Sosyal demokrat 'Başbuğ' o mübarek hayvanın izinde...

"Lütfen bu hanıma haddini bildirin", "Ali devam et..., Oku, oylat..." Ben bu "ses"i ve "töre"yi bir yerlerden tanıyorum, ya siz..? Evet, o titreyen sesinin etrafında "zavallı kelebekler" gibi pervane oluşturan mukavvadan "hazır kıta", o hanıma da, halka da haddini bildirdi.

İnsan bir kere alışmaya görsün, tıpkı o ünlü halk deyişinde olduğu gibi... "Alışmış, bilmem neden beterdir..." Şekil "A"da olduğu gibi, şekil"B"de de, demokratik hakkını kullanan bir milletvekiline yine parlamentoda "haddini bildirdiler..."

Ancak bu kez, titreyerek "kükreyen" ünlü sesin, çok önemli ve "töresel" deneyimleri olan yardımcıları vardı. Ve de onlar, Altaylar'dan Ankara'ya "çok mübarek bir hayvan"ın ayak izlerine basarak gelmişlerdi. Töreye "baş koyup", sevgili Rahşan'ın muhterem kocası o yüce "Başbuğ"a söz vermişlerdi.

İyi günde ve kötü günde, memleketteki bilumum "ihale" işlerinin selameti için, o "muhterem hayvanın başı" üzerine ant içmişlerdi. "Beyaz çorap"larını atarak çıktıkları bu "töre" yolculuğundan geri dönemezlerdi. Bu uğurda, Altaylar'dan birlikte çıkıp, Karadeniz'i "çırpınarak" geçtikleri ülküdaşlarını bile "otağ"ın dışında bırakmışlardı...

Ve işte, "muhalif" seslerin yükselmeye başladığı bugünlerde, "erkekliği" kanıtlamanın tam zamanıydı. Daha önce "derin" memleket meselelerinde olduğu gibi, "Ya Allah Bismillah, hadi bana eyvallah" demenin zamanı değildi. Türk'ün dönüşü için gün bugündü...

Nitekim, dönüşleri "muhteşem" oldu... Meclis'te Türk'ün gerçek gücünü dosta, düşmana bir kere daha gösterdiler. Hem de, kendilerini "ürkeklikle" suçlayanlara iyi bir ders verdiler.

Gerçi, karizma biraz "çizildi" ama, çok da dert değil doğrusu... Yeter ki, Rahşan üzülmesin. Hem şu "üç günlük" iktidar saltanatından gidip, dönmemek de var.

Artık, kötü günler geride kaldı. Bundan böyle, "yolsuzluk" işlerini fazlaca kurcalayanlar, üniter yapımıza göz dikenler ve "yaşlı" Başbakanımız'a "yan bakanlar" karşılarında "üç hilal"li hazır kıtayı bulacaklar. Yok öyle, Kopenhag Kriterleri, demokrasi memokrasi...

Gördünüz mü, bir zamanlar, sevgili Rahşan'ı, kedisi ve "kadim" dostu Saddam'dan başka kimsesi olmayan yaşlı ve yorgun Başbakanımız'ın ne çok dostu varmış. Her ne kadar bütün dünya ile kavgalı olsa da ne gam... Şimdi onun, "Türk'e Türk propagandası" yapacak, Meclis'te muhalif sesleri susturacak "ürkek değil, erkek" dostları var.

Birileri, sevgili Başbakanımız'a ahir ömründe, elinin altında her an hazır bekleyen "milliyetçi müttefikleri" olacağını söyleseydi, herhalde bu "başbuğ"luk işini daha erken keşfederdi. Her neyse, geç oldu ama temiz oldu.

Artık Avrupa'ya da, Amerika'ya da haddini en güzel sen bildirirsin, "temiz eller operasyonu"na özenen savcıları da, sesini fazla yükselten muhalefeti de en iyi sen susturursun "Başbuğ" Ecevit...