AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Çağdaş ve dinsiz fetvacılar

Bayan gazeteci, yurtdışında yaşıyor ve sanırım bir gayr-i müslimle evli, hiçbir dine inanmadığını kendisi açıkça (mertçe de denebilir) söylüyor. Şu nitelikleri ile bayanın çağdaş ve dinsiz olduğunu yorumdan çıkarmıyorum, açık bir gerçeği kaydetmiş oluyorum. Bir kimsenin çağdaş (?) ve dinsiz olmasına -engellemek manasında- bir itirazımız olamaz; İslam'a göre "başta akıl olmak üzere" yeterli sayıdaki kanıt dine inanmak için apaçık ortadadır, buna rağmen inanmayanlar kendileri bilir, "dileyen inanır, dileyen inanmaz" bu dünya imansızlığın muhakeme edilip cezasının kesildiği bir âlem değildir. Bizim itirazımız "çağdaş dinsizler"in din alimi kesilip fetva vermeye kalkışmalarıdır.

Bakın bu bayan neler söylüyor (yazıyor): "Acaba 'Kur'an emrediyor,' diye tesettüre giren kadınlar, şimdilerde 'moda' diye taktıkları türban altı alın bandanasının Kanadalı Katolik rahibeler tarafından icat edildiğinin, zaten kadına tesettürün de İslamiyet'ten çoook önce ve yine Katolik Kilisesi'nin kurucusu Aziz Paul tarafından 'emredildiğini' bilseler ne yaparlar? Kuşkusuz ne bilmek isterler, ne de öğrenmek. Çünkü cehalet, hem aşağılanmayı kabullenmek için gerekli, hem de boyun eğmek. Ama ben yine de yazacağım ve paylaşacağım bildiklerimi. Aziz Paul'un yediği herzeler, yakında bu sütunda."

Bu ipe sapa gelmez ve edep sınırlarını aşan sözleri kale almamak da mümkün olmakla beraber okuyanları yanıltmasın diye bazı açıklamaların faydalı olacağını düşünüyorum.

Milyarlarca Hıristiyan'ın aziz bildiği bir kimseye "herze yedirmek" çağdaş dinsizlikte herhalde ayıp ve edep dışı sayılmıyor.

"Türban altı alın bandanasının Kanadalı Katolik rahibeler" tarafından icat edildiğini ve tesettürün de İslam'dan çok önce Aziz Paul tarafından emredildiğini" Müslüman kadınlar öğrendikleri zaman -ki, birçok okur yazar Müslüman kadın bunları bilir- ne yapar ben söyleyeyim: "Rahibeler tam örtünmeyi sağlayan bu icat ile örtünen kadınlara önemli bir hizmet yapmışlardır, Aziz Paul da kadınlara örtünmeyi emrederek en azından Hz. İbrahim'den beri adı İslam olan hak dinin bir emrini yerine getirmiştir" derler. Daha başka giysileri de geçmiş zamanlarda şu veya bu milletten bazı kesimler icat etmiş olabilirler, Müslümanlar kullanışlı buldukları giysileri alır ve kullanırlar. Peygamberimiz'e de gayr-i müslim topluluklardan bazı giysiler getirilmiş ve o da bunları giymiştir; yeter ki, giyside İslam'ın yasakladığı bir taraf bulunmasın.

"Çünkü cehalet, hem aşağılanmayı kabullenmek için gerekli, hem de boyun eğmek" için diyor, bilmiyor ki, "çağdaş, imanlı ve inandığını yaşayan Müslüman kadınlar" arasında bu çağdaş dinsiz bayanı yıllarca okutacak kadar bilgiye ve irfana sahip münevverler var, kendisi isterse ben onlarla tanıştırır ve cehaletten kurtulması için biraz olsun yararlanmasına vesile olurum. Evet Müslüman kadınlar, bu bayanın verdiği kıymetli (!) bilgileri edindikten sonra da başlarını "Kur'an emri" diye örterler, bandanayı da önden açılmayı engellediği için seve seve kullanırlar.

Başörtüsünün aşağılanma ve itaat simgesi olduğu yorumu/anlayışı sıkça tekrarlanmaktadır; hiç olmazsa Nilüfer Göle'nin Modern Mahrem'ini okuyarak biraz daha cehaletten kurtulanlar günümüzde başörtüsünün ifade ettiği mana ile aşağılanma ve itaatın hiçbir alakası bulunmadığını öğrenirler.

Bu bayan aynı konuda yazmaya devam edeceğini söylüyor, ben de yazmaya devam edeceğim.


19 Haziran 2005
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED