AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K R O N İ K  M E D Y A
Birgün'le dertleşme...

Arkadaşım Reha Mağden aradı. 21 Aralık Kronik Medya'daki "Birgün'den saç-baş yoldurtan manşet: Mevlana-Schiller hattı" başlıklı yazıyla ilgili olarak biraz dertleştik... Dertleşmemizin bir bölümü de, Birgün'ün "imkânları" ve herşeyin nasıl çok kısa süreler içinde hazırlanması gerektiği üzerineydi. Ki o manşet de çok büyük bir hızla kotarılmak zorunda kalınmıştı.

Birgün gazetesinin yayın koordinatörü ve köşe yazarı, arkadaşım Reha Mağden aradı, 21 Aralık tarihli Kronik Medya'daki "Birgün'den saç-baş yoldurtan manşet: Mevlana-Schiller hattı" başlıklı yazıyla ilgili olarak biraz dertleştik...

Biliyorsunuz, 5. sayfada Prof. Baskın Oran'ın sözlerinden çıkarılan "AB ABD'den zeki" başlığı 1. sayfada yukarıda aktardığımız gibi sunulmuştu. Mağden, haberin birinci sayfadaki sunumunun tümüyle kendisine ait olduğunu ve içeriğine gönülden inanmaya devam ettiğini söyledi. Öte yandan birinci sayfa ve iç sayfa başlıklarının biribirinden tümüyle farklı olabileceğini, gazetelerde böyle çok sayıda örnek bulunabileceğini söyledi...

Haberleri okutan başlık

İkinciden başlayalım: Haklı aslında, ama bütün gazetelerin yanlışı ortaklaşa yapmaları, yanlışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez ki. Eskiden, haberlerin daha az "oyun" eşliğinde sunulduğu dönemlerde, okur, devam başlığını hemen fark ederdi. Fakat "haberi anlatan değil, okutan başlık" anlayışının hakim olmasından sonra iş rayından çıktı. Gelinen noktanın savunulamaz olduğunu, önümüzdeki günlerde çeşitli gazetelerden aktaracağımız örneklerle göstermeye çalışacağız.

İkincisi: Mağden, 17 Aralık'ın "Kim olursan ol gene gel" diyen Mevlana'nın doğum yıldönümü olduğunu, buradan yararlanarak asıl "kardeşlik"in bu topraklarda yeşerdiğine dikkat çekmek için manşeti öyle tasarladıklarını söyledi. Buna da itirazımız yok, zaten yazıda da böyle bir itiraz yoktu. Biz, manşetin çok karışık olduğunu söyledik, o kadar. Doğrusu, "anlam"ın tümünü, ancak Reha'yla yaptığımız telefon görüşmesinden çıkartabildim ben.

Dertleşmemizin bir bölümü de, Birgün'ün "imkânları" ve herşeyin nasıl çok kısa süreler içinde hazırlanması gerektiği üzerineydi. Ki o manşet de çok büyük bir hızla kotarılmak zorunda kalınmıştı.

Eleştiri yaparken şartlar dikkate alınmalı...

Ben buradan şu sonucu çıkarttım: Eleştiri yaparken, eleştirdiğiniz kişilerin koşullarını da dikkate almak, en azından eleştiri dili üzerinde biraz daha fazla düşünmek gerekir.

Reha Mağden'in o kargaşada ve haber dilinin sınırları içinde anlatamadığını, belki de en iyi, onun ekim ayında yazdığı "Biz sizi yeneriz" başlıklı yazısını okuyarak anlayabiliriz. O yazının son bölümünü aktararak bitirelim:

"Şunu kabul edin ki, biz sizden iyiyiz. Neden iyiyiz? Çünkü sizi siz yapan, o çok övündüğünüz bütün değerler, aklınıza ne geliyorsa, bizde çok taze! Sizin bize ihtiyacınız, size bu 'tazeliği' hatırlatmamızdan...

Bilgelikten bunamış miskin Avrupa

Ne Amerika Birleşik Devletleri gibi, sonradan görmüşlüğün 'obezitesini' sunuyoruz size, ne de artık 'bilgelikten bunamış' Avrupa'nın miskinliğini... Biz, Türkiye yani; halkların temerküz olduğu; barışmaya, en azından halklar nezdinde teşne, barışı iktidarların karartmadığı; barışa, birbirlerini sevdikleri zamanları unutmayan halkların kendi karar verdiği bir coğrafyanın çocukları olarak, sizi yeneriz! Sizi yeneriz!" (A.G.)


24 Aralık 2004
Cuma
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED