T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Demokrasiye hazır değiliz, hepsi o kadar

Demokrasi paketinden demokrasiyi, düşünce ve ifade hürriyetini bütünüyle kısıtlayacak bir tasarının çıkması hepimizi şaşırtmış ise de aslında şaşırtıcı değil; işin tabiatı bunu gerektiriyor. Biz henüz demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesi için hazır değiliz. Her işte olduğu gibi demokrasiye geçişte de bir hazırlık dönemine ihtiyaç var. Dolayısıyla bu tasarıyla aslında hükümetimiz demokrasiyi ve temel hak ve hürriyetleri kısıtlamak istiyor değil; hazırlık döneminin kaçınılmaz düzenlemeleri bunlar. Genelde de bu tür uygulamaların demokrasiye ve temel hak ve hürriyetlere en çok bağlı olanlar tarafından ortaya konması zarureti hasıl oluyor.

Hatırlayın lütfen, İttihat Terakki Partisi'ni. Sultan II. Abdülhamit'in tek adam yönetimini ortadan kaldırmak, hürriyetleri genişletmek iddiasıyla iktidara gelmişti de geçmiş dönemi mumla aratan bir yönetim sergilemişti. Köprü üzerinde muhalif gazeteci öldürme, Babıali'yi basıp nazırları kurşun yağmuruna tutma ve ülkeyi üçlü bir diktanın sorumsuz yönetimine terketme hep o dönem karşılaştığımız uygulamalardı. Ama demokrasi ve hürriyetin geçiş dönemi için gerekli olan uygulamalardı; İttihat ve Terakki'nin bu işte zerre kadar günahı yoktu.

II. Meşrutiyet döneminde çok partili hayata geçilmişken cumhuriyet döneminde tekrar tek partili hayata geri dönüş de demokrasiye hazır olmadığımız içindi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılması, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kendini feshetmesi aynı hazırlık maksadına yönelik tedbirlerdi. İkinci defa çok partili hayata geçtikten sonra da yine tam demokrasiye hazır hale gelmediğimiz için sürekli parti kapatma mecburiyeti doğdu. Zannediyorum dünyada en çok parti kapatan ülke de bizim ülkemiz.

Bu bakımdan Demokratik Sol Partili bir hükümetin demokrasiyi işlemez hale getiren, düşünceyi bütünüyle pranga altına almayı hedefleyen bir tasarıyı Meclis'e getirmesi zannettiğimiz gibi dikensiz gül bahçesi arzusundan kaynaklanmıyor. İsminde bile demokrasiyi bayraklaştırmış bir parti başka türlü davranabilir mi? Sonra ülkemiz her an yıkılma, karışma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu sebeple her ihtimali dikkate almak mecburiyeti var. O yüzden 312. maddede kamu düzenini bozma ihtimalinin de cezalandırılması sadece ülke yararı gözetilerek konulmuş durumda. Yani ülkenin karışmasını, din, dil, etnik köken farkıyla milletin birbirine düşmesine seyirci mi kalınsın? Ah bir hazır hale gelsek, o zaman bu kısıtlamalara hiç gerek kalmayacak.

Bizim parlamenter sisteme geçişimizin başlangıcını 1876'ya kadar geriye götürürsek demek ki tam demokrasiye geçmek için geçirmekte olduğumuz hazırlık döneminin süresi şimdilik 125 yıl. Ne kadar uzun bir süre demeyiniz. Halk yeterli çabayı göstermiyorsa yöneticilerimiz ne yapsın? Biz biraz geç öğreniyoruz, hepsi bu. Neyi mi geç öğreniyoruz? Yönetici seçkinlerin arzularına uygun bir irade ortaya koymayı. Tutup kendi kendimize ülke yönetmeye kalkıyoruz. Demokrasi dedikse o kadar uzun boylu değil. Aslında halkımız yönetici seçkinlerin iradelerine uygun bir tercih ortaya koysa ne parti kapatmaya gerek kalacak ne de hürriyetleri kısıtlamaya. Biraz sabır lütfen. Şurada hazırlık dönemine başlayalı ne kadar olmuş ki, sadece 125 yıl...


29 Ocak 2002
Salı
 
M.AKİF AYDIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED