YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Bir medeniyet savaşçısı

 
İnan edebiyat ile medeniyetin el ele gittiğini çok iyi bilirdi. Bu yüzden bir edebiyat savaşçısı olduğu kadar bir medeniyet savaşçısıydı da.

 

İstanbul dünyanın en önemli medeniyet merkezlerinden biridir. Birinci Roma düşünce, yüzyıllarca Batı dünyasının İkinci Roma'sı olmuştur.

Fatih'in İstanbul'u fethetmesiyle, Hıristiyan dünyasının Üçüncü Roma'sı Moskova oldu. Ruslar'la Türkler'in Kazan'da başlayan hesaplaşması bugün Grozni'de devam ediyor.

Fatih'le İstanbul, Mekke, Medine ve Kudüs'le birlikte İslam dünyasının kutsal şehirleri arasına girdi. Çünkü onu fetheden Sultan ve Ordu Hz. Peygamber'in övgüsünü kazanmıştı.

Yavuz'un 1517'de Kutsal Emanetleri Kahire'den getirmesiyle de İstanbul İslam dünyasının başkenti oldu. İstanbul başkentler başkenti olma özelliğini aralıksız dört asır sürdürdü.

İstanbul İslan dünyasının yüzyıllarca kalbinde yer aldı. İstanbul'un kalbi ise, tarihi Eminönü Yarımadası'dır. Bu essiz yarımada Fatih, Yavuz ve Kanuni'yle en muhteşem günlerini yaşadı.

Tarihi Yarımada yeni Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu'nun gayretleriyle yeni bir yüz, yeni bir misyon kazanıyor.

Yahya Kemal'in Topkapı Sarayı'nı gezerken keşfettiği gibi, bizim Anadolu'dan çıkarılamayışımızın sırrı Topkapı Sarayı'nda okunan Kur'an ve Ayasofya'nın minaresinden duyulan Ezan'dır. Her ikisi de Eminönü'ndedir.

Eminönü Belediyesi'nin kültür ve sanat vurgunu Recep Garip, bir "Medeniyet Savaşçı"sı Akif İnan'ı anma panelinde, onun bütün dostlarını biraraya getirdi.

Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Turan Koç, Şükrü Karatepe, Ali Haydar Haksal, Şevket Sezer ve benim konuşmacı olarak katıldığım paneli, Garip yönetti.

Konuşmacıların her biri rahmetli İnan'ın sanatından eylemine, dervişliğinden dostluğuna kadar değişik bir yanını ele aldılar.

Benim için İnan, bir edebiyat, bir medeniyet sevdalısıydı. Divan edebiyatına vurgundu. Şiiri de divan şiiri gibi, somut olgulardan daha çok soyut olgulara dönüktü. Bu yüzden Şeyh Galip, Fuzuli ve Naili'nin şiirlerini dilinden hiç düşürmezdi. Çünkü divan şiiri, bir medeniyet şiiriydi.

İnan edebiyat ile medeniyetin el ele gittiğini çok iyi bilirdi. Bu yüzden bir edebiyat savaşçısı olduğu kadar bir medeniyet savaşçısıydı da. O dünyada ekonomilerden daha çok medeniyetlerin savaştığına inanırdı.

Ona göre, gerçek fatihler ordular değil şairlerdi.

Anadolu'nun müslümanlaşmasında olduğu gibi, şairlerin giremediği ülkelere ordular hiç giremez.


27.MART.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...