YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İkbâl, Merve ve başörtüsü

Laikçilerin kafayı taktığı iki konu var: Biri içki, diğeri başörtüsü. Onlara göre, başını bağlayan ve hatta kendisi örtünmese dahi, dînî inanç ve bireysel özgürlük gereği başörtüsünü savunan kişi, laik cumhuriyetin düşmanı; belki de, halk arasında tefrika yarattığı için bölücü... Hasan Celâl Güzel, bu sebebten dolayı 312'den mahkûm olmadı mı?

Aynı değerlendirme, içki içip içmemeğe göre de yapılıyor. Alkol almak, tıpkı başörtüsü gibi çağdaşlığın bir gereği sayılıyor onların gözünde.

"Gardrop çağdaşları", insanları, düşüncelerine değil, görüntülerine ve hayat tarzlarına göre kategorize ediyor.

Oysa bırakınız, herkes arzu ettiği gibi yaşasın. Tercihi neyse öyle davransın; o şekilde giyinip kuşansın. Size ne? Herkesin keyfinin kâhyası mısınız? Siz bu cumhuriyetin bekçisi misiniz?

İkbal ve başörtüsü

Bu satırları kaleme almamın sebebi, İmam Hatipli İkbâl Şencan.

Bu yıl, İmam Hatip'lerin 8'inci sınıfından mezun olan iki genç, İkbal Şencan ve Hatice İslamoğlu, Orta Öğretim Kurumları Sınavı'nda birinci ve ikinci dereceleri aldılar.

Fen Lisesi'ne devam edecek olan İkbâl Şencan'a "Başını açacak mısın?" diye soruyorlar. O da "evet" cevabını verince, Hürriyet Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök nedense çok seviniyor ve milletvekili Merve Kavakçı ile İkbâl Şencan'ı mukayese etme gereğini duyuyor.

Özkök'ün alkışı

Sanki, normal liselerde başörtüsü çekişmesi yaşanıyormuş gibi, liseye devam için başını açacağını söyleyen İkbâl'in tavrını alkışlıyor Özkök:

"... İmam Hatip Lisesi'nden mezun olmuş. Başındaki türban, gülen yüzünün içinde kaybolup gitmiş... Tereddüt etmeden 'Başımdaki örtüyü çıkarır okula giderim' diyor...O an aklımıza Merve Kavakçı geliyor. Başındaki türbanı mutlak bir siyasi zafere dönüştürmek isteyen yüzündeki gerginliğin anlamını o an daha iyi kavrıyorsunuz... Bir tarafta, türbanı, öfke, tepki, kin flaması haline getirmiş bir Merve; öte tarafta türbanı kendi inancının şahsi sınırları içinde tutmayı başarmış bir genç kız..."

Elma ile armut

Elma ile armudu toplamak herhalde buna benzer değerlendirmeler için söylenmiştir.

1) İkbal Şencan İmam Hatip Lisesi'nden değil, bu lisenin orta kısmından mezun olmuştur. Dolayısıyla üniversiteye değil, normal liseye devam edecektir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetiminde olan ilk öğretim ve orta öğretim kurumlarında öğrenciler için kılık kıyafet yönetmeliği mevcuttur. Bu yönetmeliğe göre, kız öğrencilerin, ilkokul, orta okul ve lisede "başları açık, saçları temiz ve düzgün taranmış olmalı. Makyaj yasak, kaşlar alınamaz, tırnak uzatılıp cilâlanamaz. Yüzük, küpe, kolye, bilezik vs. ziynet eşyası takılamaz. Ayrıca, üniformaları vücut hatlarını belli etmemeli ve diz kapağını örtmeli."

2) Başörtüsü tartışması, yönetmelik ile kıyafetin belirlendiği liseyi değil, üniversiteyi kapsamaktadır. Üniversitelerde, liselerin aksine, bir kıyafet mecburiyeti bulunmuyor. Yüksek Öğretim Kanunu'nun ek 17'nci maddesine göre, "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet serbest"

Acaba Ertuğrul Özkök, 15 yaşındaki İkbâl'in, üniversiteye gideceği yanılgısına kapılarak mı o yazıyı kaleme aldı?

Yoksa, okuyucuların dikkatsizliğine güvenerek, 28 Şubat tezini savunmak için mi, bile bile gerçeği çarpıttı?

Kavakçı meselesi

Merve Kavakçı meselesine gelince... Kavakçı'nın, durumu ile İkbâl'i mukayese etmek, elma ile armudu toplamaktan da beter.

Çünkü, Merve Kavakçı seçilmiş bir milletvekili. O kılığı ve kıyafeti ile halkın önüne çıkmış, üstelik Yüksek Seçim Kurulu'ndan mazbatasını da almış. Listenin seçilecek bir sırasından aday olduğu zaman, kimse itiraz etmemiş.

Sonunda Meclis'e gelmiş, diğer milletvekilleri gibi yemin edeceği sırada, kaba kuvvetle bir fiili durum yaratılarak, yemin etmesi engellenmiş.

Genel Kurul'daki kılık kıyafeti, Meclis İç Tüzüğü'nün 56'ncı maddesi düzenliyor. 56'ncı madde, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer Bakanlıklar'a Bağlı Okullardaki Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nin aksine, kadın milletvekillerine başı açık olma şartını getirmiyor. Sadece "Kadınlar tayyör giyer" deniliyor.

Nitekim, iktidar partileri, daha bir kaç ay önce, 56'ncı maddeye başörtüsü yasağını koydular; fakat bu tasarı henüz TBMM'ye gelmedi. Dolayısıyla Genel Kurul'da başörtüsü serbestisi sürüyor.

Başörtüsü bir dayatma değil, bireysel bir tercihtir. İnancına göre yaşamak isteyenlerin din ve vicdan hürriyetine saygı göstermek gerekir.

Dayatma, kendini bu memleketin sahibi, cumhuriyetin de bekçisi sananlardan geliyor.

Ama bir avuç beyaz Türk!!!'ün dediği olmayacak.

"Öteki" Türkiye'nin "zencileri", sayı çokluğunu, bir gün, iktidar sahipliğine de dönüştürecekler.


4 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...