YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Meclis'in denetim görevi

Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller'in Yüce Divan'a gönderilme ihtimalleri, TBMM'nin denetim görevini ne ölçüde yapabildiği sorusunu gündeme getirdi. Sahi TBMM denetim görevini gerektiği gibi yerine getiriyor mu?

Bu soru Meclis'in asli fonksiyonlarını ne ölçüde yerine getirdiği meselesiyle de ilgili. Çünkü yasamanın yanısıra Meclis'in ikinci önemli görevi denetim. Ve maalesef TBMM'nin bu görevi gereği gibi yerine getirdiği söylenemez. Her ne kadar Anayasa'nın 98-100. maddeleri Meclis'in bu görevini düzenleyen maddeler içermekteyse de Türk siyasi sistemi böyle bir denetime imkan vermemektedir.

Her şeyden önce mevcut sistem, işbaşında bulunan bir hükümet üyesinin Meclis salt çoğunluğunun oylarıyla düşürülmesini (md. 99) veya Yüce Divan'a sevkedilmesini (md. 100) adeta imkansız kılmaktadır. Çünkü parlamenter hükümet modelinde Meclis büyük ölçüde hükümetin etkisi altındadır ve özellikle tek parti iktidarının hüküm sürdüğü dönemlerde bir hükümet üyesinin, parti lideriyle ters düşmemişse ne kadar yolsuzluğu, ne ölçüde hukuka aykırı icraatı olursa olsun Yüce Divan'a gitme riski yoktur. Nitekim bütün siyasi tarihimizde bu şekilde yüce divana sevkedilen bakan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır.

Problem sadece parlamenter hükümet modelinden de kaynaklanmıyor. Siyasi partiler ve seçim sistemi de bu konuda menfi bir rol oynuyor. Mevcut sistem genellikle lidere mutlak bağlı bir milletvekili tipi ortaya çıkarıyor. Çünkü bizde uzun ömürlü bir parlamenter olabilmek, sahip olunan niteliklere değil, liderle ikili ilişkisinin seviyesine bağlı. Bu sebeple aslında Meclis denetim yollarının işlemesini siyasi liderlerin ferdi kararları belirliyor. Bu kararlar da çoğu kere hukuki olmaktan çok siyasi etkenlere dayanıyor. "Sen bana çelme takma, ben sana takmayayım" anlayışı çoğu kere hakim bir uzlaşma modeli oluyor.

Öte yandan medyanın büyük ölçüde holdinglerin kontrolüne girmiş olması, hükümet üyelerinin medya tarafından denetlenmesini de imkansız kılıyor. Okuyucu bir bakanın yolsuzluğunu duyduğu zaman bu sayın bakanın bir medya holdinginin nasırına bastığını da düşünüyor ve bu yolsuzluk kamuoyunda gerekli desteği bulmuyor. Son GSM ihalesinde anlı şanlı holdinglerin medya holdingleriyle birlikte ihaleye girme lüzumunu duymaları Türkiye'de yolsuzlukları, hukuksuzlukları denetlemekle görevli medyanın hangi durumda olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekiciydi.

Bütün bunların ötesinde yetiştirdiğimiz insan modeli üzerinde de düşünmemiz gerekir. Devlet malını yerken "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorum" endişesini taşıyan bir neslin yerini nasıl oldu da "devlet malı deniz..." anlayışına sahip bir nesil aldı.

Demem o ki Anayasa'nın sadece 100. maddesinin değiştirilmesi, soruşturmada şu makam mı yoksa bu makam mı yetkili olsun, Yüce Divan'a sevk için salt çoğunluk mu, basit çoğunluk mu aransın tarzındaki tedbirlerin getirilmesi meseleyi çözmez. Türk siyasi sisteminin bütünüyle gözden geçirilmesi ve sadece Anayasa'nın bir maddesinde değil, sadece Anayasa'da değil, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu da dahil olmak üzere Türk siyasi hayatına yön veren birçok kanunda köklü değişikliklerin yapılması ve Meclis'in gerçek bir denetim organı haline getirilmesi şarttır.


9 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...