YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Suyun öte yakası

 
İkinci Dünya Savaşı sonrasının en hazin öyküleri Frankfurt kentinde yaşanmış... Nehrin öte yakası ana gövdeden koparılıp Polonya'ya verilmiş

 

En heyecanlı ânı, benim, "Beş yıl sonra buralar nasıl olacak?" sorum üzerine yaşadık. Alman yetkili, gözleri parlayarak, "Arada sınır kalmayacak, iki ülke halkı birbiriyle buluşacak" dedi. O demese bile, nihâî amacın Almanya ile Polonya arasındaki sınırın kalkması olduğunu biz anlamıştık zaten. Polonyalılar, iki tarafı birbirinden ayıran Oder nehri üzerinden sadece nüfus cüzdanlarını sallayıp Almanya tarafına şimdi de geçebiliyorlar...

İkinci Dünya Savaşı sonrasının en hazin öyküleri Frankfurt kentinde yaşanmış... Nehrin öte yakası ana gövdeden koparılıp Polonya'ya verilmiş; doğma büyüme 'öte yakalı' Almanlar, bir gece, evlerinden alınıp 'bu tarafa' geçirilmişler. 'Bu taraf' da 45 yıl sürecek komünizm deneyimine muhatap olan Doğu Almanya... Polonya ile Doğu Almanya, aralarındaki ideolojik akrabalığa rağmen, uzun yıllar birbirlerine ters bakmışlar... Bütünleşen Almanya'da en umutlu gördüğüm insanlar, son savaşta kentlerinin yarısını başka bir ülkeye terk etmek zorunda bırakılmış Frankfurtlular; yeni havanın Polonya'yı da içine alacak bir büyümeye dönüşeceği umudu buraya egemen...

Frankfurt kentini Polonya sınırına taşıdığım sanılmasın; bir günümüzü geçirdiğimiz bu sınır kentinin de adı Frankfurt, ama büyük kardeşten ayırmak için addan sonra parantez açıp Oder diye de yazmak gerekiyor. Büyük Frankfurt "Frankfurt am Main", yakın zamanlara kadar Doğu Almanya'nın en uç noktası olan burası ise "Frankfurt (Oder)"... 1253 yılında kurulmuş bir kent burası ve son yıllarda görülen 15 bine yakın göçten sonra nüfusu 73 bin...

Oder nehri üzerindeki Frankfurt bu bölgedeki en eski üniversiteye ev sahipliği etmiş uzun yıllar; 1506'da kurulan üniversite Berlin'de daha büyüğü kurulunca Breslau'ya taşınmış... Şimdi yoktan yeni bir üniversite kuruyorlar ve o üniversite Avrupa Birliği'nin Almanya'nın daha doğusuna uzanmasında bir koçbaşı işlevi görmeye hazırlanıyor... Üç bölümlü, 3451 öğrencili üniversite Polonya'yı hedef alan bir eğitim yapıyor...

Avrupa Üniversitesi'nin öğrencilerinin üçte biri Polonyalı. Rektör yardımcısı Prof. Ribhegge, "Öğrencilerimizi Polonya'nın kalkınmasının yürütücüleri olacak biçimde yetiştiriyoruz" dedi... Hukuk fakültesinde Polonya yasaları okutuluyor...

Olayın neşeli yanları da var. AB sınırı da olduğu için, Oder nehri üzerindeki trafik sürekli denetim altında; çünkü oradan Almanya tarafına geçen elini kolunu sallayarak bütün AB üyesi ülkelere vizesiz seyahat edebilir... Üniversite ve yurt binaları nehrin iki yakasına dağılmış... Bu içli dışlılık sınır geçişlerinde esneklik gerektiriyor. Sınıra yakın yerlerde oturan Polonyalılarla üniversitenin öğrenci ve öğretim üyeleri sadece kart gösterip bir o yana bir bu yana geçebiliyorlar. Görüştüğümüz bir Polonyalı profesör, "Buraya gelirken, sınırdaki memurların şefi, beni görünce, 'Merhaba doktor' deyip geç işareti verdi" diye aktardı kendi sıcak macerasını...

Bir yetkili, "Bu sınırdaki Polonya-Almanya yakınlaşması o kadar hızlı gidiyor ki, biraz frene bassak fena olmayacak" görüşünde. Bu yakınlaşmayı sağlayan da bir yıl gibi kısa sürede devreye sokulan üniversite. Eğitim kurumunun ülkeler arası ilişkilerin sıcaklaşmasında kullanımı, bazı çevrelerin nedense ters baktığı benzer bir yerli modeli aklıma getirdi: Fethullah Gülen'in tavsiyesiyle çeşitli ülkelerde açılan lise ve üniversiteleri...

İki ülke arasındaki yakınlaşmanın koyu bir önyargı ve nefret zemini üzerine kurulduğunu da unutmamak gerekiyor. Almanlar ile Polonyalılar arasındaki tarih öyle iç açıcı sayfalara sahip değil; tersine nefret sınırlarında dolaşan bir ruh iklimi söz konusu. Frankfurt halkının en az yüzde 30'unun Polonyalılar hakkında önyargılı olduğuna inanılıyor... Kentin belediye başkanı, "Öte yakadan bir gecede bu tarafa kovulan bir aileden geliyorum, nasıl önyargılı olmam?" dedi büyük bir açıksözlülükle... Hisler tek taraflı oluşmamış; Nazi döneminde Polonya'nın başına gelenler de kayıtlarda. Nehrin öte yakasından insanlar zorunlu göçle Almanya'nın başka yerlerinde boğaz tokluğuna çaıştırılmış o dönemde... Yaşları ilerlemiş olsa da o günleri unutamayan çok sayıda insan yaşıyor Polonya tarafında. Şimdiki sıcaklaşan yakınlık her iki tarafı da şaşkınlığa sürüklüyor...

Çok farklı yöntemlerle ve iyi niyetle de olsa, yıllar öncesinin Almanya-Polonya birlikteliği yeniden doğuyor bu coğrafyada. İlk önce bir üniversite koridorlarında başlayan sıkı dostluk, orada yetişenlerin görev üstlenmesiyle hızlanıp Polonya kalkınmasıyla ivme kazanabilecek. Beklenti, en fazla bir kaç yıl içerisinde, Polonya'nın Alman ekonomisinin sağlıklı özelliklerini kendisine adapte etmesi... Bir yetkili, "Frankfurt'un kuruluşunun 750. yıldönümü olan 2003 önemli bir tarih; o sırada buralarda önemli şeyler olacak" dedi.

Almanya'yı Türkiye'nin bir kişi için anayasa değiştirme çabasına girdiği, siyasetin cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendiği bir dönemde gezmek ve Avrupa'nın yakın zamanda alacağı biçimi gözlerimle görmek öyle sanıldığı gibi ferahlatıcı bir etki yapmadı üzerimde; bir hafta boyunca buralarda dolaşırken ülkemi düşünüp yüreğim daraldı.

Frankfurt (Oder) kentinin 2003 gibi bir vâdesi var, Türkiye'nin herhangi bir konuda umut verici bir takvimi var mı?


27.MART.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...