AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kendi kendini tekzip, 7 ay önce

'Gazete' söz konusu oldu mu öndegelen sıfatım 'okurluk'... Gazetelerde çalışmaya başlamadan çok önce kurulmuş, evimize giren gazetelerle başlayan bir ilişki bu. Sanırım, gazetelerle 'okur' ilişkim hayatımın sonuna kadar devam edecek...

Bunca yıllık gazete okuru olduğum halde, "PKK'yı bitirecek imzalar atılmıştı" başlıklı Fikret Bila haberi kadar garibiyle bugüne kadar karşılaştığımı hiç hatırlamıyorum. Yanlış haberler genellikle sonradan ve başkaları tarafından tekzip edilir ya, Fikret Bila'nın haberi bizzat Fikret Bila tarafından ve aylar önce tekzip edilmişti çünkü...

Konuyu bir daha hatırlatayım: Gazetelerde başlayan 'ifşaat furyası' arasında Vatan'dan Bilal Çetin'in 28 Şubat dizisi ve Hürriyet'ten Sedat Ergin'in Türkiye ile ABD arasında meydana gelen 'tezkere krizi' üzerine yazdıkları okunması gereken çalışmalardı. Bunlara, Milliyet'ten Fikret Bila da katıldı. O da, tezkere krizi konusunda bildiklerini yazıyor. İlk gün, 'tezkere öncesinde varılan mutabakatın metni' olduğunu kaydettiği bir belge sundu Milliyet yazarı...

Belgeye göre, Türkiye ABD'ye destek çıkmaya girmiyor Irak'a, tam tersine, ABD Türkiye'nin bütün maksimalist planlarını gerçekleştirmesine izin veriyor. Askerî birliklerimiz Amerikalı askerlerin koruması altında Kerkük'e yerleşiyor, PKK/KADEK oluşumunu ortadan kaldırıyor ve bütün bunları ABD'nin Irak'la başlatacağı savaşta kurşun sıkmadan başarıyor...

Okuduğunuzda, "Böyle beleş bir mutabakat nasıl olur da Meclis tarafından reddedilir" diyorsunuz. Ancak, ne çare ki, böyle bir mutabakat metni yok... Amerikalılar, bırakın Fikret Bila'nın yayımladığı belgeyi imzalamayı, zırhlı araçlarının kullanacağı benzin fiyatı veya Türkiye dahilinde satın alacakları malların KDV'den muaf tutulması gibi ayrıntılarda bile ısrarcı oldular. Yaka kartı pazarlığı yaptılar. Türk askerinin Kuzey Irak'ta Kerkük'e kadar gitmesi teklifini işitmek bile istemedi Amerikalılar...

O günleri mümkün olduğu kadar yakından izlediğime emin olduğunuzu bildiğim için özellikle belirtiyorum: Dönemin başbakanı Abdullah Gül ile şimdiki başbakan Tayyip Erdoğan, tezkere geçsin diye canla başla çalışırlarken, Amerikalıları, nâfile olduğu sonradan anlaşılacak bir çabayla, "Tezkereyi daha iyi savunabilmemiz için basit de olsa bazı konularda tâviz verin" diye sıkıştırıyorlardı.

Müzakereleri dışişleri bakanlığı adına yürüten büyükelçi Deniz Bölükbaşı son seçimde MHP'den milletvekili adayıydı. DEHAP kararı Yargıtay'dan çıktığında YSK'nın seçimlerin yenilenmesine yol açacak bir tavır alması ihtimalinden söz ediliyor. Milliyet'in manşetine yerleşen 'yanlış' bilgi ile seçim ihtimali arasında bir bağ var mı? Bilmiyorum... Bildiğim, o müzakereler sırasında, Deniz Bölükbaşı'nın, siyasî sorumlulara yaşadıklarını aktarırken "Nuh diyor peygamber demiyorlar" izlenimini verdiği... Sonradan, müzakerelerde bulunan Amerikalıların, Bölükbaşı için, "İçeride bir melek, hiç itiraz etmiyor, ama dışarıya farklı bir imaj verme derdinde" dediklerini işitecektik... Neyse...

Tezkere oylamasında "Hayır" oyu kullanan CHP'nin grup başkanvekili Mustafa Özyürek, Türk askerinin Kuzey Irak'ta Kerkük'e kadar geçişinin 'mutabakata bağlandığı' yolundaki haber için, "Oylama günü yapılan kapalı oturumda, Başbakan Gül, bize, 'Vardığımız mutabakata göre, ordumuz, sınırın sadece 20 km ötesine geçebilecek' dedi" bilgisini aktardı. O bilgi doğru. Amerikalılar, Irak'ta yeni Türk askeri istemiyorlardı. Müzakerelerde, ABD tarafı, "Iraklılar Türk askerine karşı" deyip durdular...

Sözün kısası şu: Milliyet'te iki gündür yer alan, "İmzalanan mutabakat onaylansaydı tarih başka türlü yazılacaktı" haberi doğru değil. O haberde 'belge' diye kullanılan kâğıdın altında imza filân yok. Türk tarafının talepleri Amerikalılarca kabul edilmediği için askerî konularda bir mutabakat sağlanamadı; tezkere geçseydi yeni Türk askeri Irak'a giremeyecek, ama en az 50 bin ABD askeri Türkiye topraklarında konuşlanacak ve bugün bile varlıklarını sürdüreceklerdi...

"Atıyorsun" demeden, tezkerenin hemen öncesinde Milliyet gazetesinde çıkan iki yazıdan aktaracağım satırları okuyunuz: "Türk tarafının gözlemlerine göre, ABD, görüşmelerin ekonomik boyutunu öne çıkarıp, siyasî ve askerî boyutlarını geçiştirme eğilimi taşıyor. (..) Türkiye'nin asıl duyarlılığı, siyasî alanda. Irak'ın yeniden yapılanması ve ABD'nin Kuzey Irak'ta ne yapmak istediği sorularına, Ankara net yanıt alabilmiş değil. Bu konuda ABD heyetinin gösterdiği direnç, stratejik ortağı Türkiye'nin kaygılarını paylaşmaktan çok Kuzey Irak'ta grupları kanatları altına alma isteğini gösteriyor. Bu tutum da Türk tarafının ileriye dönük kuşkularını artırıyor."
(25 Şubat 2003)

"K. Irak'taki gelişmeler ve ABD'nin müzakerelerdeki tutumu Ankara'da ciddi soru işaretleri yarattı. Bugüne kadar sağlanan gelişmelerin Türkiye'nin güvenliği, menfaatleri ve geleceği açısından tatminkâr olmadığı kanısı yaygınlaşıyor." (26 Şubat 2003)

Tezkere oylamasından sadece üç gün önce çıkan ve 'gerçek durumu' yansıtan iki yazının altında aynı imza var: Fikret Bila...

Bir yazarın kendi yazısını yedi ay önce tekzip ettiğini de gördüm ya, artık gözüm açık gitmem.


24 Eylül 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED