AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bombalar patlayınca yetkiler belki artar ama, hepsi bu...

Bir süredir güvenlik güçlerinin terörle mücadele sırasında kullandıkları yetkilerin yeterli olup olmadığı tartışılıyor.

Önce bazı askeri yetkililerin açıklamalarına ya da bazı komutanlara atfen yapılan yayınlara dayanarak, bu eksik yetkilerin neler olduğu ve bazı yasaların nasıl değişmesi gerektiği konularında 'yol gösteren' haberleri izledik.

Askerlerin sipariş ettiği söylenen ama aslı astarı olmayan terörle mücadele raporlarına bile tanık olduk.

Sonra Başbakan ortaya çıkıp, bu konuda asıl karar merciin hükümet olduğunu ve kendilerine bu konuda bir talep gelmediğini, gelirse bu konuyu o zaman görüşeceklerini söyleyerek bu tartışmaya bir nokta koydu.

Daha sonra da ateşkes çağrısı yapan bildiricileri kabul ettiği toplantıda ve Diyarbakır gezisinde, hükümetinin bu konudaki kesin yaklaşımını ilan etti:

Terörle mücadele edilecek, ama özgürlükleri kısıtlayıcı yeni yasalar çıkartmak bir yana, mevcut özgürlüklerin sınırı genişletilecekti. Olağanüstü hal ilan etmek gibi bir düşünceleri ise asla mevcut değildi.

Daha önce, "Kısıtlı yetkilerle çalışıyoruz" anlamında bir söz sarfeden Genelkurmay Başkanı Özkök de 30 Ağustos resepsiyonda duruma açıklık getirmek ihtiyacı duydu.

"Kısıtlı yetkiler" ifadesinin yanlış değerlendirildiğini ifade ederek, "yetkimiz kısıtlı değil. Ben, eskiye nazaran, OHAL dönemiyle karşılaştırarak söylemiştim. O dönemle karşılaştırınca yetkiler kısıtlıdır. Ama bu bir şikayet değildir. Hiçbir kurum için sınırsız yetki yoktur" dedi.

Arkasından da şunları söyledi: "Yetki dediğin, şartlara göre kısıtlanır, genişletilir. İngiltere'ye bakın. Bombalar patlayınca yetkileri artırdılar."

Bu sözlerin, aslında,"Yetkilerin arttırılması için daha fazla bombanın patlaması mı gerekir?" diye bir soruyu çağrıştırması açısından değerlendirmeye açık olduğu ortada.

Bu yaklaşımı şimdilik bir tarafa bırakıp İngiltere'ye baktığımızda şöyle bir durumla karşılaşıyoruz:

Başbakan Blair, 7 Temmuz patlamalarından sonra, "Oyunun kuralları değişti" diyerek bazı baskı yasalarının çıkacağının işaretini verdi.

Bunlar, şahıslara ait her türlü özel bilgileri içeren 'Zorunlu Kimlik Kartı' Yasası başta olmak üzere, sokak aramalarına yasal zemin sağlayan ve polisin yetkilerini genişleten yasalar ve özel mahkemeler kurulmasını öngören bir dizi değişikliği içeriyor.

Polis, İngiltere'de şüpheli bir davranışta bulunmayan bir şahsı ya da trafik hatası yapmamış bir aracı durduramaz.(dı) Şimdi durdurabiliyor. Özellikle de renginin derisi koyu renk olanları. Müslüman olma ihtimali olanları...

Polisin silah taşımasını isteyen ırkçı ve şövenist güvenlikçiler hareketlendi. (İngiltere'de halen polisin "özel tim" dışında silah taşıma hakkı bulunmuyor.)

Terör davaları için gizli özel terör mahkemeleri kurulması isteniyor. Mahkemelerde özel yargıçların görev yapacak ve bu gizli mahkemenin yargıçları zanlıların dava açılmadan ne kadar gözaltında tutulacağına da karar verebilecek. Bu mahkemelerde, gizli servislerin topladığı istihbaratlar da delil olarak sunulabilecek...

İçişleri Bakanlığı ülke çıkarlarına karşı davrandığını iddia ettikleri, yani 'vatan hinliği ile suçladıkları, İngiliz vatandaşı bile olsa göçmenlerin, yurtdışına çıktıklarında girişine izin vermemeyi ya da gerekli gördüklerini sınır dışı etmeyi de planlıyor.

Bunlar, demokrasinin beşiği sayılan İngiltere'de görülmüş işitilmiş şeyler değil. Bu girişimlere en başta hukukçular karşı çıkıyor.

İnsan Hakları savunucuları da her yolla tepkilerini ifade ediyor. BM, İngiltere hükümetini insan haklarını ihlâl ettiği gerekçesiyle ağır bir şekilde eleştirdi. Uluslararası Af Örgütü ise ülkeyi insan haklarına daha saygılı olmaya çağırdı.

Blair'in hukukçu eşi Cherie Blair de tartışmalara katılarak alınacak yeni önlemlerde bireysel özgürlüklerin korunmasını istedi. Sivil toplum kuruluşları terörizme karşı yasalarla devletin "büyük birader"e dönüşmemesini istediler.

Ciddi medya da üzerine düşen eleştiri görevini yerine getiriyor.

Mesela The Guardian'da yazan Jonathan Freedland, anti terör yasalarını eleştirdiği son yazısında, Blair'i polisiye dizi "24"ün kahramanı Jack Bauer'e benzeterek gerçek yaşamdan kopuk bir sendrom içinde olmakla suçladı.

Bir diğer ciddi ulusal gazete The Independent de, teröre göz yumma, terörü övme gibi yeni suç tanımları yaratmaya çalışan hükümetin vatana ihanet yasasını canlandırmak yerine ifade özgürlüğüne zarar vermeden, suçluları mevcut yasalarla cezalandırması gerektiği görüşünü savundu.

Yine Guardian'da çıkan bir yazıda, "Üç beş din adamını ortadan kaldırmak, Başbakan Blair'in söylediği gibi İnsan Haklarını Yasası'nı değiştirmeyi haklı çıkarmaz" deniliyor.

Independent da benzer görüşte. Gazete başyazılarından birinde, "Ülke içinde yeşeren terörizmin önü bu düzenlemelerle kesilmez" yorumunu yapıyor.

Evet, karşı çıkanların hemen hepsi aynı görüşte:

Bombalar belki bazı yetklilerin genişletilmesinde işe yarayabilir. Ama bir netice alınmasını sağlayamaz.

Yani: Yine de en iyi çözüm özgürlükleri muhafaza edebilmek, hatta genişletmek olmalı.


1 Eylül 2005
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED