Türkiye'nin yüzyılların içinde oluşan kültür ve sanatını bir kenara atarak, Batı kültür ve sanatına var gücüyle sarılması, bütün bir toplumu siyasal ve ekonomik krizlerle karşı karşıya getirdi. Toplumun kültür ve sanat dünyasında yaşanan deprem, ekonomik ve siyasal alanda büyük yıkımlara yol açtı. Türkiye hem ekonomik, hem de siyasal alanda Batı ülkelerinin çok gerisinde kaldı. Büyük beklentilerle kucaklanan değerler, geçmişte görülmemiş bunalımların kaynağı oldu.

Türkiye'nin kendi değerlerini bırakıp, Batı değerlerine bağlanması, Türk toplumunu Batı kültürüyle hesaplaşma sürecinde üstün ve güçlü kılmaz. Türkiye başta kültürel alan olmak üzere, ekonomiden politikaya, eğitimden sağlığa her alanda Batı dünyasıyla hesaplaşmak zorundadır. Türkiye'de hiçbir kesim, kamu kurum ve kuruluşları Batı değerlerini sonuna kadar benimsedi diye, Avrupa ülkeleriyle karşı karşıya gelip yüzleşmekten kurtulamaz.

Geçen hafta içinde TV 5'de Kadriye Biricik, Gülçin Şenel ve Aynur Saygın Kaya'nın yönettiği, Mehtep ve Sefer Kayaoğlu kardeşlerin sunduğu "Yüzleşme" programında, hem Cahit Zarifoğlu'nun şiir ve eylemini, hem de kültür ve sanatta Batı dünyasıyla yüzleşme zorunluluğunu tartıştık. Türk medyası, Batı medyasıyla her alanda hesaplaşmaya hazır olmadan, kültür ve sanatına yeni boyutlar kazandıramaz.

Toplumların giderek şeffaflaştığı bir dünyada iletişim kuruluşları kültürel, siyasal ve ekonomik hayatın odak noktasına yerleşti. Bir ülkenin medya kuruluşları o ülkenin kültürel ve ekonomik gücünün bir vitrinidir. Kültür ve sanatı zengin olan toplumların, medyası da güçlü olur. İster yazılı isterse de görsel olsun, bütün medya kuruluşları şiiri, öyküsü ve romanıyla edebiyat ve sanat çalışmalarını izler.

Zengin şiir damarı, derin düşünce kaynakları ve yorulma bilmez eylem tutkunluğuyla Zarifoğlu, Anadolu insanının kültür ve sanat dünyasında kendisine sağlam bir yer edinmiştir. Zarifoğlu adının geçtiği her yerde, Mavera dergisi akla gelir. O geniş dost halkasıyla Mavera dergisinin olduğu kadar Akabe yayınevinin de sürükleyici gücüydü. Alçakgönüllüğü, tarifsiz eliaçıklığı ve şiir fışkıran düşünceleriyle, herkesi çevresinde toplardı.

Zarifoğlu'nun ölümünün onbeşinci yılında bir araya gelen dostları, onun açtığı çığırdan gelen sanatçıların yollarını genişletmek için bir "şiir ödülü" girişimi başlattılar. Girişim ilk iki yıl çok başarılı çalışmalar yaptı. Girişimin en önemli katkısı, Dr. Alim Kahraman'ın titiz çalışmasıyla ortaya çıkan "Cahit Zarifoğlu Yürek Safında Bir Şair" isimli, onu değişik yönleriyle ele alan incelemeler, mektupları ve eksik kalmış çalışmalarını toplayan kitap oldu.

Girişim'in başkanlığını yürüten gür sesli şair Erdem Bayazıt'ın ağır bir kalp ameliyatı geçirmesi "Cahit Zarifoğlu Şiir Ödülü"nün çalışmalarını aksattı. Mavera dergisi ve Akabe yayınevi kurumsallaşamadığı için, onbeş yılı bulan yayın çalışmalarına rağmen, bugünlere kadar gelemediler. Ancak Mavera'nın yazarlarının kitapları değişik yayınevlerinden olsa da, okuyucularıyla buluşmaya devam ediyor. Girişim bir yıl aksasa da Zarifoğlu'nun şiiri de yaşayacaktır.

Mavera dergisi, Büyük Doğu, Diriliş ve Edebiyat dergileri gibi, Anadolu insanının tarihine, kültürüne ve sanatına yabancılaştırıldığı bir dönemde, kültür ve sanatta yerli düşüncenin sesi oldu. O dergiler düşünce, sanat ve eylemi, gerçeği aramanın, en güçlü ve en etkili aracı olarak gördüler. Onlar hiçbir zaman "sanatı sanat" için değil, "sanatı iman" için bildiler.

Anadolu insanı onların kültür ve sanat çalışmalarıyla, fizik dünyanın sınırlarını aşarak, metafizik dünyanın kapılarına ulaştı. Onlar metafizik alanda yitirilen değerleri fizik alanda arama yanılgısına düşmediler. Bu yüzden, hem kendileri, hem de başkalarıyla hesaplaşmaktan kaçınmadılar.

Kültür ve sanatla inşa edilen bir köprüden bütün bir toplum yararlanır.

NAZİF GÜRDOĞAN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan