AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
İslamî liberalizm ve BOP

İdeolojiler birer müsekkin, geçici rahatlık sağlıyor; etkileri geçince rahatsızlık büyüyor. Batı dünyası, önce dini (Kilise'yi) temel siyasî kurum haline getirdi; sonra dini siyasî hayattan bütünüyle dışladı. İslâm dünyasında ise din hep rehber oldu, siyasete yön verdi; ama hiçbir zaman kiliseleşmedi.

Soğuk Savaşın son yılında, Amerikalı bir akademisyen (Leonard Binder) pat diye bir kitap yayımladı: Islamic Liberalism (Chicago University Press, 1988). Henüz Tarihin Sonu ilan edilmemiş ve Medeniyetler Çatışması başlamamıştı! Yirminci yüzyıl sosyal biliminin gözbebeği olan kalkınma teorilerinin Müslümanlarca nasıl ele alındığını tartışan yazar, İslam ülkelerinde siyasî liberalizmin başarı şansını araştırıyor ve istikamet telkin edici bazı öneriler sunuyordu. Temel tezi son derece çarpıcıydı: "İslam dünyasında güçlü bir İslamî liberalizm olmadan, burjuva devletleri ortaya çıksa bile, siyasî liberalizm başarılı olamaz."

Neydi İslamî liberalizm? Binder'ın cevabı gayet netti: "Kutsal kitaba dayalı geleneksel İslamî yönetim anlayışını temin eden, fakat aynı zamanda liberal siyasî uygulamaları İslam geleneğinin kabule şayan sahih bir yorumuna dayandıracak yorumcu bir çerçeve sunabilen anlayış." Siyaset bilimcimiz, Fukuyama ve Huntington gibi tezgâhtarların aksine, asıl niyetini gizlemiyordu. Bugünün görevi, diyordu, "dinin, rakip bir toplumsal kuvvet tarafından kullanılmasına imkân verilmeden, burjuva ideolojisinin bir parçası haline getirilmesidir. İslam, liberal kapitalizmin yörüngesine sokulmalıdır."

Binder, İslamî hareketleri gayet iyi incelemişti. Yükselen İslamî hareketlerin, keskin bir siyasî eylemcilik retoriğine rağmen, ideolojik yönden hâlâ bomboş olduğunu söylüyor ve sözünü şöyle bağlıyordu: "İslamî hareket, liberal tasarı için hem bir tehlike, hem bir vaaddir. Orta Doğu'da burjuva devletinin ortaya çıkışını besleyebilir de, engelleyebilir de. Hatta, İslamî hareket devleti ele geçirebilir, kitleler üzerindeki nüfuzunu daha da kuvvetlendirebilir ve burjuvazinin hegemonik gücü ele geçirme çabalarını kesin biçimde bloke edebilir. Yahut, bölgede liberal demokrasilerin gelişmesine yararlı olabilir."

Müslümanları liberal demokrasiyi gerçekleştirme kapasitesine sahip bulan İslamî Liberalism yazarı, onlara önce on maddelik bir amentü sunuyordu:

1. Liberal hükümet kesintisiz bir rasyonel (akılcı) söylem sürecinin eseridir.

2. Rasyonel söylem aynı kültürü, hatta aynı bilinci paylaşmayan insanlar arasında bile mümkündür.

3. Rasyonel söylem karşılıklı anlayışa ve kültürel uyuşmaya (konsensüse) yol açabilir, ayrıca tek tek meseleler üzerinde uyuşma sağlayabilir.

4. Uyuşma, istikrarlı siyasî düzenlemelere imkân verir ve tutarlı siyasî stratejilerin seçilmesinin rasyonel temelidir.

5. Rasyonel stratejik seçim, kollektif eylem sayesinde insanların içinde bulundukları şartları ilerletmenin temelidir.

6. Bu anlamda, siyasî liberalizm bölünme kabul etmez. Ya evrensel biçimde hüküm sürecek, yahut mantık dışı eylemle savunulmak zorunda kalınacaktır.

7. Orta Doğu veya başka yerlerde liberalizmin reddi bir manevî (ahlâkî) kayıtsızlık meselesi değildir.

8. Siyasî liberalizm, ancak toplumsal ve entelektüel önşartlarının mevcut olduğu yer ve zamanda mevcut olabilir.

9. Bu önşartlar Müslüman Orta Doğu'nun bazı kısımlarında mevcuttur zaten.

10. Bilinci İslamî kültürle biçimlenmiş insanlarla rasyonel bir söylem içine girmek suretiyle, o bölgede ve liberalizmin yerli malı olmadığı başka yerlerde, siyasî liberalizmin gerçekleşme ihtimallerini arttırmak mümkündür.

Binder, BOP'un 15 yıl önceden habercisi gibidir. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), yukarıdaki 6. maddenin ruhuna uygun bir girişim: "(Batı'nın dayattığı tarzda) siyasî liberalizm bölünme kabul etmez. Ya evrensel biçimde hüküm sürecek, yahut mantık dışı eylemle savunulmak zorunda kalınacaktır." Gerçekten de, muhafazakâr etiketli Amerikan siyasî eliti, evrensel kabul görmekten uzak bir yaklaşımı "mantık dışı eylemle" kabul ettirmeye çalışıyor.

Bu süreçte, Müslümanların elini kolunu bağlayacak en önemli faktör, Batılıların askerî veya ekonomik güçleri değil, siyasî propaganda güçleridir. Bir yandan, birçok örgütçü mit sözlüğümüzün vazgeçilmez kelimeleri haline gelecek; diğer yandan, Müslüman toplulukların her girişimini Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası saymaya yöneleceğiz. Bu tutumların ikisi de felakettir. Biri sağlıklı düşünme yeteneğimizi, diğeri ise doğru hareket yeteneğimizi iptal eder.

Liberalizm, demokrasi, sivil toplum gibi örgütçü kelimeleri tarihî bağlamları içine yerleştirmeden kullandığımızda, ister istemez idealleştiriyoruz. Birer dokunulmaz mit, hatta nas (dogma) olup çıkıyorlar. Mesela, Hayek çapındaki bir liberal, demokrasiyi liberalizmin en büyük engeli sayarken; Wallerstein çapındaki bir toplumcu, liberalizmi demokrasinin en büyük düşmanı sayabiliyor. Biri (çağdaş) demokrasiyi büyük bir özgüvenle eleştirebiliyor; diğeri liberalizme veryansın edebiliyor. Biz hem demokrasiyi putaştırıyoruz, hem liberalizmi. Gerçekte ikisini de tartışmadan kabulleniyor, Batı'nın bize biçtiği "deli gömleklerini" itirazsız giyiyoruz. Cemaatlerimiz bile artık birer cemaat değil, birer STK (sivil toplum kuruluşu).

Siyaset, esası itibarıyle seküler, yani dünyevî bir faaliyettir. Kişi ve grup çıkarlarıyla yakından irtibatlıdır. Ancak, siyaseti bir takım temel ilke ve değerler çerçevesinde yürütmediğiniz zaman, uzun ömürlü yapılar oluşturamaz, insanları huzur içinde yönetemezsiniz. İdeolojiler birer müsekkin, geçici rahatlık sağlıyor; etkileri geçince rahatsızlık büyüyor. Batı dünyası, önce dini (Kilise'yi) temel siyasî kurum haline getirdi; sonra dini siyasî hayattan bütünüyle dışladı. İfrat ve tefrit. İslam dünyasında ise din hep rehber oldu, siyasete yön verdi, ama hiçbir zaman kiliseleşmedi. İnsanca bir yönetim için bu tarihî tecrübeyi önemsemeli, Batı'nın deli gömleklerini üzerimizden çıkarıp, kendi yolumuzu kendi kelimelerimizle bulmalıyız.


19 Haziran 2005
Pazar
 
MUSTAFA ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED