YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Vahşetin bakiyesi

 
Unutmayalım, olayların bütün ilişki ağının çözülmesinin bile değiştiremeyeceği bir gerçeğimiz var bizim.

 

Ekranlardan sarkarak insanlığımızı muhasara altına alan vahşet görüntüleri, birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Olayın hemen her aşamasında izaha muhtaç pekçok düğüm var. Gecenin bir vaktinde oturup 27 soru kaydettim bir çırpıda. Kullananlar, kullanılanlar; kullanılanların farkında olarak bir kenarda duranlar, kullananları fark etmeyerek yanlış işlere sarılmış olanlar cirit atıyor sahnede. Daha önceki kimi olaylarla çok benzerlik gösteren, "bildik" bir olayla karşı karşıya olmamıza rağmen, yine de olayın kendine has bilinmezleri ve kendine has bilinenleri var.

Bütün bunlardan yola çıkıp, bu olayların kimin işine yaradığını sorarak, "görüntülerin" ısrarla bir yerlere sevk edilmesinin arkasındaki güçleri teşhir edebiliriz ya da bu sevk faaliyetine katılarak belli ilişkiler ağının perdelerinin biraz daha aralanmasına katkıda bulunabiliriz. Bir yandan dinî söylemi kullanarak terör olaylarına girişenlerin ne derece vahşileşebildiği sergilenebilir, öte yandan bunları himaye eden kimi devlet birimleri teşhir edilmek yoluyla olaya başka açıdan bakılabilir.

Bütün bunlar mümkün. Fakat bu mümkün olanlardan birine oynamak, temel gerçeği değiştirmiyor. Bu ülkede vahşetin bu kadar kolay taban bulabilmesi gerçeği üzerinde kafa yormalıyız. Çünkü ister bu vahşeti yapanlara odaklanan bir bakış olsun, isterse bunları kullanan güçlere odaklanan bir bakış olsun, kalkış noktası "suçlu"yu "ilan etmekten" önce bu vahşete sahne olmuş bir toprakta yaşamanın utancıyla yüzleşmek değilse, her iki bakış açısı da "enstrümantel" olmaktan kurtulamaz.

Maalesef bu toprakların fikir ve siyaset geleneğinin omurgasında bu enstrümantalist yaklaşım vardır.

Şimdiden bu cinayetlerin tam üstünde bir "hesap" kurgulanmaya başlamıştır bile. Böylesi bir "fırsatın" heba olmasına gönlü razı olmayan kimileri, ekranlara bile sığmayan o vahşet görüntülerini, "irtica"nın geldiği son nokta olarak ilan ederek, asayiş mantığının kontrolsüz sonuçlarını olaylarla hiç ilgisi olmayan ve bu olayları içtenlikle kınayan insanların üzerine sıçratacak biçimde sevk ve idare ediyorlar. Oysa olayların bu ülkede defalarca rastlanan bir kullanma-kullanılma ağına sahip olduğu, bunun bu sefer dinî söylemi araçsallaştırarak sahnelendiği çok belli. Buna rağmen ısrarla olayları bir yerlere sıçratmaya çalışmak, bu olaylar vasıtasıyla üstü örtülmeye çalışılanlara katkıda bulunmaktan ve daha da önemlisi bu toprakların sahne olduğu böylesi bir trajediyi bir başka açıdan istismar etmekten başka işe yaramaz.

Unutmayalım, olayların bütün ilişki ağının çözülmesinin bile değiştiremeyeceği bir gerçeğimiz var bizim. Tam on yıldır çok vahşi olaylara "seri" bir biçimde sahne olan bir toprakta yaşıyoruz ve son olaylar eğer bu memleketi "derinden" yönetenler akıllarını başlarına almazlarsa bir on yılımızın daha heba olabileceğini gösteriyor. Şimdi çıkıp, bütün bu olayların arkasındaki devlet güçlerini ortaya çıkarsak da, bu olayları din adına işleyenleri bulsak da, belki olayların önünün alınması bakımından minimum bir katkı sağlayabilir bu, ama bu topraklarda bu vahşete tanık oluşumuzu değiştiremez.

Kuşkusuz, olayların arkasındaki devlet güçlerinin ortaya çıkması da, cinayetleri din adına gerçekleştirenlerin yakalanması da önemlidir, ama bu vahşetten arta kalan insanlık durumunun merkezinde insan oluşumuz durmaktadır ve bütün gerçeklerin üstünde bir çıplak gerçektir bu. Hele de cinayetleri işleyenlerin dindar oluşlarından yola çıkarak başka dindarları köşeye "sıkıştırmaya" ya da olayları arkasındaki devlet güçlerini teşhir etmek yoluyla bu cinayetlerin din adına işlenmiş olmasını "hafifletmeye" pek meyilli ve teşne bir siyaset ve fikir geleneğinden geldiğimiz düşünülürse, vahşetin bakiyesinde duran insani duruma dikkat çekmek daha da bir önem kazanmaktadır.

İster devlet kullansın, isterse kendiliğinden ortaya çıksın, bu kadar caniyi nasıl üretti ve bu derece vahşete yataklık etmeye bu derece müsait hale nasıl geldi bu topraklar, diye düşünmek, ulaşacağımız her gerçeğin önünde ve üstünde bir insanlık sınavı olarak durmaktadır...


22 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...