YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Dünkü haberler

 
Allah bu ülkenin "hür meydan" ve "hür sokak"larını "Korkunç İvan"ın saldırganlığından korusun!

 

Dünkü, yani 6 Ocak tarihli gazetelerde benim dikkatimi şu haberler çekti:

Hürriyet'te yer alan bir haberden öğrendiğimize göre Fransa'da Pitbull cinsi köpekler yasaklanmış. İnsanlar için son derece tehlikeli olan bu köpekler için geçen yıl kısırlaştırılma zorunluluğu getirilmişti. Alınan bu önlem de yetersiz kalmış olacak ki, bundan böyle 'Pitbull'larla görülen derhal polise ihbar edilecek ve gerekirse sahibi tutuklanacakmış.

Bildiğiniz gibi köpeklerden dolayı bizim başımız da dertli. Sokaklarda kuduz tehlikesi var ve gazetelerimizin birçok köşesinde bu konu etrafında büyük bir polemik yaşanıyor. Köpeklerle ilgili sorunumuz sadece bununla da sınırlı değil. Bir de "İvan" sorunu var. Radikal'in haberine göre, Mersin'de KESK'in düzenlediği maaş zammını protesto eyleminde ikisi öğretmen üç kişiyi ısıran polis köpeği "İvan" göreve iade edilmiş. Oysa dünkü yazıda da belirttiğim gibi bu laf dinlemez köpeğin açığa alınmasına ne kadar sevinmiş ve bu çok yerinde davranışı ne kadar yerinde bulmuştuk. Sevincimiz kısa sürdü. Gazete, "Eylemden sonra 10 gün boyunca tecrit edilen İvan'ın, kontrolleri bu sürenin sonunda yeniden yapıldı ve sağlıklı olduğu anlaşıldı" diyor. Burada "sağlıklı"dan anlaşılan İvan'ın kuduz olmamasından ibaret. Yoksa, ömründe köpeğe el sürmemiş birisi bile İvan'ın ruh sağlığı bakımından ne durumda olduğunu ilk görüşte anlayabilir. İvan'ın sorunu da, tıpkı 'Pitbull'larda olduğu gibi "ruhsal" bir rahatsızlık. İvan belki de gizli bir Pitbull. İvan, başta öğretmenler olmak üzere memurları, çalışanları ve genel olarak protestocuları sevmiyor. İvan'ın sorununun "ideolojik" olduğu bile ileri sürülebilir. Allah bu ülkenin "hür meydan" ve "hür sokak"larını (biliyorsunuz bu niteleme Cumhurbaşkanınıza ait) "Korkunç İvan"ın saldırganlığından korusun!

Dünkü gazetelerin hemen hepsi FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın "Apo'nun idamı"na ilişkin açıklamalarına yer vermişti. Haberleri göre Kutan geçen gün bu konuda iki kez açıklama yapmış. Birincisi Antalya'da, ikincisi Küçükköy'de. Bu iki konuşmayı önünüze koyunca gerçekten aklınız karışıyor. Şöyle ki: Kutan'ın Antalya konuşmasında, Öcalan'ın aldığı cezanın infazının epeyce zor olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Kutan, "Meclis'te yıllardır onay bekleyen yaklaşık 20 idam kararı bulunuyor. Apo'nun idam edilmesi için bunların infazı gerek" diyerek dolaylı bir biçimde idamın imkansız olduğunu belirtiyor. (Bu konuşmayı başka türlü yorumlamak mümkün değil herhalde. Eğer AB'ye aday olmamız "şerefine" peşpeşe 20 kişiyi sallandırmak istemiyorsak.) Küçükköy konuşması bambaşka bir havada. Kutan buradaki konuşmasına şöyle başlamış: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını bekleyelim, bunu buzdolabına koyalım kimse diyemez. Avrupa Birliği idamı kaldırmak istiyor diye. 'Asmayalım' diyemeyiz." Görüldüğü gibi Kutan'ın yaklaşımı havaalanından beri epeyce değişmiş durumda. Kutan bununla da kalmayıp açıkça "kısas" da öneriyor: "Affın kararını verecek olan devlet değildir. Devlet kendine karşı işlenen suçları affedebilir. Birinin kardeşi öldürülmüş, öldürenin affına, öldürülen kişinin kardeşi karar verebilir." Doğrusu, Kutan'ı birkaç saat içinde bu derece tutarsız açıklamalar yaparken hiç görmemiştik. (Burada Kutan'ın hatırlaması gereken önemli bir husus da Öcalan'ın DGM'de, "Devlete karşı işlenen suçlar" faslından yargılanmış olmasıdır.)

Recai Kutan'ın bu açıklamalarına en iyi eleştirilerden birisi FP Adıyaman Milletvekili Dengir Fırat'tan geldi. (Dengir Bey'in daha önceden de insana umut veren birkaç açıklama yaptığını biliyoruz.) Şöyle diyor Dengir Fırat: "Her şeyden öte biz FP olarak, özellikle demokrasiden, insan haklarından mahrum kılınmış bir kesime hitap ediyoruz. Bu kesime sürekli olarak demokrasiyi ve insan haklarını getireceğimizi söylüyoruz. Şimdi bu kesime nasıl inandırıcı olabiliriz? Burada çifte standart olmaz. MHP'yi veya başka bir partiyi açmaza düşürmeyi de doğru bulmuyorum. Bu Çiller taktiği idi, tutmadığı da görülmüştür." Dengir Bey çok haklı; herhalde herşeyin başı "ilkeler" ve daima "ilkeli davranmak"tan geçiyor.

Dün gazetelerde yer alıp da atlanmaması gereken bir diğer haber de Kıbrıs'taki banka krizi ile ilgiliydi. Okuyunca şaşırdım, Kıbrıs'ta bir banka sahibi olmak için 50 milyarlık bir sermaye (ve tabii bir Kuruluş İZNİ!) yetiyormuş. Ne güzel memleket! Türkiye'de orta halli bir daire sahibi olmak yerine Kıbrıs'ta (İZİN'i unutmayın!) bir banka sahibi olmak! Kıbrıs'ta da bizde olduğu gibi mudiler bankalara hücum edince, bir banka gelenleri rahatlatmak için görünür yerde bir masanın üzerine 4 trilyon lirayı yerleştirmiş. KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da, ekonomiyi güçlendirmek için Türkiye'den 200 milyon dolar para talebinde bulunduklarını açıklamış. Kıbrıs'taki bu banka krizinde devletleştirdiğimiz bankalardan Yurtbank'ın adı da sıkça geçiyor.

Bu haberleri okuyunca (özellikle de Eroğlu'nun istediği 200 milyon doları) şöyle düşündüm: Acaba "Yavru Vatan"ın "Anavatan"ın üzerindeki yıllık mali yükü ne kadardır? Acaba, 1974'ten bu güne "Anavatan"dan "Yavru Vatan"a aktarılan ekonomik yardımların "porte"si ne kadardır? Belki siz biliyorsunuz ama bu konuda ben inanın hiçbir bilgiye sahip değilim. Belki aranızdan bazıları "Bazı davalar için rakam telaffuz etmek uygun değildir" diyecektir. Ama biliyorsunuz dünya değişti, artık ayırdetmeksizin her mesele rakamlarla da ifade ediliyor. Birçokları gibi benim de istediğim sadece ve sadece bilgi sahibi olmaktan ibaret. Kötü bir niyetim yok.

Dünkü gazetelerde yer alıp da size aktarmak istediğim son haber, Tapu ve Kadastro'dan sorumlu Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in, Osmanlı dönemindeki tapu tahrir defterlerinin Diyarbakır Amed Sancağı'na ilişkin kayıtlarında "Kürt isimlerine ve sülalerine rastlanmadığını" açıklaması olacak. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün tahrir defterlerine ilişkin başlattığı bu çalışma "milli politika doğrultusunda amaçlanan hedefe uygun olarak" yapılmaktaymış. Ha, az kalsın unutuyordum, açıklamanın sahibi olan Devlet Bakanı MHP'li imiş!


7.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Kürşad Bumin

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...