T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir hafta ne kadar uzun bir süreymiş

WASHINGTON- Bir hafta politikada gerçekten uzun bir zaman. Bir hafta önce, Başbakan Bülent Ecevit, resmi bir ziyaret için geldiğinde, ABD başkenti farklı konularla meşguldü; AK Parti lideri Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının ayak bastığı Washington ise çok daha değişik gündemlerle uğraşıyor. Değişiklik, Bush yönetimi adına, fazla olumlu değil.

Başkan George W. Bush'un kamuoyu desteğinde bir gerileme yok. Erdoğan'ın geldiği gün açıklanan New York Times/CBS yoklamasına göre, halkın yüzde 82'si Bush'un 'iyi bir başkan' olduğu görüşünü koruyor. Ancak, "Ülke doğru yolda mı?" sorusu, halk ile yönetimin yollarının ayrılmaya başladığına işaret ediyor. Bir ay önce aynı soruya tereddütsüz "Evet" cevabı verenlerin (yüzde 64) oranında gerileme (52) var; buna karşılık "Hayır, iyi yolda değil" kanaatinde olanlar (35) geçen ay aynı cevabı verenlerden (27) daha fazla...

Bunun temel sebebi ekonomik performans. Bir yıl önce, George W. Bush başkan seçildiğini öğrendiğinde, Amerikan ekonomisi fazla veren güçlü bir ekonomiydi; bugün adı açıkça 'resesyon' konulan bir hastalığı var ekonominin. İşsizlik artıyor, dükkânlar kepenk indiriyor, en büyük holdingler bile sarsıntı geçiriyor. Enerji devi 'Enron', arkasında yüzbinlerce mutsuz tasarrufçu ve personel bırakarak iflâs etti. Ülkenin dört bir yöresinde binlerce mağazası bulunan 'K-Mart' âniden iflâsını talep etti. Bush yönetimi, muhtaç sektörleri rahatlatacak, işsizliği azaltacak tedbirler almak yerine, bütçeyi kısarak savunma harcamalarını artırmanın peşinde. Bu da sıkıntıları büyütüyor.

AK Parti heyeti burayı iyi tanıyan insanlardan oluşmasa, iner inmez okudukları gazetelerin başlıkları, "Nasıl bir ülkeye geldik?" sorusunu sorduracak gariplikte. Enron firmasının yanlışları yüzünden hesaba çekilecek dar kadroda bulunan 38 kişiden biri, gece yarısı, Mercedes otomobilinde, tabancasıyla intihar etti. Enron skandalının siyasi boyutları sebebiyle, sağlam kanıtların "İntihar" dediği olayda katakulli arayanlar bile çıkıyor...

Trakya Elektrik sebebiyle Türkiye bağlantısı da bulunan Enron 'siyaset-iş dünyası' bağlantısının en kötü örneği. Batmadan hemen önce, 3 Ocak 2002 günü, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in, üst düzey Enron yöneticileriyle altı kez biraraya geldiği öğrenildi. Enron tarihinde önemli bir gün sayılan 10 Ekim 2001 tarihli toplantıda, şirketin başkanının, telefon açarak, âkıbetlerini, Hazine Bakanı Paul O'Neil ve Ticaret Bakanı Don Evans ile konuştuğu da biliniyor. "Siyaseti kim finanse ediyor?" sorularının ortaya atılıp adaylara yardım konusunun tartışmaya açılmasına sebep olmuş bir şirket Enron; son seçimde, şimdi başkanlık koltuğunda oturan Bush'un kampanyasına, dolaylı veya doğrudan, iki milyar dolar yardımda bulunmuştu da ondan... Başkanın danışmanları Karl Rove ile Lawrence Lindsey, Savaş Bakanı Thomas White, Ticaret Temsilcisi Robert Zoellick, şimdiki görevlerine, Enron'daki koltuklarını boşaltarak oturan isimler...

Enron, bir yönüyle, Bush yönetimi demek. Batan Enron, aslına bakılırsa, Başkan Bush'u da aşağıya çekiyor. ABD, 'teröre karşı savaş' içerisinde bulunmasaydı, iç siyasetteki gelişmeler, Bush'un yargılanmasına kadar gidebilirdi. Bu benim değil, Amerikalı siyasi yorumcuların tespiti.

Savaşın da, savaş sonrası düzenlemelerin de beklendiği gibi gittiği söylenemez. Korkulan başa geliyor gibi; Tâlibân ve el-Kaide kalıntısı oldukları sanılan silâhlı güçler, bazı yerlerde, Amerikalı askerlerle göğüs göğüse çatışmaya giriyorlar. En önemlisi ise, Afganistan'da kurulmak istenen düzenin daha en başlarda ciddi sorunlarla karşılaşması. 'Stratfor' araştırma kurumu, okuyunca, "Amerika'nın işi çok zor" izlenimi bırakan Afganistan raporu ile endişeleri büyüttü.

ABD yönetimi içinde, ne kadar inkâr edilirse edilsin, temel konulara bakışta derin görüş ayrılıkları var. Başkan yardımcısı Dick Cheney'in başını çektiği 'Enron irtibatlı' grubun gözü kimseleri görmüyor; buna karşılık dışişleri bakanı Colin Powell hukuk ve teamüllerden yana. Son ihtilâf, Küba'daki Guantanamo Bay askeri üssüne götürülen el-Kaide ve Tâlibân üyelerinin statüleri üzerine çıktı; Powell, gözaltındakilerin 'askeri esir' olduklarını ve bu sebeple Cenevre Antlaşması hükümlerine göre muamele edilmesini isterken, Cheney ve kendisiyle birlikte hareket edenler, esirlere 'insani muamele' gösterilmesine karşı çıkıyor. ABD'nin Avrupalı dostları, bu defa, Powell'ın yanında.

Sözün kısası şu: Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Bülent Ecevit'i karşılayandan bayağı farklı bir Amerika'ya geldiler.


29 Ocak 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED