AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
'Aşk kanattır ey oğul, gayrisi hep hevâ!'

Müride Feridun bin Ahmed'in, Mevlana'nın şahsiyetini, menkıbelerini ve yakınlarını anlattığı Sipehsâlâr Risalesi, Elest Yayınları tarafından günümüz diliyle yeniden yayınlandı.

  • AHMET NEDİM
    Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin kırk yıl müridliğinde bulunmuş bahtiyar insanlardan biri olan Sipehsalar Feridun bin Ahmed, Hazreti Mevlana'nın şahsiyetine, velâyet gücüne ve menkıbelerine bizzat şahitlik etmiş, ve müridi bulunduğu süre içinde görüp işittiklerini Farsça olarak kaleme aldığı "Risale-i Sipehsalar be Menakib-i Hüdavendigâr" adlı kitabında biraraya toplar. Mevlana Hazretleri hakkında en önemli kaynaklardan olan bu risale, 1912 yılında Mesnevi gibi Arabi'nin Füsusu'l Hikem'ini de Osmanlıca'ya aktarıp şerh eden şair, bestekâr ve hukukçu Ahmed Avni (Konuk) Bey tarafından Osmanlıcaya çevrilerek yeniden değer kazanır.

    Elest Yayınları'nca günümüz okurunun istifadesine 'Sipehsalar Risalesi' adıyla sunulan eseri yayına Tahir Galip Seratlı hazırladı. Seratlı Ahmed Avni Bey'in tercümesini esas aldı. Sipehsalar Risalesi, Mevlana'yı, tasavvufu, aşkı ve vecdi anlamak isteyen herkes için sağlam bir kaynak teşkil ediyor.

    Sipehsalar Feridun, ataları gibi bir Selçuklu devletinin askerlerinden biri olup, cesur, cömert, zarif ve güzel ahlaklı bir komutandı. Gençliğinde Mevlana hazretlerinin meclisine gider, sohbetine doymak bilmezdi. Babası öldükten sonra Alaaddin Keykûbat tarafından komutan olarak atandı. Bir gün yine meclisine katıldığı Mevlana hazretleri tarafından şu sözlerle taltif edildi: "Ey Feridun, bir müddet cihad-ı asgarın kumandanı oldun, bundan sonra da ebrar askerinin kumandanı ol!"

    Hadis-i şerifte işaret edildiği gibi, savaşı küçük cihad olarak değerlendiren Mevlana hazretleri, Feridun bin Ahmed'e nefsiyle mücahede edenlerin önderliğini teklif etti. O da bu davete uydu, mürid oldu. İşte Sipehsalar Risalesi de bu şekilde ortaya çıktı. Savaşa gideceği zaman manevi desteğini almak üzere el öpmeye gelen Sipehsalar Feridun, pekçok savaşın hikayesini yaşanmış gibi önceden Mevlana Hazretlerinden dinliyordu. Bu görüşmeler esnasında onun pekçok üstün özelliğine şahit oluyor, yakınlarını da tanıma imkanı buluyordu.

    İşte bu kitabın doğuşu da böyle oldu. Miladi 1301 yılında vefat etmeden önce de, "Devletsiz başımız o hakikat sultanının ayaklarındaydı, vefatımdan sonra da öyle olmak münasiptir." sözleriyle vasiyette bulunduğundan, Sultan'ül Ulema'nın merkadinin ayak ucuna defnedildi. Bilgi için tel: 0 212 520 05 58



  • 24 Aralık 2004
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED