AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Etnik çatışma meselesi

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın onbeş gün önce yaptığı çıkış, Kürt sorunuyla politik ve demokratik temasın kapılarını açtı.

Bu temasın sonrasında gelişmeler iki ayrı, hatta zıt istikamette seyrediyor.

Bir yandan siyasetin hem çatışmaları ve terörü sona erdirme gücüne hem Kürt siyasi alanını çoğulculaştırma imkanına sahip olduğu görüldü. Farklı talep ve duruşların (Türk-Kürt) karşılaşmasının, ikisi arasında diyalog ve etkileşim imkanlarını barındırdığı ortaya çıktı.

Diğer yandan farklılıklar arasındaki her karşılaşmanın çatışma ve gerginlik riski taşıdığı da anlaşıldı. Nitekim diyalog zemini kadar çatışma zemini de gelişti. Siyasi iktidarın çoğulculaşma hamlesine yanıt Kongra-Gel'den DEHAP'a uzanan dikey bir hiyerarşi içinde tek sesli örgüt siyasetinin, bölge üzerindeki hegemonyasını arttırma gösterisiyle geldi. Bu gösteri PKK'ya yönelik öfkenin Batı bölgelerinde sokağa inmesiyle, linç girişimleriyle, bu girişimlere verilen resmi destekle iç içe geçti.

Kürt sorunu büyüdüğü sürece "karşılaşma", Türk ve Kürt kamuoylarının teması. Birbirlerini farklı bir biçimde fark etmeleri kaçınılmazdır.

Peki bu "karşılama" hangi kapıyı açacak?

"Etkileşim, diyalog ve çözüm" kapısını mı yoksa "çatışma, gerginlik, şiddet" kapısını mı?

İkisi arasındaki denge pamuk ipliği üzerindedir.

Soruna yön verecek "devlet ile örgüt arasındaki mücadele ve denge" değildir.

Soruna yön verecek olan "Kürt ve Türk siyaset alanlarındaki demokratların sertlik yanlılarına, terörü yaşam biçimi kılanlara, etnik milliyetçi dalgalara galebe çalıp çalamayacağı"dır.

Alınacak istikamete kararı siyaset, siyasi ve toplumsal aktörler verecektir.

Bu aktörler sadece hükümet ve bürokrasi mensuplarından oluşmuyor. Türk ya da Kürt siyasi parti üyelerini, yerel yöneticileri, sivil toplum örgütlerini, kanaat önderlerini de içeriyor.

Daha da öte...

Bu ülkede yaşayan herkesin, her kişinin bu açıdan bir sorumluluğu var.

Şiddet yoluyla ne bu sorun bastırılabilir ne çözülebilir.

Şiddet ve çatışma sadece felaket getirir.

Türkiye'de türlü etnik milliyetçiliklerin azması, bu karşılaşmayla oldu ve oluyor. Kimileri bu karşılaşmanın genel bir çatışmaya dönmesinden medet umuyor. Kızıl Elmacılar ve PKK'lılar bu açıdan aynı yerde yer alıyorlar.

Bu açıdan tehlikeli bir yolda ilerliyoruz.

Tehlikeli yolda ilerliyoruz zira şiddet siyasi alanı yok etmeye soyunuyor. Siyaset yolundaki her adım şiddetin politikacıları tarafından bir lojistik destek unsuru haline çevrilmeye çalışılıyor.

Nitekim son bir haftanın bilançosu ürkütücüdür.

Trabzon'da linç girişimi yaşandı.

Nusaybin'de DEHAP Mardin İlçe yöneticileri önderliğinde Kadın Meclisi, Özgür Yurttaş Girişimi Üyeleri, THAY-DER, MKM, DTH ve 500 kişi ellerinde bir kalkışma misali Öcalan'ın fotoğrafları, "Öcalan ile doğduk, Öcalan ile özgürleşeceğiz", "Barışın ve Kürt Sorunun Muhatabı İmralı'dır" pankartları, "Biji Serok Apo, Biji Kürdistan" sloganlarıyla yürüdüler.

Cunda'da Kürtler ile Türkler arasında meydan kavgası çıktı.

Batman'da Suriye asıllı bir PKK'lı DEHAP'lı belediye başkanları tarafından alenen şehit ilan edildi. Aynı gün on binlerce insan Batman sokaklarında "Burası Kürdistan Türkiye değil", "İntikam, intikam" çığlıklarıyla yürüdü.

Seferihisar'da Kürtlere yönelik linç girişimi yapıldı. Bu girişimin bir resmi görevli tarafından "Vatandaş devlete ve askere karşı harekete pabuç bırakmıyor" şeklinde yorumlandı.

Ortada bir arı kovanı var ve birileri bu kovana çomak sokmaya, çomak sokarak siyaset yapmaya çalışıyor.

Kimse aklını yitirmesin...

Risk etnik çatışmadır ve bu, ülkenin, herkesin felaketi olur.


1 Eylül 2005
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED