiçbir yerde bir antrenör ağzı köpürerek hakemlere, hakemlik kurumuna aleni biçimde hakaret edemez, hakemi insani açıdan linç etme cüretini gösteremez. Terim'in "Hasan Şaş, hakeme sadece kabadayı mısın, artistlik yapma dediği için atıldı, atılamaz, onlar hata yaparken biz de bunları tabiî yapacağız" mealinde sözlerinde olduğu gibi, hakaret edenler işi, bu hakaretlerinin doğal olduğunu söyleme küstahlığına vardıramaz.

Bu maçta hakem her iki takımı da etkileyecek ciddi hatalar yaptı.

Hiçbir ülkede bu durum tek yanlı yorumlanmaz.

Hiçbir yerde başarısızlıklarının bedelini yönettikleri genç futbolculara, olmadı rakiplere ve düzenleciyi kurumlara çıkaranlar, Terim gibiler el üzerinde tutulmaz.

Bu spor iklimi Türkiye'yi kirletiyor...


24 Eylül 2003
Çarşamba
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED