Bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürür

 
Dayatmacılar gibi, teröristler de karanlıktan hoşlanır. Çünkü karanlıkta kimin ne olduğunu kimse bilmez.

İstanbul'da dehşet verici bir vahşet yaşandı.

Dayatmacılık gibi, vahşetin de rengi yok.

Ne adına yapılırsa yapılsın, dayatmacılık dayatmacılıktır.

Aynı şekilde ne adına yapılırsa yapılsın, vahşet vahşettir.

Türkiye'nin son yılları teröre kurban edildi.

Ülke onbeş yıldan bu yana akılalmaz terör olayları yaşıyor.

Şiddet, sorunları zorla çözmeye çalışmanın kaçınılması mümkün olmayan vahşi yüzü.

Şiddete din gibi inananlar, şiddetten şiddet doğduğunu hala göremiyorlar.

Dünya tarihinde vahşetten nasıl vahşet doğduğunu gösteren binlerce örnek var.

Şiddeti politika haline getirme, teröre davetiye çıkarmadır. Çünkü dayatma zora, uzlaşma ise sağduyuya dayanır.

Dayatmadan vahşet sağduyudan barış doğar.

Son gelişmelerle umarız bütün işleyeni bilinmeyen cinayetler çözülür.

Hükümet sözkonusu cinayetlerde bir ay gibi olmak zorunda. Yönetim bir ay gibi cinayetlerin üzerini aydınlatamazsa, vahşetin önü alınamaz.

Teröristler aya saldırsalar da, ay geceyi aydınlatmaya devam eder. Ay ışığını yitirirse, ülke karanlığa gömülür.

Dayatmacılar gibi, teröristler de karanlıktan hoşlanır. Çünkü karanlıkta kimin ne olduğunu kimse bilmez.

İşleyeni bilinmeyen cinayetlerin olduğu bir toplumda, terörün belini kırmak oldukça zordur.

Türkiye'de hükümet her sorunu ayışığında değil aykaranlığında çözmeye çalışıyor.

Şiddeti önlemenin yolu saydamlıktan geçer.

Saydam olmayan yönetimler haksız ölümlerle birlikte haksız kazançları da çoğaltır.

İslam kültüründe, bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürür. Bir kişiyi dirilten de bütün insanlığı diriltir.

Kapalı yapıdan açık yapıya geçemeyen yönetimler, yakalarını şiddetten kurtaramazlar.

Özgürlüğün çiğnendiği ülkelerde saydamlık değil, gizlilik önem kazanır.

Hükümetteki kör döğüşünün kaynağında, karanlıkta yönetim anlayışı var.

Anadolu insanı, devletten açıklık bekliyor.