T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ortadoğu'da tarih yeniden yazılırken (1)

Filistin-İsrail ekseninde her gün tırmanan şiddet ve süregelen kan banyosunda, tarihin bir sayfası, üstelik gösterişli bir sayfası sanki kapanmaya yüz tutmuş gibi. Filistin lideri ve Filistin halkının ve Filistin davasının 'simge'si Yasir Arafat'ın defterini 'uluslararası sistem'in Olympus Dağı'nda oturan Amerika dürmeye başladı.

İsrail Başbakanı Ariel Sharon'un, Arafat'ın 'kellesini almak' istediği farkedilmeyen ve bilinmeyen bir şey değildi. Sharon, 1982'de Beyrut'ta Arafat'ın kellesini avuçlarının içinde kaçırmıştı. 11 Eylül, Sharon'un Arafat'la 'kan davası' için, İsrail Başbakanı'na bir fırsat sundu. Arafat ve Usame bin Laden isimlerini eşitlemek, eş anlamlı kullanmak ve 'terörizm' büyülü sözcüğünden medet umarak, Amerika'yı etkilemek; Sharon'un bilinçli bir 'siyasi kampanyası' haline geldi.

Aylardır, Hamas'ın ya da İslami Cihad'ın ve Arafat'a karşı muhalif pozisyondaki El-Fetih'in genç kuşağının giriştiği her eylemde dökülen her kandan, İsrail yöneticileri doğrudan doğruya Arafat'ı sorumlu tuttular. Bu kampanya, İsrail yanlısı Yahudi unsurunun hayli etkili olduğu Amerikan medyasına da sirayet etti. Sonuçta, Arafat, Batı Şeria'nın Ramallah kentinde, İsrail tanklarının kuşatması altındaki ikametgahından dışarı burnunu çıkaramaz duruma düşürüldü.

Elbette ki, bir lider ve üstelik bir 'ulusal simge' için misli görülmedik bir 'aşağılama' söz konusu. Ancak, aşağılanan herhangi bir siyasi şahsiyet değil; bir 'ulusal simge' olduğu için, aslında aşağılanan Filistin halkının kendisi ve bu 'aşağılama'nın varacağı sonuç, Filistin davasının İsrail'in isteklerine uygun bir biçime büründürülmesi.

Bu, Amerika'nın 'yeşil ışığı' olmaksızın mümkün olabilecek bir gelişme olamazdı. 'Yeni' olan unsur işte bu. Gerçi, Amerika, her vakit, Ortadoğu politikasında 'İsrail'in güvenliği'ni ön planda tutmuş ve ibresi İsrail'e dönük durmuştur ama yine her zaman Arap dünyasını da hesaba katarak, bunu belirli sınırlar içinde yapmıştır.

Bu kez, 'Rubikon'un aşıldığı' seziliyor. İsrail basını, Amerikan Yönetimi'nde Arafat'ın 'ipini çekme' anlamına gelecek başlıklara yer veriyor. Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi Yediot Aharonot, ABD Başkanı George W.Bush'un 'Arafat'ın kendisini hayal kırıklığına uğrattığı' sözlerine yer verirken, Maariv, Amerika'nın bölgeden ayrılmış bulunan 'arabulucu'su emekli deniz piyadesi generali Anthony Zinni'nin Arafat'ı 'yalancılık' ve 'mafya babalığı' ile suçlayan sözlerini öne çıkardı. Zinni, Amerikalı Yahudi lobicilere, 'Arafat, iflah olmaz bir yalancı ve tümüyle güvenilmez birisi' derken; Sharon'dan 'güvenilir bir baba figür' olarak söz etmiş. Zinni'ye 'arabulucu'dan ziyade 'arabozucu' sıfatı daha uygun düşecek.

11 Eylül'ün hemen ardından Washington nezdinde Sharon 'ofsayt'a düşmüşken; işlerin yüzseksen derecede tersine dönmesinin sebepleri var. Bunları şöyle sıralayabilmek mümkün:

1. 11 Eylül'ün meydana getirdiği yeni uluslararası iklimde 'şiddet' ve 'terör'ün bıçak gibi kesilmesi gerekiyordu. 'Terör', genellikle 'zayıfların silahı' olmakla birlikte, 11 Eylül'den sonra Filistinliler için 'geri tepen' bir özellik kazanmıştı. 'İntifada', sınırına dayanmış ve bir 'bumerang' etkisi görmeye başlamıştı. Ama, başta Hamas gibi gruplar, yeni uluslararası iklimi anlamadılar, anlamak istemediler ve eski usullere başvurmaya devam ettiler. Bunun 'faturası'nın en başta Arafat'a çıkması kaçınılmazdı ve böyle olmasından özellikle rahatsız da olmayacaklardı.

2. Afganistan'daki askeri harekatın tahminlerin çok ötesinde bir hızla bir 'askeri başarı'yla sonuçlanması, bu arada Arap ve İslam dünyasında umulan tepkilerin ortaya çıkmaması ya da cılız kalması, 'Amerikan şahinleri'nin elini güçlendirdi. 'Arap tepkisi' gözardı edilebilecek boyutlara indi.

3. Amerika'nın başlıca Arap müttefikleri Mısır ve S.Arabistan, 11 Eylül'den sonra 'zan altına' girdiler. Amerika ile herhangi bir 'sürtüşme'ye girmeyecek şekilde seslerini kıstılar, boyunlarını eğdiler. Bu iki ülke ve özellikle Mısır, Arafat'ın 'Sünni dünya'daki 'siyasi hinterlandı'nı oluşturuyorlardı. Arafat, İsrail ve giderek Amerika ile ters düştüğünde, Arap dünyasının bu 'Amerika yanlısı ekseni'nin desteğinden mahrum kaldı.

4. Bir süre önce, Kızıldeniz'de İsrail tarafından ele geçirilen ve İran'dan yüklendiği öne sürülen tepeden tırnağa silahlarla dolu gemi, Amerika'da Arafat'a yönelik 'nötr' tavrı da sildi. 'İran-Filistin bağlantısı', şu aşamada Washington'un Filistin-İsrail ekseninde 'en tahammül edemeyeceği' şey. Amerikalılar, Arafat tarafından 'aldatılmışlık' psikolojisine girdiler.

Gelinen noktanın en tehlikeli yanı, gerek Amerika ve gerekse İsrail'in şu dönemde kendilerine 'dini bir misyon' atfeden yönetimlerin altında bulunması. Maariv yorumcularından Saguy Cohen, bu 'gidişatı' çok tehlikeli ve hem Amerikan, hem de İsrail çıkarlarına aykırı buluyor ve şunları yazıyor:

"Genellikle, Amerika'nın İsrail'e verdiği destek, çıkar ortaklığı ile, İsrail'in demokrasi ve özgürlük değerlerinin temsilcisi olmasıyla ve İsrail yanlısı lobinin gücü ve nüfuzuyla açıklanır. Bununla birlikte, bu faktörler, Amerika'nın, Amerikan çıkarlarına ters düşen, demokratik ilkeleri ihlal eden ve hatta Yahudi lobisinin gündemiyle çelişen biçimde İsrail eylemlerine desteğin otomatik karakterini ve derinliğini açıklamak için yeterli sayılmazlar. Amerika ve İsrail, kendilerini siyasi antiteler olarak değil, Allah'ın iradesini yerine getirerek, ilahi niyetlerin yeryüzündeki yansımaları olarak görüyorlar. Bu, onları, kaçınılmaz olarak, kendilerine karşı koyan herkesi, Allah'a karşı koyan rakipleri gibi görmeye sevkediyor. Böylece, düşmanlarına karşı keyfi davranmakta kendilerini serbest görüyorlar. Amerika, Küba'daki Taliban mahkumlarına, İsrail, Filistinlilere karşı… Şimdi Amerika, İsrail'le Arafat'ın meşru olmadığı görüşüne pek yakınlaştığına göre.. İsrail, bilinçaltında dahi olsa mevcut gelişmeleri ilahı mesaj çerçevesinde yorumlayan bir siyasi yaklaşıma batıyor. Bu, Mesihçiliktir, tehlikelidir ve bu bizi öldürecektir."

Kaldığımız yerden, yarın devam edeceğiz…


29 Ocak 2002
Salı
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED