YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Tutmamıştınız ki bırakmış olasınız

Kırk yıl önce bir Cuma sabahı patlak veren fırtına yüzünden Türkiye gemisi ilkin, ilk yirmi yıl boyunca sola, hemen ardından sonraki yirmi yıl süresince de sağa yalpaladı. Artık rüzgâr kesildi, sular duruldu ve bu günlerde yan yatmayan bir Türkiye gemisindeyiz. Teknemizin bir peynir gemisi olup olmadığı hususunu henüz aramızda bir karara bağlayabilmiş değiliz; ama kesinlikle bildiğimiz bir şey varsa o da yalpalamalar sırasında meydana gelen hareketlerin etkisiyle güvertede, kamaralarda ve ambarda bir çok şeyin yerinin değiştiğidir. Yer değiştirmeler, gidip gelmeler, çalkalanmalar sebebiyle kafalarda bir çok hatıra oluştu. Türkiye'nin insanları hafızaları gerektiği kadar güçlü olmasa da hatıralarıyla hemhal olmaktan memnuniyet duyuyor. Son kırk yıl boyunca bir zaman dilimi içinde kendisinin veya bir başkasının sağa veya sola meylettiğini düşünmek Türklerin pek hoşuna gidiyor.

Gemi sola yattığı zaman sağda kalanlar, eğim sağ cenaha doğru olduğunda ise solda tutunanlar elbette vardı. Fakat mevki tayininde asıl belirleyiciliğin hava şartlarından ve aracın bu şartlara gösterdiği tepkiden geldiğini Türkler bilmiyordu. Bilmedikleri için kendi kendilerine gelin güvey oldular. Hangi ismi nereye derç edeceklerinden haberleri varmış gibi bazıları bir zamanlar sosyalizmi benimsediğini, bazıları da İslâmcılık cereyanı içinde bulunduğunu sandı. Hikâyenin buraya kadarı zararsız. Bundan sonrası için ise söylenecek söz bulmakta zorluk çekiyoruz. Geminin yalpaladığı sırada şurada veya burada bulunmayı bir marifet sayanlar sallantı sona erdikten sonra nerede duracaklarını şaşırmış haldedirler. Tuhaf olan şu ki teknenin hangi yana olursa olsun yan yattığı sırada herhangi bir yerde bulunmanın mutlaka getirisi vardı. Giderek her mevkiin prim yapan bir özelliğinden söz edilebilirdi. Mizan sağlanınca kanatlar arasındaki eşitlik, düz duruş, sükûnet ve söylemdeki duruluş gösterdi ki bir zamanların "ideolojik" konumu sadece getirisi kadar önemliymiş. Prim yapmayan yere "yer" demek olmazmış.

Hiç karmaşaya kapılmadan "Ben o işleri bıraktım" diyenlerle karşılaşıldığında hayretler içinde kalmamak elde değil. Be adam! Neyi tutmuştun ki bırakmış olasın? Hangi yapıya harç taşıdın? Benimsediğin alan içinde taş taş üstüne koydun mu? Bunların hiçbirini yapmadığın halde bir şeylerden vazgeçtiğini söylüyorsun. Öyle ya, bir şeyler yapmamış olsan bile, en azından bir şeyler kapmayı hayal ediyordun, değil mi? "Ben o işleri bıraktım" cümlesinden kast ettiğin şey "Ben artık o hülyalara dalmıyorum" demekten başkası değil. Anlaşıldığı kadarıyla kırk yıllık sallantı senin başını döndürmekten başka sonuç vermemiş. Fikirleri dün ne kadar bulanık görüyor idiysen, bugün de fikirler karşısında görüşün o kadar bulanık. Bu bulanıklığın sonucu olarak şahsi çıkarların konusunda dün ne kadar net tutuma sahip idiysen, bugünkü tutumun da netliğinden hiçbir şey kaybetmemiş.


9 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...