Uluslararası Maskara Maratonu

Avrasya Maratonu, üstelik 2000 yılına denk gelince, en önemli spor olayıdır diye düşünüyordum. Milenyum'un Avrasya'sında önyargılı olmamak için, öncesindeki pasifliği görmezden geldim.

"Bekle, bitsin; belki yanılıyorsun" dedim kendi kendime.

Ancak, 2000'li yılların ilk Avrasya Maratonu'nda sporu bilmeyenlerin ve sporun sınır tanımazlığından bihaber olanların bu büyük spor olayını geride bırakıp, birer ucuz konser organizatörü gibi davrandıklarını gördüm ve o zaman anladım ki, Sydney Olimpiyatları'nda niye başarısızmışız...

Sayın Başkan Gürtuna!...

Danışmanlarınız sizi kandırmışlar. Son 5 yılın bütün Avrasya'larında hep içinde bulundum ve özellikle maraton öncesinde spor ekibinin nasıl çırpındığını yaşadım. Şu anda sayısal çoğunlukla hizmet veren Spor A.Ş. yetkilileri ise iki tane bez afiş, bir de Antalya'da F.Bahçe'nin eline verdikleri bir pankartla işi geçiştirdiler.

F.Bahçe'nin pankartla çıktığı bölüm, Teleon'da yayınlanmayan dakikalardaydı. Demek ki amaç, Antalya'daki 3-5 bin seyirciyi İstanbul'a davet etmekmiş!

Ayhan Bölükbaşı ve Osman Avcı'nın asla anlamadıkları bir dalda, yani uluslararası maraton konumuz olduğuna göre "public-relations" zavallılığı yaşadılar.

Halkla ilişkilerde ve medya ile ilişkilerde maalesef sınıfta kaldılar. Geçmişte 15 gün öncesinden haber olmaya başlayan Avrasya Maratonu, yapıldıktan sonra bile, Şadan Kalkavan'ın demeci kadar yer bulamadı.

Geçmişte, sadece masrafları ödenerek, yani belediyenin hatırına -bedava- muhteşem bir halk konseri düzenlenirdi. Geçen yıl 12 bin kişiye bitmişti maraton. Üstelik yağmur yağıyordu. Bu yıl, güneşli bir bahar günü 300 kişiye izlettirebildiniz maratonun finişini. Ayrıca bedavaya iyisi yapılan konseri, bu yıl 50 bin doların üzerine maletmişsiniz.

50 bin dolara Madonna bile gelirdi sayın Gürtuna!

Eskiden adı "İki kıtanın birleştiği yerde buluşalım" idi. Bu sloganı geçmişi hatırlamamak için sildiniz, attınız. Oysa, "2000 yılında iki kıtanın buluştuğu yerde buluşalım" sloganı öne çıkmalıydı.

Sayın Gürtuna, göz boyamaya çalışan Spor A.Ş. yöneticilerine cevaplamaları dileğiyle birkaç sorum var:

1-Hazırladığınız broşürlerde, bu işe büyük emek veren Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kare resmini bile kullanmamak maskaralık değil midir?

2-Siz, spor organizatörü müsünüz, yoksa konser organizatörü mü?

3-Çok daha fazla para harcayıp, çok daha kötüsünü yapmayı nasıl başardınız?

Kantite, kalite demek değildir. Yani nicelik, niteliğin göstergesi olamaz. Sporumuzu yönlendiren yüzlerce eski hakemin cooper testinden bile haberi yokken, maratonu düzenlemesi zaten beklenemezdi.

Seyircisini kaybettikten sonra, sloganlarını da yitiren ve sonunda medyayı da kaybetme başarısını başaran, ülkenin en pahallı (!) halk konserini tertiplemeyi beceren Spor A.Ş.'nizi uluslararası maskara maratonu nedeniyle yürekten kutluyor ve cevap bekliyorum.