Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 17 Aralık Brüksel zirvesinde Türkiye'nin geleceğini, siyasetçi olarak "kahraman" olmaya tercih ettiklerini söyledi. Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunmadan Kıbrıs'ı tanımayacaklarını anlatan Bakan Gül, 3 Ekim 2005'ten önce Kıbrıs sorunu çözülmese de müzakerelerin başlayacağını açıkladı.

Dışişleri Bakanı Gül ve bakanlık bürokratları, dün Meclis tören salonunda, TBMM Başkanı Bülent Arınç, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, AB Uyum Komisyonu, Dışişleri Komisyonu başkan ve üyelerine Brüksel zirvesi hakkında kapsamlı bir brifing verdi. Basına kapalı yapılan bilgilendirme toplantısı yaklaşık 3 saat sürdü.

Yeni dönemin başlanıcı

Abdullah Gül, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, 17 Aralık'ta alınan kararı, "Türkiye'nin yeni bir döneme girişinin başlangıcı" olarak değerlendirdi. Abdullah Gül, Türkiye'nin Avrupa kurumları içerisinde AB Kalkınma Bankası'ndaki kotalarından, Türkçe'nin toplantılarda resmi dil olmasına kadar yeni bir statünün sözkonusu olacağına işaret ederek, bu hazırlık sürecinde Türkiye'nin topyekün transformasyonunun sözkonusu olduğunu belirtirken, zihniyet, kural ve standartların değişiklik sürecinin söz konusu olacağını bildirdi.

Kıbrıs'ı tanıma şartı

Toplantının basına kapalı bölümünde görüşmeler hakkında ayrıntılı bilgi veren Gül, konuşmasında Kıbrıs'la ilgili tartışmalara geniş yer ayırdı. Gül, şöyle konuştu:

"Son on ülkeden biri (Kıbrıs) bizimle problemlidir. Gümrük sahasını 1 Mayıs'tan sonra Rumları da içine alacak şekilde genişlettik. Kıbrıs tüm adayı temsil ediyor gibi AB'ye girdi. Rum kesimi şu andaki sınırlarıyla AB'ye girse sorun yok. Ama tüm adayı temsilen AB'ye girmiştir. 17 Aralık'ta 'biz Kıbrıs'ı sizin tanıdığınız şekilde tanımıyoruz' denilmiştir. Kıbrıs sorunu kalıcı bir çözüme ulaşıncaya kadar Kıbrıs'ı tanımayacağız."

'Kahraman olabilirdik...'

Türkiye'nin Brüksel'de yürütülen müzakerelerde rest çekip dönmesi ihtimalini de değerlendiren Abdullah Gül, şunları söyledi:

"Siyasi olarak, bürokrasi olarak döndüğümüzde kahraman olabilirdik. Ancak Türkiye statüyü değiştirmemiş ve bir alt statüye düşmüş ülke olabilirdi. Kısa dönemde kahramanlık uzun dönemde bizim her yönden zararımıza olurdu." Müzakere tarihinin verilmesini Türkiye'nin istediğini kaydeden Gül, özel statünün tamamen ortadan kaldırıldığını belirterek, "Siyasi kriterlere uyum çağın şartlarına göre devam edecektir" dedi.

Tarımda müzakereler 2009'da

Derogasyonların 3 Ekim'den sonra müzakere edileceğini anlatan Bakan Gül, "Müzakereler ve geçiş döneminden sonra gündeme gelecek, gerek olursa konacaktır" dedi. Tarımsal müzakerelerin 2009 yılında başlayacağını ve 2014 yılına kadar süreceğini anlatan Gül, bunun gerekçesini ise AB üyesi ülkelerin bütçelerini 2009 yılında oluşturmasına bağladı.

'Ermeni işgali engel'

Ermeni soykırımı iddialarını yaşlı kuşak dediği 'diasporanın' sürdürdüğünü anlatan Gül, "Ermeni meselesi önümüzdeki dönemde canlanarak önümüze çıkacaktır. Ermenistan'la ilişkilerimizi düzeltmek isteriz. Ancak işgalin devam etmesi bizi engelliyor" dedi.

Samimiyet tartışması

Brifingte CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Bakan Gül'e ilginç bir soru yöneltti. Türkiye'nin İKÖ'de imza koyduğu anlaşmalara değinen Bilgehan, "Avrupalı parlamenterler bize 'siz laik bir ülkesiniz, ancak İKÖ anlaşmalarına imza atıyorsunuz. Bu çelişki değil mi' diye soruyorlar. Ne diyorsunuz?" diye sordu. Gül, İKÖ'de imzalanan anlaşmalara Türkiye'nin rezerv koyarak imza attığını söyleyince bazı CHP'liler "Doğruyu söyleyin, samimi misiniz?" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Gül, "Size niye yalan söyleyeyim. Bildiğim şeyi sizinle paylaşıyorum" cevabını verdi.

VELİ TOPRAK/ ANKARA

« Geri Dön