YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Bir kitap ve 'Delisaçması' Bazı iddialara devam

Fehmi Koru son günlerde bir kitaptan ve o kitapta dile getirilen bazı ' delisaçması' sayılabilecek iddialardan sözediyor...

Kitabın Kürt işadamı Hüseyin Baybaşin'in anılarından derlenmiş. Kaleme alan Mahmut Baksi...

Ben de Fehmi Koru gibi bu kitabı aldım, hızla okudum... Bir kısmı bildiğimiz olaylarla ilgili. Kitapta adı geçen isimler hep bildiğimiz, tanıdığımız, bu ülkeyi yıllarca yöneten ve yönetmekte olan isimler.

Anlatılan olaylar inanılacak gibi değil.

O nedenle de zaten, Fehmi Koru gibi ben de inanmadım anlatılanlara...

Savcıların da bu iddiaları, ' iddia' olarak kabul edip harekete geçeceklerini falan da hiç düşünmedim.

Türkiye savcılar bu türden, 'delisaçması' iddialar için kıllarını bile kıpırdatmazlar...

JİTEM'in kurucusu olduğunu söyleyen Binbaşı Cem Ersever'in anlattıklarını hiç dikkate aldılar mı?

Savcılar ya da ilgili devlet kurumları, "Buradaki iddialar nedir?" diye hiçbir araştırmaya girişti mi?

Girişmez... Devlette ciddiyet esastır. Devlet ciddi görmediği bu türden iddiaları dikkate bile almaz.

Baybaşin'inkiler de mutlaka böyledir. Ama yine de kitabı büyük bir heyecan ve ilgiyle okuduk.

Biz de bir kenera koyduk.

Bir gün oğlum, " Baba sende hiç polisiye kitap var mı?" diye sordu.

Yoktu... Aklıma bu kitap geldi. " Al bunu oku" dedim.

Eline aldı, okumaya başladı. Bir süre sonra da fırlattı attı elinden. " Bu kadar da olur mu?" diye bağırdığını hatırlıyorum.

" Bunların binde biri bile doğru olsa, biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz baba" diye feryat etti çocuk...

" Merak etme "dedim. Onlar sadece iddialar... İddialar da bizi pek ilgilendirmiyor millet olarak.

Şimdi ben de bu 'iddialar' kitabından bana çok ilginç gelen bir konudaki ' delisaçması' bazı iddiaları dile getireceğim.

Çünkü bu olayın olduğu tarihlerde, olayın oluş, veriliş biçimi çok ilgimi çekmişti.

Baybaşin, 1993 yılındaki bir olayı, batırılan Kısmetim 1 gemisini ve 13 ton uyuşturucu yüküyle el konulan Luck S gemisi olayını anlatıyor:

" Batırılan Kısmetim1 Gemisi Onur Denizcilik'e bağlı, o da Osman Ayanoğlu'na ait.

Ayanoğlu geminin uyuşturu işinde kullanılacağını biliyordu. Buna itiraz ettiği için daha sonra öldürülüyor. Ama malı bu gemi taşımayacaktı, taşır gibi görünecekti. Bu gemi hayali ihracat dosyasından dolayı Türkiye'de aranan, Türkiye'ye geldiği zaman el konulması kararı olan bir gemiydi. Bu dosyada İsmet Yerlikaya var, Osman Ayanoğlu var, Cavit Çağlar, Mehmet Ali Yılmaz, Özer Çiller ce Cesim Alagöz var.

Batırılan gemide mal yoktu. Mal olmuş olsaydı batırılır mıydı? Gemi Süveyş Kanalı'nın çıkışında durduruluyor. Orası bir kere Türkiye'nin karasuları değil, o geminin rotası Türkiye değil. Orada bir gemiyi durdukları zaman maksat gemiyi aramak veya geminin içinde ne olduğunu bulmak değil. Öyle olsaydı hemen geminin içine girerlerdi. Böyle bir çalışma yapılacağı yerde geminin etrafı sarılıyor, donanmaya ait üç gemi ile. 36 saat sonra mürettebat gemiyi batırıyor.

Olayı tertipleyenlerin başında Narkotik Şube Müdürü MŞ var. Gemi belki de denizin ortasında batmamış. Personelin ifadesi yok.

Daha sonra da Luck S gemisi13 ton uyuşturucu ile yakalandı. Bu gemiyi yakalamasalardı bu gemi tehlikeye girerdi. Yani bu malı kaybederlerdi.

Gittiler denizin ortasında yakaladılar. Çocuklar sizin derdiniz o gemideki uyuşturucuyu yakalamak ve sahiplerini cezalandırmak idiyse, neden karaya çıkmasını beklemediniz?

Niye daha denizin ortasındayken, gemiyi yakaladığınızı açıkladınız? Luck S'i de yakaladıktan sonra kendi kontrollerinde, kendi istedikleri gibi getirdiler ve içinde olan 13 ton eroini sattılar."

O günleri, hatırlıyorum. İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in başında bir spor şapka, geminin üzerinde fotoğrafları çıkmıştı. Büyük basın onu kahraman olkarak ilan etmişti. Belki de bu başarısı onu bakanlığa kadar götürmüştü.

' Delisaçmaları' sürüp gidiyor. Daha sonra şunlar sıralanıyor:

" Normalde bu eroinin emniyet depolarında saklanması ve imha edilmesi gerekir. Ama öyle yapmıyorlar. Doğrudan MŞ'in denetiminde piyasaya veriliyor. Bir kere Cavit Çağlar bu malın ortağı, Necdet Menzir ortağı, Mehmet Ağar'ı söylemeye gerek yok. Benim yıllarca iş yapatığım bir insandır."

Bu kadar ' delisaçması da biraz fazla geliyor doğrusu.

Tabii bu kadarla da kalmıyor kitaptaki bu ' saçmasapan' iddialar.

" Luck S Panama bandıralı ama Tuğrul Türkeş'in şirketi adına çalışıyor. Eğer kaptan Mustafa Çubuk'a sorsalar o şirketin adını söyleyecek. Tuğrul Türkeş'in, Yahya Demirel'in adını verecek."

Dediğim gibi... Polisiye okumak isteyenlere önerilebilecek bir kitap. Ama kesinlikle başka bir ülkeyi ve başka başka isimleri düşünürseniz eğer...

Yoksa bu ' delisaçmalarına', ben de Fehmi Koru gibi kesinlikte inanmıyorum ve inanmak da istemiyorum.


11 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...