YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

'Yasak dil' olur mu?

Timaş Yayınları bir kitabımı çıkardı, içim dışıma sığmıyor. Aslında benim ilk kitabım değil bu, daha önce yayımlanmış beş kitabın üzerinde imzam var; ancak şu yakınlarda çıkan kitap, Türk basınında bir 'ilk' teşkil ettiği için, olağanüstü önemli benim için: Yeni bir yüzyıla girerken çevresi ve dünyada meydana gelen gelişmelerle birlikte kendi ülkemi değerlendirdiğim yazılarımdan oluşan 'One Column Ahead', herhalde anladınız, İngilizce olarak çıktı...

Bir başka dille kaleme aldığım yazılarımı içeren kitabın çıkması sebebiyle yere göğe sığmadığım şu günlerde, bir yazarın eserlerinin, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) kararıyla yasaklandığını öğrenmek içimde garip duygular uyandırıyor. Hele, Diyarbakır DGM'nin, kararını, kitapların 'bir başka dille yazıldığı' gerekçesine dayandırması iç burukluğumu derinleştiriyor. İsveç'te yaşayan Mehmed Uzun'un romanları, Kürtçe yazıldıkları için, yasaklandı.

İngilizce kitabımın serbestçe her kitapçıda satılabildiği bir ülkede, bir başka kitabın Kürtçe olduğu için yasaklanmasını, gönlüme ve aklıma kabul ettirebilmem zor. Bu itirazıma, iki dil arasındaki farka işaret ederek karşı çıkanlar olacağını biliyorum elbette; zaten benim anlamakta zorlandığım da diller arasında fark gözeten ve bazı dillerin 'yasaklanabileceğini' zımnen kabul eden bu tür karşı çıkışlar...

'Yasak dil' sadece bizde var olan bir kavram. 12 Eylül askerî yönetiminin sivil döneme miras bıraktığı alelacele çıkartılmış bir kaç yasadan biriyle Kürtçe yasaklanmıştı. Tâkip eden yıllarda yaşanan rahatsızlıkları bilen biliyor. Sonunda, 1991 başlarında, bir dizi 'demokratleşme' girişimi arasında, Kürtçe de 'yasak' olmaktan çıkartıldı. O gün bugündür gelen eleştirilere, devlet yetkilileri, "Bizde Kürtçe yasağı yok" cevabını verebiliyorlar.

Aslında Mehmed Uzun'un eserlerine Kürtçe yazıldıkları için konulan yasak bu alandaki ilk ters girişim değil. 18 Nisan seçimlerinden sonra hazırlanan Meclis Albümü'ne "Bildiği diller" arasında Kürtçe'yi de ekleyen bir milletvekiline "Kürtçe yasak dil" gerekçesiyle Meclis başkanlığınca engel çıkartılmıştı. Bugünkü Meclis'te anadili Kürtçe olan milletvekilleri var, ama Meclis Albümü'nde Kürtçe bildiği belirtilen milletvekili bulunmuyor. Oysa geçen dönemlerde bu konu sorun olmamıştı; bir önceki dönemin Meclis Albümü'nde, bildiği diller arasında Kürtçe de yer alan milletvekilleri olduğunu görmek mümkün.

Sözün kısası, ülkemizin dirlik ve düzenini ilgilendiren temel konularda, demokratikleşme yolunda mesafe kat ettiğimiz iddialarına hiç de hak verdirmeyen bir geri gidiş söz konusu. Yasakçı zihniyet, her insanın doğuştan kazandığı hak ve özgürlükleri tartışma konusu yapacak biçimde davranıyor. Meclis başkanının albümde uygulattığı yasağı, şimdi de DGM Kürtçe yazılmış kitapları 'yasak' kapsamı içerisine sokarak yaygınlaştırıyor.

Bu noktada "Avrupalılar baskı yapar" türü bir görüş sarf etmemi bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak değilim; ancak tam aksi bir sebeple: Türkiye, geçmişte kalmış yanlış uygulamalara yeniden sahip çıkarak kendisini Avrupalıların baskılarına açık hale getiriyor; beni üzen bu...

Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) ve NATO gibi batılı birimler içinde yer alan veya alma çabasına giren Türkiye, 'yasak dil' gibi bir anlamsızlığı uygulayarak kendisini o kuruluşların ilgi alanına kendisi sokuyor. Başka herhangi bir konuda değil 'azınlıklar' üzerine bir toplantıyı, AGİT, şu günlerde, uzaklarda değil Antalya'da düzenlemiş bulunuyor...

Hiçbir dil 'tehlikeli' ve 'yasaklanabilir' olamaz; dünya 'yasak dil' kavramını da, kitap yasaklanan dönemleri de çok gerilerde bıraktı. Bugün, herkes, fikirlerini hangi dili kullanabiliyorsa o dille ifade edebiliyor. Önemli olan fikirlerin müşteri bulabilmesi, okurlardan ilgi görebilmesi...

Şu sıralarda benim "Acaba İngilizce çıkan kitabım bu dilin yaygın bilinmediği Türkiye'de ilgi görecek mi?" ya da "Acaba, yurtdışında kaç kişi kitabım aracılığıyla Türkiye'ye benim gözümden bakma çabasına girecek?" heyecanım da bu yüzden işte.

Mehmed Uzun da bir yazar, bu heyecanı neden ona çok görelim ki?


13 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...