Hükümeti kimse tutamaz

Hükümet'in iflasının ekonomiden olacağı belliydi. Uyguladıkları ekonomi politikanın sonuçlarını dahi tahmin edemeyen bir Hükümet'in, ülkenin kronik hale gelmiş problemlerinin üstesinden gelmesi düşünülemez.

Hükümet kendi ürettiği ekonomik sıkıntıların altında boğulmak üzeredir.

Biri diğerinin devamı mahiyetindeki son üç Hükümet, ülkede sürekli yeni problem üretmiştir.

Ekonomi tam bir darboğaza ve yeniden faiz-borç sarmalına girmiştir.

Enflasyonla mücadele hedefi heyecanını kaybetmiş, toplumdaki ekonomik ünitelerin enflasyonla ilgili olumlu beklentisi kalmamıştır. En dramatik olanı toplumun büyük bölümünün Hükümet'ten ümidini kesmiş olmalarıdır.

Ekonomideki iflas, bir zamanlar Hükümet'i kayıtsız şartsız destekleyen kişi ve kurumlar tarafından da tescil ve tasdik edilmiştir.

TÜSİAD'ın tavrı

28 Şubat sürecinde TÜSİAD'ın desteği Hükümet açısından en anlamlı ve güçlü olanı idi. Bu destek hiç aksamadan ve azalmadan geçtiğimiz haftaya kadar devam etmiş, Hükümet bu desteğin gücünü sonuna kadar kullanmıştır.

Geçtiğimiz hafta TÜSİAD, ekonomide gelinen noktayı gerekçe göstererek Hükümet'i acımasızca eleştirmiş ve adeta ültimatom vermiştir.

TÜSİAD'ın tavrının ve sorumluluğunun tartışılması bir yana, Hükümet 10 günden beri iktidarda kalması için ihtiyaç duyduğu önemli bir destekten yoksun durumdadır. Hükümet adeta korumasız ve savunmasız ortada kalmıştır.

TÜSİAD'ı rahatsız eden gelişme faizlerdeki yükseliş ve Hükümet'in faizlerin düşürülmesinde karşı karşıya kaldığı çaresizliktir. Yüksek reel faizlerin TÜSİAD'ı tedirgin etmesi yadırganamaz. Yüksek faizlerin üretimi baltalayacağı ve toplam talepte düşmeye yol açacağı, bundan da TÜSİAD üyelerinin zarar göreceği, belki bazılarının faaliyetlerin terkedeceği bilinmektedir. TÜSİAD'ın gözden kaçırdığı nokta, kendisinin desteğiyle uygulanan ekonomik programın kaçınılmaz sonucunun bugün gelinen nokta olacağıdır. Yeni Şafak okuyucuları faizlerin yükseleceğini aylar önce bu köşeden okumuşlardı. Benzer ve gerçekçi bir tahmin için TÜSİAD'ın gerekli donanıma sahip olduğunu da biliyoruz.

Sözün özü, Hükümet'in gidişinin yakın olduğu TÜSİAD'ın Hükümet'e bakışının değişmesinden çıkartılabilir. Hükümeti gözden çıkaranlar TÜSİAD'la sınırlı değildir.

Ekonomi köşe yazarları da terketti

Son ana kadar ekonomide her şeyin iyiye gittiğini, programın başarıyla ve tavizsiz bir şekilde yürüdüğünü ileri sürerek pembe tablolar çizen ve Hükümet'e övgüler yağdıran ekonomi yazarları aniden yön değiştirdiler.

Gazete köşeleri karamsar yorumlardan geçilmiyor. Bir kısmı, üç yıldan bugüne kadar yazdıklarına kendisi de inanmış olacak ki sudan çıkmış balık gibi çırpınıyorlar.

Halbuki, 28 Şubat sürecini ve onun hükümetlerini var güçleriyle nasıl desteklemişler, ekonomi biliminin kurallarını nasıl değiştirmişlerdi.

Ve akademisyenler

Ekonomik iflası teyit edenler kervanına akademisyenler de katıldı. Önceleri ortalıkta pek gözükmeyen hocalarımız bugünlerde, ekonomide duvara toslandığını ve devalüasyon baskısının her geçen gün arttığını yüksek sesle ifade ediyorlar.

2001 yılının çok zor bir yıl olacağını, bütçe gelir hedeflerinin altında kalınacağını, buna karşılık harcamalarda tahminlerin üzerine çıkılacağını söylüyorlar.

İstanbul ve Ankara'nın Sanayi ve Ticaret Odaları ise, Hükümet'in ekonomi politikasına öteden beri muhalef ediyorlardı.

Sayın Mehmet YILDIRIM'ın son çıkışı muhalefetin doruğa çıktığına işaret ediyor.

Belki inanamayacaksınız ama, Türk-İş Başkanı Sayın Bayram MERAL dahi Hükümet'e verdiği desteği çekmiştir.

Yabancı yatırımcılar ekonomi ve maliye politikalarındaki istikrarsızlığı gerekçe göstererek ülkeyi terk ediyorlar.

Kimse önünü göremiyor.

Hükümetin etrafı boşalmıştır. Ekonomi politikası da fiyasko ile sonuçlanmıştır.

28 Şubat sürecinin iki kalıntısı halen iktidar koltuğundadır. Birisi Kemal GÜRÜZ diğeri ise Sayın ECEVİT'in Başbakanlığı'nı yaptığı mevcut Hükümet.

Bana göre Hükümet, Kemal GÜRÜZ'den daha önce gidecek.

Hükümeti kimse tutamaz.