YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Kültür

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama


Gayesi Allah rızasıydı

Geçirdiği elim bir trafik kazasında âlem-i bekaya irtihal eden Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan, ömrünce sevgi, iyilik, barış ve kardeşlik çağrıları yapmış, hayatının gayesini 'Allah rızası' olarak belirlemişti.

Önceki gece Avustralya Sidney yakınlarında geçirdiği elim bir trafik kazasında alem-i bekaya irtihal eden Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hoca, hayatı boyunca sevgi, iyilik, barış ve kardeşlik çağrıları yapmış, ömrünü buna vakfetmişti.

Hayatının gayesini "Allah rızası" olarak belirleyen merhum Esat Coşan çabalarının amacını, "Biz Allah'ın rızasını istiyoruz; esir kardeşlerimizin hürriyetlerine kavuşmalarını; ezilenlerin ezilmekten kurtulmalarını; sömürülenlerin sömürülerinin sona ermesini; dünyanın heryerinde zulmün ve zorbalığın kalkmasını; fakirlik ve sefaletin yenilmesini; huzur ve refahın yaygınlaştırılmasını; herkesin mutlu ve bahtiyar olmasını; Müslümanlar'ın, inananların birleşmesini; yalan-yanlış din ve inançların bırakılmasını, herkesin kainatı yaratan, kulları yaşatan, dünya ve ahiretin, ceza ve mükafat gününün sahibi Ulu Allah'a inanıp kulluk etmesini; iki cihan saadetini kazanmasını temenni ediyoruz" sözleriyle ifade etmişti. Coşan Hoca bu amaç içinde baş olmak, cihan fethetmek, para kazanmak ve gönlünce yaşamak gibi düşüncelerin bulunmadığına dikkat çekmiş, gayesinin bütün bunlardan daha yüce ve asil olduğunu belirterek Allah'ın rızasını kazanmayı istemişti.

Geçmişten güç aldı, geleceğe yöneldi

Bu amaçlar gayesinde ulaşılacak hedefini ise Türkiye'yi, Asya'yı, Afrika'yı, Avrupa'yı, Amerika'yı, Avustralya'yı, hatta dünyayı ilim ve irfan merkezleriyle doldurmak, okullar, yurtlar, kolejler açmak, parklar bahçeler, korular tesis etmek, çeşmeler, köprüler, yollar, yaptırmak, kütüphaneler kurmak, kitaplar yayınlamak olarak göstermiş ve şöyle dile getirmişti: "Allah rızası için, Rasûlullah Efendimiz'in aşkıyla, evliyaullah hürmetiyle, ümmete hizmet duygusuyla,... ta ki herkes ilmin, irfanın, şeriat-ı garra'nın, yüce Kur'an'ın, pak tasavvufun, güzel ahlakın, maddi ve manevî kemalâtın değerini, önemini gözden kaçırmasın, gafil ve cahil kalmasın, dünyada ve ahirette me'yus ve mahrum olmasın diye".

Tevazusunu hep korumuş "Eğer biz, bizim düşündüğümüz ve yürüttüğümüz hayırlı faaliyetleri, daha başka insanlar yapıyor diye görseydik, onlara tâbi olurduk. Ama biz -Allah'a hamdolsun- onun rızası için uğraşıyoruz." demişti. Geçmişi selamlayarak "Biz Fatihlerin, Kanûnîlerin, Barbarosların, Süleyman Çelebilerin, Yunus Emrelerin, Fuzûlîlerin, Aziz Mahmud-ı Hüdâîlerin, Evliya Çelebilerin, Taşköprü-Zâdelerin , Hezarfenlerin, Itrîlerin, Katip Çelebilerin, Hafız Osmanların, Ebussuudların Kemalpaşazadelerin, Mimar Sinanların, Davud Ağaların...., velilerin, alimlerin, ediplerin, üstadların, büyük dahilerin, eşsiz sanatkarların, şehidlerin, gazilerin, muzaffer komutanların, âdil idarecilerin, padişahların, paşaların, vezirlerin, terbiyeli Osmanlı efendilerinin, arif halkların, fedakar, ve vefakar isimsiz kahramanların yolunda ve yönünde yürüyeceğiz; hüsn-i hatların, şahane çinilerin, ebruların, tezhiplerin, oymaların, sedeflerin, şaheser şiirlerin, eşsiz İslâmî sanatların, zaferlerin, gazaların, romantik dertlerin, ilahi çilelerin cümbüşü, zengin, rengarenk, nuranur, pırıl pırıl, tertemiz, ışıl ışıl öz kültürümüzü yaşayacak, ihya edecek ve geliştireceğiz" diyordu.

Hayırlı bir neslin yetişmesi için "irşad ve talim terbiye yolunda eserler, kitaplar yazmalı, kurslar, okullar, kütüphaneler tesis etmeli, kamil insan yetiştiren eğitimciler, hocalar, mürşidler yetiştirmeğe var gücümüzle destek vermeliyiz. Böyle büyük zatların hayatlarında kadr-ü kıymetlerini takdir etmeli, vefatlarından sonra hatıralarını yaşatmağa özen göstermeli, gençleri onların yollarına özendirmeğe çalışmalıyız" diyen ve ilim ile irşada verdiği önemin altını çizen Coşan Hoca görüşlerini sohbetlerinde anlattı, "İlim-Sanat", "İslam" ve "Kadın ve Aile" dergileri ve neşrettiği kitaplarında ise kağıda döktü.

Eserlerinde ve sohbetlerinde dedi ki;

  • "Tasavvuf, dinimizin özü ve gerçek anlamı; asıl gaye olan insan-ı kamil olmanın yolu ve yöntemidir. Tasavvuf, tüm devirlerde olduğu gibi, hatta onlardan da fazla, 20. yüzyılın stresli, sinirli, gerilimli, bunalımlı, şüpheci, aceleci, dertli, hasta ve bedbaht insanında; "nerede" diye gece gündüz aradığı, yalan yanlış yerlerden sağlamaya çalıştığı gerçek mutluluğun ilahi yolu ve anahtarıdır."

  • "İslam toplumunda tüm işlerin sahipleri alimler olmak gerekir; "ülu'l-emr" alimlerden gayri kimselerden seçilirse, emanete hıyanet edilmiş olur, din ve dünya nizamı fesada uğrar. Halkın bozulması idarecilerin bozulmasından, idarecilerin bozulması da alimlerin bozulmasındandır. Alim tüm toplumu teftiş ve murakabe etmek zorundadır. Allah'ın ona verdigi görev budur."

  • "Müslüman'a ne yakışır? Her şeyin en güzeli yakışır. Her şeyin en güzeli Müslüman'a yakışır. En intizamlı, en kibar, en edepli, en tatlı, en sevimli, en sempatik, en hoş, en temiz, en pak, her şeyin en güzeli, ekstrası Müslüman'a yakışır. Öyle olması lazım. Her şeyine dikkat etmesi lazım. Giyimi, kuşamı çiçek gibi; hareketi zarif, konuşmasında ağzından yağ, bal akması, tatlı olması, gönül yapması, gönül yıkmaması lazım. Böyle yapmazsa kendisi bilir."

  • "Muhterem kardeşlerim! Çok iyi biliyoruz ki, dünya bir imtihan yeridir, buraya kulluk yapmaya geldik. İmtihanı kazanmak vazifemizdir. Burası fanidir, geçicidir, çok kısadır; bir göz yumup açıncaya kadar zamanı birden geçiverir. Asıl yurdumuz, asıl yerimiz ahirettir. Zaten oradan geldik. Burada bir müddet yaşıyacağız. Bu, bize göre bir ömür, bir uzunca zaman gibi geliyor ama, çok uzun bir zaman değildir; çok kısa bir zamandır. Ahiretiin edebi hayatına göre de sıfırdır. Nisbet kabul etmeyecek kadar azdır. Burası yurtsuzların yurdudur. Yersizlerin yeridir, evsizlerin evidir, malsızların malıdır, akılsızların gaye edinip, toplamaya çalışıp, hedef olarak gözlerine aldıkları, var güçleri ile çalıştıkları yerdir. Halbuki, bizim Peygamberimiz sallallahu aleyhi vessellem, bu dünyaya meyletmememizi istemiştir."

  • "Hakiki Müslümanlar Allah'ın C.C. varlığını, birliğini bilir, ancak O'na itaat ve ibadet eder; sadece ve sadece ondan yardım dilerler; kula kul olmaz; canileri putlaştırmaz, bâtılı önler, zülmün karşısında durur, hakkı tutar; iyilik ve güzelliğe yönelirler. Allah C.C., her günahı dilerse avf eder, ama şirk müstesna, müşriklik hariç. Şirk büyük bir zulümdür. Şirkin çeşitleri vardır: Meselâ riyâkârlık da bir cins şirktir; Müslüman ibadet ve tâatını gösteriş için, şöhret için, dünya menfaati sağlamak niyetiyle yapmaz, ihlaslı olmaya itina gösterir... Bu asil inançlı milletimizin özüne, iliğine işlemiştir. Asırlardır süren saldırılar, Haçlı Seferleri, misyoner faaliyetleri, gizli telkin ve propagandalar, kültür emperyalizmi faaliyetleri milletimizin kalbinden bu imanı tamamen sökememiştir.'

  • "İyi bilinsin ki insana gerçeği Allah C.C. gösterir, hakkı O buldurur, doğru yola O hidâyet eyler. O halde daima Allah'tan tevfikini refik etmesini; hakkı, doğruyu buldurmasını; hayrı işletmesini istemek; dikkatli, ihtiyatlı, edepli, saygılı olmak gerekiyor. Müslümanlar'ın her meselede, ama özellikle din, iman ve itikad mevzularında daha titiz olması icap eder; çünkü bu sahalardaki hataların cezası küçük ve basit değildir, ahiretinin mahvına yol açar, ebedi hüsrana sebep olur."




    Kağıda basmak için tıklayın.

  • Birçok eser bıraktı
    Yaptığı tefsir, hadis, tasavvuf sohbetlerinde sevgi, iyilik ve barış çağrıları yapan merhum Esat Coşan, geride pekçok eser de bıraktı. "İlim-Sanat", "İslam" ve "Kadın ve Aile" dergilerinde başyazılar yazan Esat Coşan birçok esere de imza atmıştı.
    Geride bıraktığı eserleri şunlar; "Matbaacı İbrahîm-i Müteferrika ve Risâle-i İslamiyye", "Hacı Bektâş-ı Velî, Makâlât", "Gayemiz", "İslam Çağrısı", "Yeni Ufuklar", "Çocuklarla Başbaşa", "Başarının Prensipleri", "Türk Dili ve Kültürü", "İslam'da Nefis Terbiyesi ve Tasavvufa Giriş", "Yeni Dönemde Yeni Görevler", "Haccın Faziletleri ve İncelikleri", "Zaferin Yolu ve Şartları", "İslam, Sevgi ve Tasavvuf", "İslamî Hizmet ve Çalışmalarda Metod", "Sosyal Çalışmalarda Organizasyon ve Başarı", "Yunus Emre ve Tasavvuf", "Ailenin Ahlak Kılavuzu", "Hz. Ali Efendimiz'den Vecizeler", "Hacı Bektâş-ı Velî", "Sosyal Hizmetlerde Hanımlar", "Güncel Meseleler" üzerine iki eser, "Ramazan ve Takva Eğitimi", "Tebliğ ve İrşad Çalışmaları", "İslâm, Tasavvuf ve Hayat", "Haydi Hizmete", "İslam'da Eğitimin İncelikleri", "Başarı Yolunda Sevginin Gücü" ile Avustralya'da gerçekleştirdiği sohbetlerin toplandığı dört kitap.


    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
    İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED
    Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...