Çocukların derslerinde başarılı olması, anne babalar için ne kadar önemlidir bilirsiniz... Okuyup iyi bir meslek sahibi olmaları için ellerinden ne gelirse yaparlar.

Tanıdığımız bir aileye misafiriz bugün.

Ya da onlar bizim misafirimiz.

Çocuğun matematik dersi biraz zayıf olduğu için babası özel öğretmen tutmuş.

Perşembe akşamları hoca eve geliyor, derse oturuyorlarmış.

Biraz çalıştıktan sonra televizyonda Kurtlar Vadisi başlamasın mı?!..

İşe bakın ki ders günüyle o dizi aynı güne denk gelmekteymiş.

Kalem kâğıtla kitap defteri bir yana bırakıp ekran karşısına geçiyor, diziyi seyrediyorlarmış hep beraber.

Hoca babanın arkadaşı, ikisi de dizinin tiryakisi.

Neticede çocuk da tutkuyla seyretmeye başlamış.

Çerez ve meyveyle desteklenerek bir şölen havasına dönüştürülen perşembe akşamlarını çocuk da iple çeker olmuş.

Ancak bu duruma anneden bir itiraz var.

Diyor ki hiç değilse ders gününü değiştirelim.

Çocuğun hal ve hareketlerini dizideki kahramanlara benzetmeye başlaması bir yana, özel ders için davet edilen hocanın da ekran karşısında vakit geçirmesi, annenin garibine gitmekte.

Kim olduklarına gelince...

İsimleri mahfuz.

Varsayalım Bay Mahfuz, Bayan Mahfuz ve çocuk Mahfuz.

MISIR PİRAMİTLERİ

Kahire'deki bir kahvehanede, müşterilerin, İstanbul'dan giden bir arkadaşımızı, oranın patronu sanıp para vermeye kalkıştığını anlatmıştık geçenlerde.

Aynı arkadaşımız, yanındakilerle beraber Mısır'a geçtiğinde piramitleri gezip görmek ister. Biliyorsunuz, Mısır'a gidip de piramitleri görmeden dönene, niye gittiğini sorarlar.

Keops ve diğer piramitlere yaklaştıklarında, oradaki görevli, akşamları ses ve ışık gösterisi yapıldığını söyler.

Mutlaka görmeleri tavsiyesinde bulunur.

Kendisi de girişte bilet kesmektedir. Kişi başı 20-25 dolar.

O para üç-dört akşam yemeği tutarıdır. Meskun mahallin sınırında bulunan kahvehanelerde oturup ses ve ışık gösterisini çay içerek, nargile tüttürerek takip etmek mümkündür aslında.

Arada sadece birbuçuk metrelik bir duvar bulunmaktadır. Oradan hem ses duyulabilir, hem ışık görülebilir.

Sorarlar: "Peki şurada oturup seyretsek kaç para ödemek gerekir?" Duvardan geçmeyenden para alınmayacağını söyler görevli. Bizimkiler "Öyleyse biz burada oturup seyrederiz" deyince de Mısırlı'nın şu sorusuyla karşılaşırlar:

- Türk müsünüz?

YOLCULUK NEREYE?

Hyundai'nin Santa Fe modeli reklamında, "Nereye gittiğin önemli değil. Sen sadece yolu göster" deniyor.

Yol olduktan sonra, 25 yaşındaki düldülle de gidebiliriz.

Oysa o aracın özelliği, yol olsa da olmasa da gidebilmesi.

Dolayısıyla, sadece gösterilmesi gereken "yol" değil, "yön" olmalı.

Neyse ki reklam filmindeki araç dağları tepeleri aşıyor ve böylece o metindeki hata görüntüyle giderilmiş oluyor.

DÜZELTME

Orhan Gencebay'ın "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" şarkısının fonda çaldığını düşünün. Dün bu köşede "Silahlar" başlığıyla yer alan kısa yazının ikinci kısmı çıkmamıştı. Doğrusu şu şekilde olacaktı: Ajansların geçtiği haberde, Rus polisinin son 13 yılda yaklaşık 200 bin silahı kaybettiği bildiriliyor. Ancak, silahların toplam kaç para karşılığında kaybolduğu hakkında bir bilgi yok.

SİNEMA YANGINI

Geçen hafta "Büyü" filminin galasında çıkan yangın gazetelerin sayfalarını doldurdu, tv'ler geniş yer ayırdı. Şayet o yangın İstanbul'da değil, başka bir şehirde olsaydı, iç sayfalarda tek sütunluk bir haber olurdu en fazla. İstanbul'da fakat ünlü simaların bulunmadığı bir sinemada çıksaydı, o vakit belki iki sütunluk yer ancak bulabilirdi.Manşetlere çıkamazdı.

SESSİZ?

"Türkiye'nin en büyüğü olmayı hedefleyen ve bu hedefe doğru sessiz sedasız ilerleyen bir grup var." Pek de sessiz sedasız sayılmaz!

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu