AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ziya Selçuk: Farklı bir Talim Terbiyeci

MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Ziya Selçuk'un Vatan gazetesine verdiği mülakat (27 Eylül) birçok açıdan dikkat çekiciydi. Gazete Devrim Sevinay'ın "Pazartesi Röportajları" genel başlığı altında yayımladığı röportajların bu bölümüne şu başlığı uygun bulmuştu: "Kemalizm eğitimin yapı taşı olamaz".

Haksız mıyım, çok farklı bir Talim Terbiyeci ile karşı karşıya olduğumuz muhakkak değil mi?

Ama istersiniz söze başlamak için acele etmeyelim ve önce Selçuk'un bir bölümü sayfaya manşet olan sözlerinin tamamını aktaralım. Böylesi herhalde daha iyi olur, yoksa ne olur olmaz bir de bakarsınız ki son günlerde yine öne çıkan "yarasa" benzetmesinden Talim Terbiye Kurulu Başkanı da nasibini alıverir!

Ziya Selçuk'un söz konuyu açıklamayı yapması şu soru/cevap düzeninde ortaya çıkmış:

- Peki (ülkedeki eğitimde) statik halinin korunması gerektiğine inandığınız ne var?

- Bu ülkeye özgü aydınlanmacı bir proje yaratma fikri. Bundan vazgeçilemez.

- Bu ülkede onun adına Kemalizm deniyor.

- Ama medyada kullanıldığı anlamda Kemalizm'in bizim bilimsel alanımızın konsepti olması beklenemez. Eğitim sisteminin yapı taşı olamaz.

- 'Medyada kullanıldığı anlam' ne demek?

- Popülarize edilmiş ve günlük siyasetin malzemesi haline getirilmiş bir içerik taşıyor.

- Sizce Kemalizm ne demek?

- Yaratıcı, üretken ve dönüştürücü karakteriyle bir Atatürkçülük'ten söz etmeliyiz. Toplumun sadece belirli bir kesiminin felsefesi kalamayacak kadar bütünleştirici olmalı.

- Peki bu anlamıyla da olsa Kemalizm'in eğitime ne zararı var?

- Çünkü eğitim bilimi bir ideolojinin nesnesi olamaz. Bilime ideolojik yaklaşılamaz.

- Yeni müfredatın ideolojisi yok mu?

- Tabii ki bir ideolojisi var. Ama bu eğitimin kendi ideolojisidir."

Görüyorsunuz, gayet sakin ve olması gerektiği gibi talim ve terbiyeden geçmiş sözler bunlar... Derdini iyi anlatan, sınırların iyi çizildiği, polemikten kaçınan ama "kaçak güreşme"ye de hiç mi hiç niyetli görünmeyen sözler...

Sizi bilmem ama ben bugüne kadar karşılaştığımız hiçbir Talim Terbiye Kurulu Başkanı'nın ağzından eğitim-öğretim alanının "otonomisine" bu derece sahip çıkan bir açıklama duymadım. Herşeyden önce kendisini kutlamamız gerekiyor.

Söylediğim gibi röportajda Ziya Selçuk'un başka önemli açıklamaları da var. Ayrıca çok önemli olarak, bir Talim Terbiye Kurulu Başkanı'nın bağlı olduğu bakan hakkında "hiyerarşi"yi esas almadan son derece rahat, yani "hür" biçimde söz etmesi ile de ilk kez karşılaşıyoruz. Belli ki MEB'in başında bulunan Milli Eğitim Bakanı ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı arasında "emir-komuta" ilişkisinden çok uzak, eğitim bilimini esas alan samimi bir ilişki var. Ne güzel; bu "sivil" ilişkileri o kadar özlemişiz ki, dikkat cekmeden geçemiyorum...

Ancak Ziya Selçuk'un başında bulunduğu kurulun adına ilişkin yaptığı açıklama beni ikna etmedi doğrusu. Selçuk, "Talim ve Terbiye Kurulu" adının Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve CHP'nin önerisi doğrultusunda değiştirilerek, kurulun bundan böyle "Eğitim Üst Kurulu" adını almasını kabul etmemiş: "Ancak ben kalması yönünde taraf oldum. Çünkü bilişsel ve duyuşsal kavramlarını bizde en iyi karşılayan söz 'terbiye'dir. Psiko-motor'u da 'Talim' sözü çok iyi anlatıyor."

Tamam, üniversitede "psikoloji" öğrenimi görerek öğretim üyeliğine yükselen Selçuk'un "bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor" kavramlarını en iyi "talim ve terbiye" sözcüklerinin karşıladığını düşündüğü için "eski"de ısrarlı olması bir dereceye kadar anlaşılabilir. Ama bana sorarsınız, ülkenin okullarında bundan sonra karşılaşmayı ümit ettiğimiz yeni müfredatın farklı ad altında çalışan bir kuruldan çıkmasının daha yerinde olduğunu söylerim. "Talim" sözcüğü her ne kadar "ilm"den geliyor ve "öğretim"e işaret ediyor olsa da, bildiğiniz gibi çok farklı çağrışımları olan da bir sözcük. "Terbiye" de aynı şekilde; bu sözcük de "eğitim"i karşıladığı kadar "at terbiyesi" gibi bir çağrışıma da neden olmuyor mu hemen? Dolayısıyla günümüzde artık bambaşka şeylerı çağrıştıran, hatırlatan "talim ve terbiye" çiftinden vazgeçmek ve "Talim ve Terbiye Kurulu"nun adının anlamlı ama daha nötr bir adla değiştirilmesi de "reform"un bir parçası olarak değerlendirilmelidir.

Ne güzel söylemiş Ziya Selçuk: "Çünkü eğitim bilimi bir ideolojinin nesnesi olamaz."


5 Ekim 2004
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED