T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Televizyonu ayna gibi kullananlara..

Eskiden de kötü yönetimler vardı.. O zaman da yoksullar geçim sıkıntısı çekerken, rüşvetçiler, hortumcular har vurup, harman savururdu..

Eskiden de, kötü yönetim sonucu, ülkede hem ekonomi, hem siyaset iflas ederdi.. Hatta askeri darbeler bile olurdu..

Ve eskiden de, kötü yönetimleri değiştirmek yerine, basın kanunları ve ceza kanunları, eleştiriyi yasaklamayı öngören maddelerle donatılırdı..

Ama eskiden, bizden 1-2 kuşak önce, galiba insanlar daha tahammüllüydü..

Olup bitenleri, şakaya boğardı yazarlar ve çizerler..

Bu da doğaldı.. Çünkü Türkiye içine iyice dönüktü.. Dünyadaki Türkiye dışı ülkelerde neler olup bittiğini, şimdiki kadar iyi bilmezdi halk kitleleri.. Çağdaş mutluluğu bilmezdik..

Televizyon yoktu, internet hiç yoktu..

Gerçek refahı ve özgürlüğü yaşayan Batı ülkelerindeki yaşamı, pembe Amerikan filimlerinin senaryolarında yer alan, gerçek-ötesi rüyalar gibi algılardık..

Bir de, ülkede kötü birşey olursa, bunu ya Amerika'nın CİA'sı, ya da Sovyetler'in KGB'si yaptı diye kabul ederdik..

Liberte Yayınları'nın son kitaplarından biri olan "Türkiye'nin Dış Politika Gündemi"nde, Bülent Ecevit'in 1966'da "Ulus"ta yazdığı yazıdan alıntılar var..

21 Haziran 1966'da ne yazmış Ecevit?

-CİA seçimlerde ABD yanlısı partilerin iktidara gelmesini sağlamak için para yardımı yapar, hatta sandık hilelerine başvurur.. ABD aleyhtarı demokratik ve yasal muhalefeti bastırmak için, büyük komünist tehlikenin olduğunu ileri sürer. Bu da yetmiyorsa, askeri müdahale yapabilmek için, müttefik ülkeye karşı "silahsız ve dolaylı saldırı olduğu" bahanesini kullanır. Ve nihayet iç politikayı etkilemek için, gösteriler, sabotajlar ve hatta iç savaş çıkartır..

1966'da bunları yazan Ecevit'in, 2002'de "Beyaz Saray'da ailece çok mutluyduk" benzeri sözler söylediğini duyarsanız, ne dersiniz?

-Ya Amerika ve CİA değişti, ya da Ecevit değişti!..

Galiba herşeyin ve herkesin değiştiğini kabul etmemiz, en doğru olanıdır..

Keşke bazı şeyler, mesela şakacılığımız ve en dramatik olaylar karşısında bile gülebilme yeteneğimiz değişmeyip, aynı kalsaydı..

Rahmetli Bal Mahmut'u (Baler) hep anarım dostlarımla konuşurken.. Hayatı, bir "büyük şaka" gibi alabilen, özel bir insandı..

Şimdi televizyon ekranını bir ayna gibi kullanıp, her gün yüzünü göstermeyi ve içi-boş demeçleri her dakika seslendirmeyi alışkanlık haline getiren bazı politikacılara, bir Bal Mahmut hikayesini hatırlatayım en iyisi..

Hatırlar mısınız bilmem?

1400'lü yılların başında Moğol hükümdarı Timur, Anadolu'yu işgal ettiğinde, halka zulmetmiş, ağır vergiler salmış..

Akşehir halkı da, Nasreddin Hoca'yı araya koyup, Timur'u yumuşatmaya çalışmışlar..

Bir gün Akşehir'in gümüşçü ustaları, bir ayna yapmışlar.. Hoca da alıp, bunu Timur'a götürmüş, kentin hediyesi olarak vermiş..

Timur aynaya bakıp, kendi çirkin ve zalim yüzünü görünce, ağlamaya başlamış.

Timur ağlarken Hoca daha fazla ağlıyor, gözyaşı döküyormuş..

Timur, Hoca'ya sormuş..

-Ben kendi çirkinliğime ağlıyorum.. Peki sen niye ağlıyorsunun?..

Hoca hıçkırıklar içinde cevap vermiş..

-Sen kendi yüzünü bir kere aynaya bakınca görüyorsun.. Ben ise bu yüzü her gün görüyorum, demiş..

ŞAKA

Medyatik nostalji

Rahmetli büyüğümüz Burhan Felek, Beyti Et Lokantası'nın şeref defterine şunları yazmış..

-Burada bu kadar güzel et yemek imkanı varken, neden birbirimizi yeriz anlayamıyorum..

Bal Mahmut, bunu görünce, şu satırları eklemiş..

-Birbirimizi yemenin lezzeti varken, Beyti'de bu kadar lezzetli ete ne gerek vardı ki?

AYIP MI DEĞİL Mİ?

Başbakan saçını boyuyor mu?

Keşke bizim de sorunumuz, "Başbakan saçlarını boyuyor mu?" konulu tartışmalara takılı kalsa..

Şu anda Almanya'daki tartışma konusu bu..

Başbakan Gerhard Schroeder'in saçlarının rengi, sonunda adliyeye intikal etmiş durumda..

Çünkü bir halkla ilişkiler şirketinin imaj uzmanı olan Sabine Schwind von Egelstein, bir demeç verip, şunları söylemiş..

-Başbakan Schroeder, şakaklarındaki beyazlıkları örtmek için saçlarını boyamasa, daha etkili bir görüntüye sahip olur!..

Bunun üzerine Başbakan Schroeder'in avukatları da, mahkemeye başvurup, "saç boyası" konulu yayınların kesilmesi için tedbir kararı istemişler..

Gerekçe de şu..

-Başbakan saçlarını boyamadığını defalarca açıklamıştır.. Buna rağmen onun için saçlarını boyuyor diyenler, başbakanı yalancılıkla suçlamaktadırlar..

Sizler ne diyorsunuz?..

Başbakanlar saçlarını boyamalı mı?

Mesela "sarışın bir Ecevit" istemez miydiniz?


29 Ocak 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED