Yusuf İslam 1979'dan 1995'e kadar müzik çalışmalarına ara verdi. Ancak Batı'daki anti-İslamist atmosfere karşı insanlara İslam'ı anlatmak için elinde önemli bir fırsat olduğunu farketti: Müzik

Değiştiğinizi nasıl anladınız?

Bu doğal bir dönüşüm oldu ama 360 derecelik bir değişimdi. Ruhumda ve kalbimde başladı. Kalbim tevhidin ışığıyla dolmuştu. Allah'ın birliği ile doluydum. Aniden dünya farklı bir yer haline gelmişti. Gözlerim dünyaya farklı açıdan bakıyordu. Bilinmeyene, ölüme, görülmeyene yönelik korkular artık korku olmaktan çıkmıştı. Çünkü, doğruyu ve hayatımı ne yöne doğru sürdüreceğimi biliyordum. Hayatımı değiştirmeme yardımcı olan en önemli şey namazdı. Günde 5 kez namaza duruyordum. Peygamber Efendimiz'in (sav) söylediği gibi namaz günahları temizliyordu. Namaza durduğumda hayatım değişiyordu. Kaset kayıtları sırasında ya da toplantının tam ortasında herkesi durduruyor ve namaza gidiyordum. Namaz dünyaya bir mola vermemi sağlıyordu. Sonra zamanla yiyecekler hakkında düşünmeye başladım. Ne yiyebilirdim. Domuz eti ya da helal olarak kabul edilmeyen şeyleri yiyemezdim. İçecekler de aynıydı artık bira içemezdim. Helal yiyecek ve içecekleri araştırmaya başladım. Balık, sebze ve helal yoldan kesilmiş et örneğin. Ne giyebilirdim. Dar, incecik t-shirtler giyemezdim. Bol şeyler giymeliydim. Sakalım vardı zaten ama onu sünnete uygun uzatmaya başladım.

Arkadaşlarınızın ve çevrenizin tepkisi nasıl oldu?

- Kademeli bir şekilde, arkadaşlarım benimle yapamamaya başladı. Çünkü farklı dünyalarımız vardı. Kaderleri başka bir yere göre çizilmişti. Onlarla İslam hakkında konuşmaya başladım ama ben kendim zaten yeni öğreniyordum. Ama yeni Müslüman olunca karşınızdakilere de hemen anlatmak istersiniz çünkü siz doğruyu bulmuşsunuzdur ve bu doğruyu insanlara da aktarmak istersiniz.

Yaptığınız müzik hakkındaki düşünceleriniz nasıldı?

Değişim sürüyordu. Bu kez müzik hakkında düşünmeye başladım. İslam dininde müziğin yeri neresiydi? Kur'an'a baktım. Müzikten bahseden hiçbir ayet yoktu. Bu benim için büyük bir problem oldu. Bazı İslam alimlerine sordum. Ve bu alimler bana müzik yapabileceğimi ama canlı söylememem gerektiğini anlattılar. Bu bana mantıklı geldi çünkü İslam'da kibir ve gurur yoktu, kontrollü olmak gerekiyordu ama benim yaptığım işte bunların hepsi vardı ayrıca, İslam'a aykırı durumlar söz konusuydu. Örneğin dinleyicilerim arasında bayanlar vardı. Baştan çıkaracak, şeytana uyduracak çok şey vardı. Bu işin yarısını kaplıyordu. Temiz bir hayat yaşamam gerekiyordu. Bunun üzerine iyi bir aile buldum ve kızları ile evlendim. 1979'da evlendim. Yine bu dönem benim son konserimi verdiğim ve son albümümü yaptığım zamana denk geliyor. Emekli oldum diyebiliriz. Ve yine o yıllarda içimde stüdyoya geri dönmek yönünde bir istek de yoktu.

Londra Camii'nin imamı ilk rehberim oldu

Sizi kim ve ne etkiledi?

En çok Kur'an'dan etkilendim. Daha sonra alimlerden özellikle de Londra Camii'nin imamından çok etkilendim. Kendisi Mısırlı bir alimdi. Doktor Darsh. Çok güzel, çok iyi bir insandı. Çok bilgiliydi öyle ki bana rehberlik etti. Benim rehberim oldu. Daha sonra Londra'daki bazı Müslüman gruplarla tanıştım. Bunlardan birisi de Tebliğ-i Cemaat'di. Bu insanlar birkaç kişilik gruplar halinde dolaşıp İslam'ı anlatırlar. Onlardan İslam'ın temel prensiplerini öğrendim. Örneğin sünnetleri, uygun yemekleri, abdest almayı. İlkokul gibiydi. Kendimi ilkokulda her şeyi yeniden öğreniyor gibi hissediyordum. Daha birçok gruplarla tanıştım. Ama nedense hiçbirisi beni tam anlamıyla tatmin etmiyordu. Peygamber Efendimiz'in (sav) hayatı gibi bir hayat arıyordum. Ama bugün bu modele uygun olanı bulmak çok zordu. Kimi gruplar siyasete eğilmiş, kimisi dava insanı, kimisi eğitime yoğunlaşmış, bazıları cihad ediyor, bazıları ekonomi üzerine ilerliyor. Aslında tam kapsamlı, global dünyayla birlikte Müslümanlar'ın şartlarına uygun bir sistem yok. Bu nedenle tamamiyle Kur'an'a ve sünnete uygun bir yaşayış belirlemeye çalıştım. Bu benim için yeterli olacaktı. Ve işim, çoğunlukla eğitim üzerine yoğunlaşmalıydı. Çocuklarım var ve en önemli sorumluluğumun eğitim olduğunu düşündüm.

İslamî müziğin odağı sestir

"Müzik yaparken, İslam'ın ses ve müzik aletlerinin kullanımı konusundaki temel prensiplerine dikkat ediyoruz. Bazı görüşler Hz. Peygamber'in (sav) müzik enstrümanlarını kullanmayı onaylamadığını, bazıları bunu tamamiyle yasakladığını belirtirken, bu görüşe karşı bazı vurmalı çalgıların kullanımına izin veren argüman ve deliller de bulunuyor. Ses Mesaj'ı taşıyıcı olduğu için geleneksel İslami müziğin odak noktası her zaman ses olmuştur. İslam'daki 'melodileşme'nin en yüksek ifadesi Kur'an'ın sesli okunması olarak kabul edilmiştir. Namaza çağrı olan 'ezan' bunu takip etmektedir. Ezan İslam'ın sesinin sembolü olmuştur. Yine geleneksel İslami müziğin en belirgin örneklerden biri olan ve hicret zamanında Medineli Müslümanlar'ın Hz. Peygamber'i karşılarken söyledikleri 'Tala'al Bedru Aleyna' ilahisidir."