YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...


  Arşivden Arama

 

 

CHP çıkmazında kazı çalışması

Türk siyasi hayatında kurumların değil de, kişilerin ön planda olduğundan dem vurmuşuzdur hep. Partilerin lider karizması etrafında dönen iç entrikalarının, Millet Meclisi'nde sadece parmak hesabı yapıldığı zaman dikkate alınan milletvekillerinin bu karizmayı aşamayan varlıklarının, tüm müdahalelere rağmen ayakta durmaya çalışan demokrasi kurumunun düzgün bir şekilde işlemesinin önündeki en büyük engel olduğuna inanmışızdır çoğumuz. Seçilenlerin kendi seçmenlerinden ziyade kendilerini aday gösteren parti yönetimine karşı sorumluluk taşıdığı, bunun bir neticesi olarak da milletin Meclisi'nin, milletin meselelerinden ziyade partiler arası siyasetin tartışıldığı bir platformdan öte gidemediğinden şikayetçi olmuşuz hep. Kişiler üzerine inşa edilmiş siyasi hayatımız karşısında bir türlü kurumsallaşamayan bir demokrasi özlemi var bu topraklarda.

Oysa şahıslar etrafında odaklanan bu siyaset tarzı esasında çok daha derinlerde kurumsallaşmayı başarmış bir rejimin tabii bir sonucu. Kendini Türkiye'yi yönetmeye layık gören çok dar bir yapılanmanın, Türk siyaset tarihinin kendine has özelliklerini kullanarak tesis ettiği bu rejim, gerek partilerimizin, gerekse diğer sivil yapılarımızın daha farklı bir şekilde "kurumsallaşmasına" imkan tanımamakta. Bugün bu ülkede oluşmuş yapı, siyaset arenasında sivil tepkinin yönlendirilebileceği tüm yollara kendince bir set oluşturmakta ve buralara yapısını kendisinin tespit ettiği siyasi partileri yerleştirmektedir. Demokratikleşme deneyimimizi tıkayan lider karizması değil, tüm alternatifleri denetleyen ve seçmenin önüne sadece tescil ettiği alternatifleri sunan bugünkü yapıdır. Lider karizması dediğimiz vakıa da, bu yapının çok katı bir şekilde oluşturduğu kurumsallaşmanın bir meyvesinden ibarettir. Öyle ya, gövdesi çürümeye başlamış bir çınar ağacı, elma çiçeği açacak değil ya.

Dün CHP'nin 11. Olağanüstü Kurultayı'nı izlerken işte bu düşüncelere dalmıştım. Bu yazı kaleme alındığında henüz liderlik yarışına giren dört adaydan hangisinin bundan sonra görevi devralacağı netlik kazanmamıştı. Ancak kurultay salonunda oldukça net olarak gözüken manzara, CHP liderinin bundan sonra kim olacağının fazla bir önem taşımadığı gerçeğiydi. Zira Türkiye'deki her partiye biçilen bir misyon vardı ve parti liderleri, tüm seçmen ve delege baskılarına rağmen o misyonu yüklenmekteydiler. CHP'nin başına ha Altan Öymen geçmiş, ha Deniz Baykal; değişen fazla bir şey olmayacaktı. Zira liderleri de doğuran partilerdi ve Türkiye'de partiler gerçekten de çok iyi bir şekilde "kurumsallaştırılmıştı."

Bundan birkaç sene önce, Yeni Şafak okurlarıyla paylaştığım bir yazıda, artık CHP'nin temsil ettiği sol anlayışın (zira DSP'nin sol olmadığı artık iyice anlaşıldı) önünün açık olmadığını, zira soldaki krizin tavandaki bir çöküşten ziyade, tabandaki bir kaymadan kaynaklandığını ifade etmiştim. Tavan, taban kaydığı için çökmekteydi. 1980 öncesinde dinamik altyapısını, işçi, öğrenci ve varoşlardan alan sol partilerin 80 sonrasında bu tabanını kaybettiğini, geride sadece geleneksel olarak CHP'ye oy vermiş olan Alevi kitlesiyle, kemikleşmiş laisist Kemalistler'in kaldığını belirtmiş, Aleviler'inse değişen şartlar karşısında giderek merkeze kaymaya başladığının altını çizmiştim. Zira CHP'nin etkinliği azaldıkça, Aleviler yeni arayışlara geçeceklerdi. Nitekim, 18 Nisan seçimlerinde Alevi oy potansiyelinin güçlü olduğu yerlerde bile CHP oyunun oldukça düşmüş olduğu gözlendi.

28 Şubat, kemikleşmiş Cumhuriyetçi ve laisist söylemin sadece CHP'ye has olmadığını, gerektiği zaman bu misyonu DSP ve hatta muhafazakar olarak bilinen ANAP, DYP ve MHP'nin de yüklenebileceğini gösterdi. Haliyle bu taban da artık bundan sonrası için yeni arayışlara geçecekti.

CHP'nin açmazı işte bu noktada. Parti, bugüne kadar kendine biçilen rolle daha öteye gidemiyor. Ancak Türk siyasal sisteminin dayattığı katı kurumsallaşma sebebiyle, değişen şartlar karşısında kabuk da değiştiremiyor.

Gözüken o ki, CHP artık çıkmaz bir sokak. Üstelik girişinde de bir türlü bitmeyen bir kazı çalışması var.


1 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Melikşah UTKU

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...