AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Çöz(ül)me

AB'den tarih almak, zafer mi hezimet mi münazarası geçtiğimiz hafta da devam etti. Münazara diyorum, çünkü taraflar tezlerini kavramlar yoluyla izah etmekten çok, duygusal tonda konuşmayı tercih ediyor.Duygusal konuşmalar yoluyla bir yere varmak mümkün değil.Türkiye'de taraflar kafalarındaki bütün uzuvları ile olayları değerlendirip, aklın analizi, kalbin sezgisini kullanarak bir neticeye varmayı düşünmüyor.Kimisinin gözü var,burnu yok;kimisi her ikisine de sahip ama ağzını devreye sokmaktan yıllar önce vazgeçmiş.

İlk gün sarhoş bir şekilde zafer diyenler, müzakereciler konusunda isim dayatma sürecine girdiklerini düşünüp; "Zafer değil başarıdır ama, bu başarının devam etmesi için hükümet şu isimlerden yardım" istemeli konulu ikna metodunu devreye soktular bile.

Muhafazakarlar, devlet politikasını kişisel tercihlerden dolayı onaylayan bir halet-i ruhiye içinde olduklarından 17 Aralık ertesi başörtüsü yasaklarının kalkacağı umudunu taşıdıklarını, meydanlardan bir kez daha seslendirmeye çalıştı.Hükümeti tetikçi gibi gören çevreler için başörtü eylemlerinin tam da şimdi başlaması büyük önem taşıyor.Taban hükümeti zorladıkça,hükümet seçmeninin isteklerini yerine getirmek için adım atacak ve bu noktada sıkıştırılacak.Sosyal Demokratların ve liberallerin asla gerçekleştiremeyeceği bir şeyi "gerçekleştiren" olarak hükümetin "ihaleyi" bitirdiği düşünülüyor.Kemal Derviş adını niye bu kadar sık duyar olduk???

Herkes soruyor, "Başörtüsü nasıl çözülecek?" Başörtüsü gittikçe çözülüyor.Adını "başörtüsü sorunu" diye koyup,nasıl çözülecek diye düşünmeye başladığımız andan itibaren çözülmeye başladı.Çözülmemiş olsaydı dindarlar başörtüsü serbest olacak diye Müslüman Türk kimliğimi Avrupalı kimliği ile değiştirmeye razı olur muydu? AB'ye konjonktürel açıdan girmemiz gerektiğini söyleyenleri anlayabiliyorum.AB'yi girmeyi, ekonomi düzlüye çıkacak diye savunmaya kalkanları acı bir tebessüm eşliğinde dinleyebiliyorum.Beni bağışlayın, AB'ye girmeyi, sadece başörtüsü serbest olacak diye savunanları anlayamıyorum.Avrupalı olmak kamusal alandan dinin her türlü etkisini silmeye razı olmak demek.Kalplerimize haps edilmiş İslam ile yeni nesilleri nasıl yetiştireceğimizi düşünüyor muyuz?

Not:Esasında ben bu yazında kısa bir geçen hafta değerlendirmesi yapıp okuyuculardan gelen mesajlar doğrultusunda 2004 yılında okuduklarımdan bahsedecektim.Bu istek özellikle yurt dışında öğrenim gören gençlerden geliyor.Üstelik çok yoğun programlarından dolayı Türkçe kitap okumaya fırsat bulamadıklarını belirterek neler okuduğumu neleri beğendiğimi soruyorlar. Ne var ki,bütün yıl boyunca okuduklarım masamda olmadığı için hepsini hatırlayamıyorum.Son bir ay içinde bitirdiğim(okuduğum değil,bazılarına daha önce başlamıştım) kitaplardan bahsedeyim.Öykü : Sur Kenti Hikayeleri-Ali Ayçil

Yerli Roman:Bıçkın Ve Orta Halli-İbrahim Yıldırım,Gezgin -Sadık Yalsızuçanlar,Şebek Romanı-Ayşe Şasa,

Çeviri Roman:Eleştirmenin Ölümü-Martin Walser,Romancının Romanı-Coetze

Biyografi:Senaryo Bülent Oran-İbrahim Türk,Çöl Kraliçesi-Janet Wallach

İnceleme-Deneme:Toplumsalın Sınırında Beden-Yaşar Çabuklu

Cool-Bir Tavrın Anatomisi-d.pountain,d.robins.


24 Aralık 2004
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED