İftar

 
Bırakın din konusunda yeni açılımı, toplumun kültür unsurlarından biri haline dönüşen oruç ve onun doğal tamamlayıcısı durumundaki iftar konusunda bile CHP'nin zihni fazla açık görünmüyor.

Ne yalan söyleyeyim, önce CHP'nin 'yeni yüzünü' tanıtma, değiştiğini daha geniş kalabalıklara duyurma amaçlı bir halkla ilişkiler girişimi sanmıştım iftar konusundaki tartışmaları; ancak, konu dallanıp budaklandıkça kavganın gerçek olduğu iyice kendini belli etti. Ülkemizdeki bir çevrenin zihninin bulanıklığını bundan daha iyi belli eden bir konu olamazdı.

CHP lideri Altan Öymen ve partili arkadaşları, yılbaşı gecesini geçirecekleri deprem bölgesinde dolaşırlarken, bir grup depremzedeyle iftar sofrasında buluştular. Şimdi, bunun tesadüfi bir buluşma olduğu anlaşılıyor. Ertesi gün, bazı gazeteler, "CHP'nin din konusuna yeni yaklaşımı" biçiminde olayı sununca küçük bir kıyamet koptu. Bazı dernekler, CHP örgütlerinden bazı kişiler, "CHP'li iftar sofrasına oturmaz" itirazını duyurdular. Daha garibi CHP yönetimin tavrıydı; başta Altan Öymen olmak üzere öndegelen CHP'liler, iftar masasına tesadüfen oturduklarını anlatıp duruyorlar o günden beri.

Siyaset ile din ilişkisinin hassas olduğunu biliyorum elbette; ancak siyasetçilerin oruç tutmalarının veya seçmenlerle bir iftar sofrasında buluşmalarının itirazla karşılanması yine de garip kaçıyor. İtirazcılar, ülkenin pek çok yerinde, geleneksel olarak CHP'ye oy veren dindar insanlar olduğunu bilmiyorlar mı gerçekten? Burası, ne de olsa halkının yüzde 99'u Müslüman, insanlarının büyük bir çoğunluğunun Ramazan'da oruç tuttuğu bilinen bir ülke. CHP'liler de o halkın ve çoğunluğun bir parçası.

CHP'nin 'Sosyalist Enternasyonal' içerisinde ortak hareket ettiği Batılı sol partiler, başlangıçtaki dine karşı keskin tavırlarını zaman içerisinde epey değiştirdiler. Bugün bir çok sosyal demokrat parti 'dindar' liderlere sahip. 17 yıl Muhafazakâr Parti tarafından yönetilmiş İngiltere'de, İşçi Partisi, ancak 'dindar' olduğunu hiç saklamamış Tony Blair'in omuzlarında iktidara erişebildi. Bill Clinton da Amerikan ölçülerinde 'solcu' sayılan bir politikacı; dualı kahvaltı merakı herkesçe biliniyor Clinton'un, konuşmalarını İncil'den âyetlerle süslediği de...

Clinton döneminde Beyaz Saray ilginç buluşmalara sahne oluyor. Üç yıl üst üste ülkede yaşayan Müslümanları temsilen kalabalık bir grup Beyaz Saray'da düzenlenen iftara dâvet edilmekteler. Kendisinden farklı dinlere mensup vatandaşlarının inanç ve ibadetlerine saygılı bir devlet başkanı imajı Clinton için önemli. Batılı sosyal demokrat politikacılar kendi halklarının inançlarına olağanüstü saygılılar; son yılların hoşgörü rüzgârı sayesinde dinî azınlıklara da hoşgörülü davranmayı öğrendiler...

Batı'da böyle de Türkiye'de hoşgörüsüzlük mü egemen? Hayır, 28 Şubatçı inatlaşmanın aksine bütün iddialarına rağmen, Türkiye'de yaşayan insanlar, farklı inançlara hem saygılı, hem de hoşgörülüler. Son beş yıldır sadece her eğilimden Müslümanler değil, başka dinlere mensup vatandaşlar da iftar sofralarında buluşuyorlar. 28 Şubat atmosferi dinî hassasiyeti bulunan vakıfların bu tür çıkışlarını zorlaştırınca bu yıl çok ilginç bir gelişme görüldü: Başka dinlerin ülkemizdeki temsilcileri iftar dâvetleri vermeye başladılar... Sadece İstanbul'da görülmedi bu ilginç girişim, Mardin'de, Deyrüzzaferan Süryani Kilisesi bile bu yıl iftar masası kurdu.

CHP'nin bu hoş gelişmelerin dışında kalması niye beklensin? Ancak, bırakın din konusunda yeni açılımı, toplumun kültür unsurlarından biri haline dönüşen oruç ve onun doğal tamamlayıcısı durumundaki iftar konusunda bile CHP'nin zihni fazla açık görünmüyor. Ülkemizin en eski partisi CHP'nin, 'dine saygılı lâiklik' ilkesine bağlı olduğunu çok önceden ilâ etmiş DSP karşısında neden gerilediğini bu son tartışmadan daha iyi anlayabiliyoruz. Hiçbir siyasi parti kültürünün önemli bir parçasına duyarsız kalarak başarılı olamaz. Şu iftar tartışmasında bile, CHP, destek tabanını eritmeyle sonuçlanabilecek yeni bir darbe almışa benziyor.

CHP'nin son tartışmalar ışığında yeni bir durum değerlendirmesi yapması şart.