Yapılanlar hoş değil...

Son günlerde güreşdeki irtica tartışmaları halkın nezdinde de hoş karşılanmamaya, hatta aşağılanmaya başlandı. Maalesef bunu yapanlar da yıllarca güreşin üzerinden itibar ve saygınlık kazanan, biri federasyon başkanlığı yapmış, diğeri ise milli olma onuru yaşamış eski iki sporcu.

Ben bu konuda bir iki hadiseyi dinleyince şok oldum. Federasyon eski Asbaşkanı Ali Tokuş, rapor almak için hastaneye gidiyor. Raporu verecek doktor soruyor: "Sen ne iş yapıyorsun?" diye. Tokuş'un cevabı ise "Güreşçiyim" şeklinde. Ve doktor, rapor yazdığı kalemi bırakıyor, hakaret içeren bir üslupla, "Demek güreşçisin, sizin gibilere değil rapor, tedavi bile yapılmaz" diyor. Tokuş şaşkınlıkla hastaneden ayrılıyor.

İkinci bir hadise de dünya şampiyonu Sebahattin Öztürk'ün başına geldi. Öztürk, Sivas'dan Ankara'ya geliyor. Hız sınırını aştığı için polis çeviriyor. Sebahattin Öztürk, polis memuruna, "Ben dünya şampiyonuyum, hatamı biliyorum. Ceza kesmeyin" diyor.

Şimdi komiserin cevabına bakınız:

"-Demek dünya şampiyonu güreşçisin. Bunun cezasını iki kat kesin..."

Öztürk fazla itiraz etmeden cezayı kabul ediyor ve yoluna gidiyor. Güreşin ve güreşçinin, insanlar üzerindeki yıkımını ortaya koymak açısından bu iki olay bana çok çarpıcı geldi.

Ankara'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda takım birinci olamayınca Ahmet Ayık'ı ekranda eleştiren bir konuşma yapmıştım. Sonra lig maçlarını izlemek için TEDAŞ tesislerine gitmiştim. Gebze'de Belediye Başkanı Ahmet Pembegüllü ile birlikte oturuyorduk.

Öfkeli Ayık beni görünce, "Ne yaptığını sanıyorsun? Eskiden Celal Atik'in bir sözü vardı. Bir Yahudi'yi 5 liraya satın alırsın ama, 3 liraya bir çok Müslüman satın alabilirsin" diye serzenişte bulundu.

Ben de Ayık'a bu zamana kadar kaç tane müslüman satın aldığını ve kendisinin ne olduğunu sormuştum. Zihniyet bu olunca, açıklamalar geliyor. Sonuçta Ahmet Ayık, kendisini Ayık yapan güreşi halk nezdinde ayaklara düşürüyor.

Herkesin artık neyin ne olduğunu bilme zamanı geldi. Güreş, Cumhuriyet tarihiyle birlikte bu ülkeye sürekli madalya getiren bir spordur. Uluslararası arenalarda bayrağımızı dalgalandıran tek branş olmuştur. Şimdi herkese görevler düşüyor. "Türk gibi kuvvetli" sözünü dünyaya kabu lettirdiğimiz gibi camiaya da sahip çıkmak yine güreşçlierden olacaktır.