YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Meclisin önünü açmak

(5+5)'in daha birinci oylaması öncesinde, TBMM'sinin Demirel dayatmasını boşa çıkartacağını, ayrıca bu olayın Faruk Gürler meselesinde olduğu gibi büyük bir nakavtla sonuçlanacağını yazmıştık. O yazının önemi, Demirel ve Faruk Gürler hadisesinin birbirine olan benzerliğini tesbitten kaynaklanmıyordu. Keşke bu sınırlarda kalsaydı yazının hususiyeti.

Hayır, hadise bunun çok ötesinde idi ve Demirel'in yeniden seçilmesi amacıyla yola çıkmış "güçlü bir koro"nun; stratejik eylemin sonuna yaklaşıldığı bir safhada ortadan ikiye yarılmasını tesbitte kilitleniyordu. Yani o yazının esası, Demirel'i seçtirmek hedefine kendini kilitlemiş gözüken bir gücün, kendi içinden çatlamasının resmiydi. Kalp krizi geçiren bir hastanın görsel filmini çekmek, bir kılıcın vücudu ikiye bölerken gözlenen manzaranın tesbiti gibi birşey.

Dolayısıyla Faruk Gürler-Demirel benzerliğinin akıbetinden önce, stratejik dengelerdeki derin kırılmanın tesbitinde toplanıyordu bütün mesele. Biliyorsunuz, birinci oylamanın neticeleri de alındıktan sonra, hemen bütün basında, Gürler ve Demirel'in âkıbetleri arasındaki benzerlik bol bol işlendi ve çok da faydalı oldu. Kuşkusuz bu alandaki yazı ve dizilerin en güzeli, en mufassalı Yeni Şafak'ta yayınlandı. Sayın Kekeç'e daha teşekkürler!..

Demirel taktiği gene çökecek

Peki, neden bu geriye dönüşü yazmak mecburiyetini hissettik? Kuşkusuz, içine girdiğimiz cumhurbaşkanlığı seçiminin şu son safhasına bir ışık tutmak, TBMM'sinin aynen Demirel meselesinde olduğu gibi bir oldu bittiye getirilmek istendiğini ayân-beyan ortaya koymak için!..

Nasıl mı diyorsunuz?

Hükümet liderlerinin ister üçü, ister ikisi, hangisi olursa olsun; onların kendi aralarında ulaşacağı bir mutabakat, TBMM'ni bütünüyle devreden çıkarmaktan başka bir anlama gelmez. Bu denemeyi Demirel konusundaki ısrarlarda yaşamadık mı? Öyleyse, aday belirleme ve oylama safhasında benzer bir yaptırıma asla fırsat vermemek gerekiyor.

Şimdi bizim gözlediğimiz; karanlık devrelerin, Demirel konusunda uğradıkları bir sükutu hayali telâfi sadedinde, yeni mizansenlere göre eyleme geçmeleri oluyor. Görmüyor musunuz, ortalıktaki aday enflasyonunu? Her birinin alnında karanlık mihrakların damgaları!.. Yok İnönü, yok Emre Gönensay, yok İsmail Cem, hatta hatta Coşkun Kırca'ya kadar daha bilmem kimler. Ali Bozer, Vahit Halefoğlu, MHP'liliği yenice keşfedilen İlter Türkmen vs.

Peki bu isimler meclise nasıl kabul ettirilecek? Orası da mesele mi yani? Liderler anlaşsın kâfi!.. Meclis grupları nasıl olsa oy vermek mecburiyetinde değil mi? Başka ne yapabilir ellerinden ne gelir? Aynen Demirel meselesindeki emrivâkide olduğu gibi. Bize göre bu çevreler elini taşın altına koymadan, alnı terlemeden nimetin üzerine oturmaya alışık çevreler. Onların Türkiye'yi de, TBMM'ni de tanımadıkları bir gerçek ki, böylesi ham hayallerin peşine takılıyorlar.

Bir de bu stratejiye, nasıl işlerlik kazandırmak istiyorlar ona bakalım.

Yılmaz üzerinden strateji kurmak

Mesut Yılmaz aday olmak istiyor ya!.. Hareket noktaları burası!.. İlk söyledikleri, liderler aday olmasın. Bu da Ecevit'in ve Bahçeli'nin işine geliyor. O çevreler, işte bu yarayı kaşıyarak ve de hükümet içi ihtilâfı körükleyerek, Ecevit ve Bahçeli'yi renksiz, kokusuz ve muhtemelen dönme pazarından bir aday üzerinde anlaşmaya mecbur bırakmak istiyorlar. Aynen Demirel meselesinde olduğu gibi!.. DYP de Yılmaz allerjisi nedeniyle, kendi politikasına aykırı düşecek ve muhtemelen 28 Şubat çizgisiyle paralelliği bulunan bir adaya fit olabileceğinden dem vurduğuna göre!..

İşte, Meclis dışı bu emrivakinin behemehal bozulması gerekiyor. Gene aynen Demirel meselesinde olduğu gibi.

Meclis kafa-kola alınamaz

Bunun en kestirme şekli, yeni adayların belirlenmesi yolundaki engellerin ortadan kalkmasına bağlı. Tekrar ediyoruz, her partinin kendi adayını göstermesinin yolu açılmalıdır. DSP'nin güçsüzlüğü ve çaresizliği o zaman ortaya çıkar ancak. Yılmaz, meselâ İrtemçelik, Doğan Güreş, DYP'den daha başka isimler, MHP'den kim düşünülürse, FP'den her kimse, aday olsunlar. DSP'den İ. Cem mi, adalet bakanı mı, Kumcuoğlu mu farketmez. Adayını dışardan göstermek de yanlış değildir. Ama o parti, bu adayı kendisi belirlesin. Herkes meclisin önüne, pazara böyle çıksın.

Bu arenada kimseden çekinmeye gerek yok. Meclisin ve siyasetin gücü ancak böyle ortaya çıkabilir. Burada MHP'nin adayı, DYP'nin Doğan Güreş'i, ve M. Yılmaz önemlidir. Meselâ biz Yılmaz'a fazlaca şans vermiyoruz, ama adaylığına da karşı çıkamayız. Sanırım FP'liler Doğan Güreş'e oy verirler. Nabız öyle atıyor.

Yılmaz'ın adaylığına karşı çıkmak, bugün için, meclis iradesinin önünü tıkamak anlamına dönüştüğü için bunları yazıyoruz.


13 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...