Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
HALE KAPLAN ÖZ
Leyla ile Mecnun bir çok kez farklı şairler tarafından kaleme alındı. Sizin 'Leyla ve Mecnun'unuzu bunlardan ayıran özellikler neler? Bir defa daha önce yazanlar şairdi, ben nasirim. Tabii ki onlara eşlik edemediğim yerler oldu. Klasik bir mesnevide olması gereken yerler vardır. Münacaat, naat-ı şerif gibi... Bunu yazıp yazmamakta tereddüt ettim ama sonra dedim ki "Ben günümüzdeki bir insana anlatıyorum bu hikayeyi." ve onlar olmadan yazdım. Bir de Leyla ile Mecnun o kadar bilindik bir şey ki... O yüzden hikayeyi baştan anlattım ve bu benim Leyla ile Mecnun'um oldu. Belki dönemi itibariyle doğruymuş gibi kabul edilen ama bana çok reel gelmediği için diğer şairlerden ayrıldığım yerler var; eşyalarla konuşma ya da hayvanlarla konuşma gibi. Günümüz insanı için anlaşılmaz kabul edip bir arındırmaya gittim. Bir de bazı karakterler kattım. Daha sahici, daha elle dokunulabilir daha müşahhas hale gelmiş bir Leyla ile Mecnun olmasına gayret ettim. Leyla kara kuru bir kız değil Bazı anlatılarda Leyla'nın çirkin olduğu söylenir, Mecnun'a yakıştıramayacağımız şeyler yakıştırılır. Sizin hikayenizde akla aykırı hiç bir şey yok. Diğer hikayelerde Leyla ile Mecnun için yapılan savaşlar var. Bir kız için bir ordunun çarpışması masum insanların ölmesi bana İslami gelmiyor. Hele hele aşk kötü şeyi amaçlamaz. Aşk hep iyiliği murad eder ve benim anlattığım hikayede Leyla ve Mecnun kendileri yüzünden iki ordunun da kapışmasını, masum insanların kanının akmasını istemiyorlar. Biz Mecnun'u hikmetler yumağı diye biliriz. Hikmetler yumağı olan bir insan asla bir savaş olmasını istemez. Sonra Leyla'nın aslında güzel olmadığı, kara kuru bir kız olduğu şeklinde söylenenler var. Ben buna da katılmıyorum. Elbette ki güzellik izafi bir şey ama bana göre Leyla hiç de öyle kara kuru bir kız değil. Cihan güzeli bir kız. Mecnun da yakışıklılar yakışıklısı. Numara yapmayalım. Kimse kara kuru bir kızı dillere düşecek bir aşkla sevmez. Ben bu nedenle de Leyla'yı hep baktığında insanı eritecek kadar tesirli bakışları olan bir güzel olarak, tıpkı Mecnun gibi gönül güzelliği de olan, kendinden geçişe hazır olan bir insan olarak görüyorum. İstanbullu bir yazarsınız. Leyla ile Mecnun ise çölde geçiyor. Çöl size neyi çağrıştırıyor? Deniz, çöl ve gök sonsuzluğu fısıldar insana. Çöl de denizdir ama ayrı bir şey vardır çölde, denize, göğe benzemeyen. Denizde emniyette hissetmezsiniz kendinizi ama çölde hissedersiniz. İnsanın içinde hep bir çöl var. Belki tek başına yürüdüğü belki Leylası ya da çocuklarıyla yürüdüğü... Allah'a yemin ederim ki... Her insanda bir çöl var. Peki gerçekten her kadında Leyla'dan bir parça var mı? Leyla; her kadında bölük pörçük bulduğumuz, ya da her kadında kaybettiğimiz bir kadın. Allah'a yemin ederim ki; her kadında Leyla'dan bir parça var. "Leyla ki, muradıydı muradı muhal oldu / Bimurad gitti Mecnûn aşığa misal oldu" bunları inanarak yazdım. Mecnun kadar olmasa da bende de bir aşıklık istidadı var. 'BENİM LEYLAM TÜRKAN ŞORAY'
"Allah'ın sanatı hayat, hayatın şiiri aşk" diyen Nusret Özcan, siyah-beyaz Türk filmlerini izlediğinde hâlâ ağlayan bir insan. O, insanın kalbini sevgiyle guslettirebileceğine inanıyor. Leyla ile Mecnun'un filmi çekilse Leyla'yı sadece Türkan Şoray'ın canlandırabileceğini düşünüyor. Yani onun Leylası Türkan Şoray.
|
|
|