YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Politika

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Olağanaltı CHP Kurultayı

Adı "olağanüstü" ama, olağanın altında bir heyecanla "bitse de gitsek" bakışlarıyla bir CHP kurultayı daha yapılıyordu.

"Kurultaylar partisi" olarak tanımlanmaktan dolayı herkesin dudak büktüğü kongrelere gelip-gitmek artık CHP'lileri de rahatsız ediyor. Bıkkınlık, umutsuzluk ve bir adım sonrasını görememenin sıkıntısı partilinin, delegenin hatta genel başkan adaylarının yüzlerinden okunuyor. Arada bir, heyecan olsun diye çalan 10. Yıl Marşı'nın bile o eski tadı yok!

Adı "olağanüstü" ama, olağanın altında bir heyecanla "bitse de gitsek" bakışlarıyla bir CHP kurultayı daha yapılıyordu.

Bu satırlar kaleme alınırken kongerin sonucu henüz belli olmamıştı ama günlerder medyaya hakim olan Baykal havasının salona da sindiği belli oluyordu. CHP, Baykal'ın gidişinden umduğu değişimi bulumamış, yeni liderini çıkaramamış, yeni bir Türkiye vizyonu çizememişti. Baykal'ın yıllardır yapamadıklarının, Öymen'le de yapılamayacağı görülmüştü.

Öymen'in yaptığı iki duygusuz ve "teknik" konuşmada lafı CHP'nin Meclis dışında kalışına getirme çabası bile salonda karşılık bulmuyordu. Delegenin aklına "partiyi sandığa gömdüren Baykal'dı" fikrini getirmeye çalışıyor ama delege, "Altan abi"nin de kendisini sandıktan çıkaramayacağını görüyordu.

Bu partide birçok şey "yok"tu... Vizyon yoktu, toplumun bütün değerlerini kucaklama becerisi yoktu, halka güven verecek bir vitrin yoktu, demokrasiyi temsil edebileceklerine dair bir umut yoktu, muhalefet etme becerisi yoktu, lider yoktu ve lider gibi gibi durabilen bir lider de yoktu...

İşte CHP delgesi Baykal'da bu "yok"lardan hiç olmazsa birisini "lider gibi durabilen bir lider"i görüyordu. Baykal kürsüde sesini yükselttikçe, CHP'liler kendilerini "daha ölmedik" diye teselli edebiliyorlardı. Baykal, Ecevit'e vurdukça içlerine sinmiş yenilginin acısını biraz olsun azaltabiliyorlardı. En çok alkışı Ececvit'e yüklenen cümleler alıyordu.

İbre ondan yanaydı, Baykal büyük ihtimalle secilecekti ama.. Partisini barajın indiren ve bunun için de kamuoyu baskısıyla istifa ettirilen bir liderin dönüşünün, bu partiye beklediği umudu getirmeyeceğini herkes biliyordu.

Baykal'ın "Aslında çok iyi muhalefet yaptım ama Türkiye beni anlamadı" demeye gelen yakınması kimseyi ilgilendirmiyordu. "18 Nisan bir parantezdir. Apo olmasaydı şimdi bizde Meclis'teydik" derken içine düştüğü dramatik çelişki de kimsenin gözünden kaçmıyordu. Ama, o "ehven-i şer"di. Konuşmanın satır aralarına "Ben aday oldum medya partimizle ilgilenmeye başladı. Anlarsınız ya..." diyerek rüşvet-i kelam sıkıştırmayı da ihmal etmiyordu.

Baykal hizipçiydi ama, Öymen'in de otoritesi zayıftı...

Baykal hırçındı ama, Güneş de defoluydu..

Baykal başarısızdı ama, ortada zaten başarı vadeden adam yoktu...

İşte bu yüzden dünkü kurultayda ortaya yeni bir sosyal demokrat vizyon, şaşırtıcı bir Türkiye projesi ya da eskiden farklı bir muhalefet stratejisi çıkamadı.

Genel başkan nasıl olsa bulunacaktı ama, dün bulunamayan "biz neden bu hallere düştük?" sorusunun cevabı için de galiba yeni bir kurultaya daha yelken açılacaktı.

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...