Kimsenin inancını sorgulama, imanını ölçme yetkisini kendimde görmüyorum.

Benimkini de kimse ölçmeye kalkmamalı.

Farzı misal dünkü yazısına "Dinimizle böyle oynamayın" başlığını münasip gören Emin Çölaşan, dine bağlılık bahsinde benden daha muteber olabilir.

Denizli'den bir okurunun gönderdiği faks metnine yer verdi Çölaşan köşesinde.

Güya Hollanda'da bir genç kız, annesi Kur'an okurken müziğin sesini kısmamış ve annesiyle tartışarak elindeki Kur'an-ı Kerim'i alıp yere atmış.

Genç kız o anda alev alıp yanmaya başlamış ve annesi üzerine battaniye atmış. Battaniyeyi kaldırınca hayvanla insan arası tuhaf bir yaratığa dönüşmüş.

Çölaşan bu hikâyeye inanmadığı için "Dinimizle böyle oynamayın" diyor.

İlk bakışta haklı görünse de işin aslı bu kadar basit değil.

O faks metninde anlatılanlar fasaryadan ibaret olabilir.

Elbette o türlü yazılarla milletin kafasını bulandıranlar dini istismar amacı taşıyanlardır ve onlara inananlar sağlıklı bir değerlendirme yapmaktan aciz derecede saf kişilerdir.

Ancak böylesi uyduruk hikâyelerle istismarı istismar etmek de pek yakışık almaz.

Yemek yerken ayakkabıları çıkarmakla ilgili tavsiyenin sebebini bilmeden yahut düşünmeden "Ben Erbakan'la da yemek yedim, Erdoğan'la da. Hiç ayakkabısını çıkaran olmadı. Günaha mı girdiler?" demek de pek basit kaçar.

O uyduruk hikaye ve fotoğrafla ilgili doğru bilgiye ulaşmak için iki tık bir şık yeterlidir.

Sözkonusu fotoğraf, Amerikalı sanatçı Patricia Piccinini'nin Newyork'ta sergilenen mini heykellerinden birine aittir.

Patriccia genetik mühendislik alanındaki çalışmalara gönderme yapmak için ürettiği heykelleri müzesinde ve aynı zamanda internet sitesinde sergilemekte. Adres şu şekilde http://www.patriciapiccinini.net/

Kimileri burada sergilenen heykellerden birine ait fotoğrafı alıp üzerine de uydurma bir haber ekleyerek e-mail gruplarına göndermiş.

Birine göre Hollanda, diğerine göreyse Birleşik Arap Emirlikleri'nde geçtiği yazılı.

Patrica da sonunda bütün dünyada bir virüs gibi yayılan heykeliyle ilgili saçmalığa sitesinin açılış sayfasında cevap veriyor. İşte Patriccia'nın cevabı:

"Bazılarınız bu figürleri e-mail ya da bir takım sitelerde görmüş olabilirsiniz. Bu figür, Patricia'nın, sitesinden kendisinin izni olmadan alınmış ve onun isteği dışında kullanılmıştır. Bu heykelin yanan genç bir kıza ait olduğu hikayesi anlatılmıştır. Bu hikaye tamamen yalandır ve yapılan bir sahtekarlıktır. Patricia bu olaydan dolayı son derece üzgündür. Bu saçmalığı uyduranlarla hiç bir bağlantısı yoktur ve kim tarafından çıkarıldığını da bilmemektedir.

Patricia bir sanatçıdır ve söz konusu resimlerde silikon lastikten yapılmış bir heykelciktir. Dini her hangi bir amaç için değil, genetik mühendislikle ilgili çalışmalar için yapılmıştır."

ÖCALAN NE DİYOR?

Feleğe kelek ve Anka'ya sinek deyip geçenler var. Her gün yüzlerce örneğine rastlamak mümkün.

Bunlardan biri de Abdullah Öcalan.

İmralı'dan avukatları aracılığıyla dışarıya yolladığı mesajda "Müslüman Müslüman'ı öldürmez." diyor.

Eyvallah.

Bu sözünde samimi olduğunu kabul edersek, ortaya şöyle bir soru çıkar:

- PKK'nın öldürdüğü askerler ve siviller Müslüman değil mi?

Öldürülenlerin hepsi Müslüman olduğuna göre, o zaman da başka türlü sormak gerekir:

- O halde öldüren PKK'lılar mı Müslüman değil?

Öcalan'ın bu ifadesini biraz daha kurcalarsak, yeni sorular doğmaya devam eder:

- Müslüman kimi öldürür?

Kurcalamaya biraz daha devam ettiğimiz taktirde, 'Terörizm' ile 'İslam' kavramlarını birleştirmeye, bilhassa 11 Eylül'den sonra bu ikisini bir arada anmaya ve hatta eşitlemeye pek meraklı olanlardan ne farkımız kalır?

Oysa bütün Müslüman toplumların derdi, o türlü eşitlemenin hatalı olduğunu anlatmak.

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan