AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Zirve kararının ruhu

Ne kadar yakınında yaşarsak yaşayalım, olaylara genellikle belli bir mesafeden bakıyoruz, bu sebeple de tablonun bütünü gözümüzden kaçıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden (AB) müzakere tarihi alması Brüksel'de çataçat bir pazarlıkla gerçekleşti, buna hiç kuşku yok; ancak yine de sonuç bize bir gerçeği açıkça göstermiyor mu: Avrupa ülkeleri de bizim AB perspektifinden kopmamızı istemiyor...

Bu gerçeği biraz açmakta yarar var.

Avrupa'nın değişik ülkelerinde Türkiye'nin AB üyeliğine halktan gelen ciddi itirazlar var; bu itirazlar bazı liderlerin tavırlarına da yansıyor. Bir ülkenin AB ile müzakerelere başlaması, ne kadar 'ucu açık' denilirse denilsin, sonu üyelikle bitecek bir yolculuk anlamı taşıyor. Bu yüzden, Türkiye'yi istemeyenlerin ön kesmek için ellerine geçirdikleri en ideal fırsat Brüksel Zirvesi'ydi; ancak gördük, zirveden "Yola devam" kararı çıktı... O kararın çıkmasını Türkiye de arzuladı elbette, ama liderler de arzusuz değillerdi ki, karar, olumlu çıkabildi...

Bu gelişmeyi doğru değerlendirmeliyiz: AB'de tek tek üyelerin mülâhazalarını ve itirazlarını geçersiz kılan kolektif irade Türkiye'nin AB perspektifine bağlı kalmasını istiyor. Dikkat ettiyseniz, en ciddi pazarlık, 'ucu-açık' müzakereler sonunda 'tam-üyelik' yakalanamazsa Türkiye'nin yine de AB'ye 'en sıkı bağlarla bağlı' kalması maddesi üzerinde yaşandı. AB Türkiye'yi kendi dışına itmek niyetinde değil; Türkiye adına müzakereyi yürütenler, hiç değilse tepkili başbakanı bir süre daha odada kalmaya ikna edenler, bu durumu farkettikleri için pazarlık 'olumlu' sonuçlanabildi.

Türkiye'nin AB perspektifini koruması kötü değil; kötü olan bunun anlamını kavrayamamak ve bu yüzden iç ve dış politika alanlarında beklenen adımları atmaktan geri durmaktır. Kendisine az benzeyen bir ülkeyi yanına alan AB, bunu biraz da, Türkiye'nin 'farklı' özellikleri sebebiyle istiyor. O özelliklerin daha fazla vurgulandığı politikalara ihtiyacı var Türkiye'nin...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün çıktığı Suriye gezisi bu bakımdan yürek ferahlatıcı. Türkiye, etrafında 'güvenilir dost' hâlesini genişletmek zorunda; bu çerçevede Suriye önemli bir ülke. Tıpkı Rusya'nın, Mısır, İran, hatta Filistin/İsrail'in taşıdıkları önem gibi... Bu ülkelerin hepsine Başbakan Erdoğan ya bizzat gidecek, ya da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü gönderecek...

Çok yönlü dış politika, Türkiye açısından, yalnızca doğru bir tercih değil bir zorunluluk da... Türkiye, 11 Eylül sonrasında önceliği 'güvenlik' konusuna vermeye başlamış dünyanın daha sağlam dengeler üzerine oturması için çaba göstermek zorunda. Bu yolda atacağı adımlar Irak'ta başarısızlıkla karşılaşan ABD tarafından da dikkatle izlenecektir. 11 Eylül dünyasına geçit veren dengesizlik Filistin/İsrail ihtilâfı üzerine oturuyordu; 11 Eylül'ün bozduğu dengeler de o ihtilâf âdil bir biçimde çözülmeden yeniden oluşmayacak...

AB üyeliği yolunda en kritik dönemeci aşmayı başarmış Türkiye, çok yönlü dış politika arayışlarını mâkul zeminlerde sürdürebilirse, bölgedeki ihtilâfların ortadan kaldırılması ve daha güvenilir dengelerin oluşması kolaylaşacaktır. Türkiye'nin bunu sağlayabilecek bir itibara ulaşması gerekiyor; bunun da yolu kendisinin taraf olduğu ihtilâfları çözebilme mahareti sergilemesinden geçiyor...

İlk yapılacak iş, 3 Ekim 2005 vâdesine kadar Kıbrıs'ta çözümü yakalama yolunda mesafe kaydetmektir. Kıbrıslı Rumlar adına kararı Tasos Papadopulos'un veriyor olması hayra alâmet değil elbette; ancak bu bile aşılamayacak bir engel değil. Türkiye, ittifaklarını iyi kullanır, özelliklerini avantaj haline dönüştürür ve uluslararası örgütlerin desteğini devşirirse, iyi niyetli bir barış taarruzunu başarıya ulaştırabilir.

Hepimiz zirve kararının ıcığı cıcığını irdelemekle meşgulüz; oysa esas yapmamız gereken kararın ruhunu doğru okumak...


23 Aralık 2004
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED