AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kur'an ve toplum

Bir süredir yurt içinden yurt dışına uzanan boyutta toplumumuzu "Kur'an coşkusu"nun hareketlendirdiği gözleniyor.

Pazar akşamı TV 5'ten İslam Federasyonu tarafından Viyana'da düzenlenen bir "Kur'an ziyafeti" canlı olarak yayınlandı. Muhteşem bir salonda 5 bin kişinin katıldığı bir toplantı. Bin kadar insan da salonda yer kalmadığı için gelip geri dönmüş.

Böyle bir toplantı yine Viyana'da, bu defa Wonder tarafından "Gül Gecesi" ismiyle düzenlenmiş ve bu toplantıya Türkiye'den bir grup olarak biz de konuşmacı olarak katılmıştık. İnsanlar doluşmuştu. Radyoda bir konuşma yapmış "Bebelerinizle gelin, Rasulullah'ın manevi ikliminde buluşalım, çocuklarınız Allah Rasulü'nün ruhaniyetiyle buluşsun" demiştim. Ve gelmişlerdi. Salon, ara boşluklara kadar tıklım tıklım dolmuş, bebeler yerlere oturmuştu.

Viyana'da bu defa "Kur'an ziyafeti" ve yine binlerce insan... Kadın erkek, genç yaşlı binler...

Hem hayal kurmuştum, "Peygamber hasreti" başlığıyla toplantılar yapsak ve salonlarda onbinlerce insan, salavatı şerifeler okusak... Gönüllerimiz Rasulullah'ın manevi ikliminde buluşsa...

Viyana'daki "Gül Gecesi"nde onu yaşamıştık, pazar gecesi "Kur'an ziyafeti"nde de, koca salonun hafızların sesiyle canlanan Kur'an'ın deruni çağrısını yüreklerine taşıdığını, "Salat-ı ümmiye" ile coştuğunu izledik...

Anadolu Gençlik Dergisi tarafından Kayseri'de düzenlenen "Kur'an ziyafeti" toplantısı, adeta hayal ötesi bir buluşmayı gerçekleştirmişti. Top oynanan alan dahil Kayseri Stadyumu'nda, 60 bin insan Kur'an'ın çağrısına uyarak bir araya gelmişti. Farklı İslam ülkelerinden hafızlar, Dünya Kur'an okuma birincileri, Allah kelamına yüreklerini katarak sunmuşlardı. Aralarda 60 bin insanın hep bir ağızdan okudukları salavatı şerifeler, bambaşka bir heyecanın oluşmasını sağlamıştı. Gelenler kadar insanın geri döndüğü bildiriliyordu.

Gene Kayseri'de bu yıl, ben de bir "Kutlu Doğum" gecesine konuşmacı olarak katılmıştım. Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen toplantıya ben bile zor girebilmiştim. Çünkü salonun oyun oynanan bölümü dahil tıklım tıklım dolmuştu. Salonun büyük bölümü kadınlardan oluşuyordu. Erkekler, yerlerini bayanlara vermişti. Salona giderken, kucaklarında bebeleriyle, bebek arabalarıyla insanların geri döndüklerini gördüm. Çünkü salonda yer kalmamıştı.

Kayseri'den Viyana'ya...
Ya da Erzurum'dan Köln'e...
Nedir bu coşku?
Avucumuzdaki güneşi kaybetmiş, dünyada değer arıyoruz...
Aydınlarımızın kafası fevkalade karışık.
Halkımız insiyaki olarak gerçeğin bilincinde...
Allah'ın Kitabı bir iman, coşku ve heyecan odağı...
Allah'ın Rasulü, bir gönül ışığı, aydınlığı...

"Sır Kapısı" isimli programlar, seyredilme rekorları kırıyor.

Anadolu Gençlik dergisi, bu yıl, sanıyorum yüzbinlerce Kur'an-ı Kerim meali dağıttı.

Geçenlerde Kayseri'den bir grubun, tüm dünyaya ve her dilden Kur'an meali dağıtmak üzere fon oluşturduklarını öğrendim.

"Allah nurunu tamamlayacak!"

Gönülleri perişan olanlar, kafası karışanlar, avucundaki imanı kaybedenler bir kere daha baksınlar yüreklerine...

Acaba liberalizm mi kurtaracak onları, kapitalizm mi, marksizm mi?

Kaç kişi yürüdü sokaklarda Marks'ın posterlerini taşıyarak, marksizmden bir evrensel kurtuluş modeli yontarak, kaç kişi inandı tarihin tekerleği komünizmi hayata geçirmek için döndüğüne inanarak...

Ve kaç kişi, Fukuyama'nın "Tarihin sonu - Son İnsan" güzellemesine vurulup, onun misyonunu İslam coğrafyasına taşıma işine soyundu...

Ben, Kur'an'ın çağrısını yüreklere yeniden taşımayı dert edinenleri yürekten kutluyorum.

Kur'an'ı taşıyın, o, yüreklerde yapacağını yapar.

Ömer b. Hattab yola, Peygamber'i öldürmek için çıkmıştı, yolda kız kardeşinin evine uğradı, kapı aralığından, içerde okunmakta olan Vakıa suresini dinledi, yüreği pamuk gibi oldu, Müslümanlığa ısındı, gitti elini tuttu Allah Rasulü'nün...

Türkiye'de kaç aydın, Kur'an'ı okumayı biliyor? Kaç aydın onun ikliminde dolaştı? "Ezansız Semtlerde büyüyen çocuklar"la dolu Türkiye... Oysa aydınlarla toplumun yüreği arasında bir iletişim kanalı olmalı diye düşünüyor insan...

Sabah ezanlarında adeta gökyüzüne ruh veren "şehrin zikri"ni anlamayan, "Ezan sesleri kısılsın" diyen bir zihniyet ve öte yanda, onbinler halinde "Essalatü vesselamü aleyke ya Rasulallah" diye seslenen bir toplum yüreği... Bu kopuş sağlık alameti değil.

Kur'an'ın sesini çoğaltmayı dert edinenler, en güzel yolu tuttular bana göre... O ses büyüsün, en katı yüreklere ulaşmayı başaracaktır. Eğer kilitlenmemişse...

Dünya dönüyor, İslam dünyası mazlumiyeti paylaşıyor, ama en zor günlerde Kur'an'ın sesi burçlarda duruyor.


5 Ekim 2004
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED