YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Ciddi bir dizi için

 
Bin yıllık bir kültürü ve medeniyeti yirmi kişiye elli kişiye, yüz kişiye indirgemek; onun bizde stratejik bir tercih lüzûmu doğuruyor.

 

Bizim Klasiklerimiz dizisinde çıkan üç önemli biyoğrafiyi ihmal etmişim: Necip Fazıl/Prof. Dr. Orhan Okay, Yahya Kemal/Âlim Kahraman ve Asaf Halet Çelebi/Dr. Bilâl Kırımlı.

Şule Yayınları'nın bu diziye önem verdiğini düşündüğüm için, birkaç hususa daha temas etmek ihtiyacını duyuyorum. Ayrıca Bizim Klasiklerimiz dizisinin editörlüğünü yapan Hüseyin Yorulmaz'ın, kitapları bize ulaştırırken, Geniş Açı hakkında düştüğü bir-iki küçük nota da böylece mukabelede bulunmuş olacağım. Ayrıca kendilerine teşekkür ederim.

Burada şöyle bir soru, sanırım temel hareket noktasıdır.

Bir kültürü ve medeniyeti, geçmişten günümüze sürüp gelen sanat ve tefekkür alemini bir bütün kabul etmek, ve bu muhteşem tabloyu belirli isimlere indirgemek!.. Sanat, bilim ve devlet adamlığı, mimarî, musıkî, din ve tasavvuf vs. Kuşkusuz yüzlerce, binlerce isim üretilebilir. Zevkten zevke, kişiden kişiye değişebilecek bir sürü biyoğrafi hazırlamak herhalde zor olmasa gerektir.

Önce kaç kitap ve kimler?

Burada en dikkat edilecek nokta, iyi-kötü bir öngörüden hareket etmektir. Bu dizi, kaç biyoğrafi ve kaç kitaptan meydana gelecek? Ama 20, ama 50, ama 99 veya 100!.. Kuşkusuz burada yayınevinin imkânları çok önemli. İlk tercih, yani dizinin sayısal sınırları, yayınlanacak eserlere doğrudan tesir edeceği için bunları söylüyoruz. Yirmi eserlik bir dizi yapacaksak isimler ona göre seçilmeli, elli eserlik bir dizi düşünüyorsak ona göre.

Bin yıllık bir kültürü ve medeniyeti yirmi kişiye elli kişiye, yüz kişiye indirgemek; onun bizde stratejik bir tercih lüzûmu doğuruyor. Bu bir!..

İkincisi de şu: Bir bütün halinde algılamamız icap eden bin yıllık dönemden kaç devlet adamı, kaç sanatçı, kaç bilim adamı ve musıkişinas, mutasavvıf girebilir bu diziye? Yani kültür, tefekkür ve siyat hayatımızın asıl istinadları kimlerdir, kimler olmalıdır? Kuşkusuz burada da tercihler, öngörüler farklı olacaktır. İşte dizinin kişiliği ve karizması, buradaki yüksek tercih noktasında kilitleniyor.

Bir üçüncüsü daha: Diyelim ki bir şâiri, devlet adamını veya mimarı diziye koyduk. Peki niçin koyduk? Yani sayısı yirmiyi, elliyi veya yüzü bulacak dizide, binlerce büyük adam arasından niçin öne çıktı bu isimler? Bin yıllık bir kültür ve medeniyeti, sabit sayılı bir kadroya indirgemek, bu büyük bir mesuliyet gerektiriyor ve ciddi bir izahının yapılması da icap ediyor.

Çerçeve belli ama kimler?

Bizim Klasiklerimiz dizisinin başına konmuş Sunuş yazısı dolayısıyla bu satırları kaleme alıyorum. Daha doğrusu oradan aldığım bir cesaretle!.. Fevkalâde muhtevalı ve mantığı sağlam bir çerçeve teşkil ediyor Sunuş yazısı. Yani dağınık tesbih tanelerini toparlayan, yirmi farklı biyoğrafiyi sistematik bir dizgeye dönüştüren ortak payda burada yatıyor. Hassaten tebrik ediyorum.

Bu tebrikin arkasından da asıl önerime geliyorum. Bu kişiler niçin öne çıktı? Neden şu veya bu isim 20, 50 veya 100 kişilik bir dizide yer alabildi? Emsalleri arasında fâikiyeti nedir? Bir yol açıcı mı, kurucu mu, devirler arasında ciddi mutavassıt bir rolü mü bulunuyor? İnkiraz dönemlerimizde parlayan bir yıldız mı?

Dizinin çerçevesini tayin eden ve her biyoğrafinin önüne konan muhtevalı Sunuş yazısından sonra, işte böyle gerekçeli bir değerlendirmeye daha ihtiyaç var. Bu adama niçin dizide yer verildi? Benzerleri arasında o veya şu değil de, niçin bu isim öne çıktı gibi. Hem de her eser için ayrı ayrı olmak üzere.

Bunu kim yazacak? Bize göre onu da dizi editörü üstlenmeli. Çünkü yayının stratejisini ve sayısını tayin eden o olduğuna göre!.. Biyoğrafiyi kaleme alan kişi yapsa da olur; fakat dizi editörünün yeniden ele alması, redakte etmesi; devirler arası geçişler, yol açıcılık, kültür medeniyet âlemimizdeki yeri vs. açısından makro bağlantıları kurmak onun görevi. Böylece diziyi meydana getiren eserler, bir üst idrakle bütünleştirilmiş olurlar.

Bin Temel ve Binbir Temel Eser'in akıbeti

Öyleyse başta söylediğimiz stratejik tercih herşeyin başı. Geçmişten geleceğe biz kendimizi kaç isme indirgeyeceğiz ve istinad ettireceğiz? Bu yapılmazsa, korkulur ki ileride bu güzel dizi alabildiğine sulanır.

Çünkü geçmişte bunun örneklerini bol bol yaşadık. Milli Eğitim Bakanlığı ile Tercüman gazetesinin yürüttüğü Bin Temel Eser ve Binbir Temel Eser dizilerinin âkıbeti malûm. O dizilerin en büyük hatası önüne gelen eseri yayınlamakta toplanıyordu. Kim neyi teklif etmişse, kimde hazır ne varsa hemen diziye koymak!.. Eş dost hatırı vs. En kaliteli temel eserlerin yanı başında, uyduruk makale seçmelerinden geçilmez hale gelmişti.

Şule Yayınları'ndan beklediğim; Bizim Klasiklerimiz dizisini sağdan soldan tekliflere kurban etmemesi, önüne gelen biyoğrafinin üzerine atlamaması. Ciddi bir heyetçe önce liste-sayı belirlenmeli; sonra teklifler alınmalı, öneriler yapılmalı. Yayınlanacak eserlerin sırası da önemli değil. Zaman içinde her eserin, dizinin neresinde yer alacağı belli olsun o kadarı kâfi.

Bu ciddiyet içerisinde yüz kişilik bir tablo son derece anlamlı olur diye düşünüyoruz. Bu yaklaşımla, kültür ve medeniyet hayatımızın sağlıklı bir seleksiyonunu da yapmış oluruz. Buradan anlamlı bir tekâmüle, algılanabilir bir süreç fikrine ulaşırız. Hayatımızı bir bütün olarak kavrama imkânına kavuşuruz.


27.MART.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...