Rakip mi, gardaş mı?

Milli Takım'ımız bugün Azerbaycan'la karşılaşıyor... Rakibimiz bile demeye dilimiz varmıyor, çünkü bizden çok bizi tutan bir sıcaklık içerisinde futbolcularımızı bağırlarına bastılar... Türkiye'ye birazcık uzak ama oldukça sıcak bu en yakın Türk ülkesiyle yapacağımız maç belki onları fazla ilgilendirmiyor ama Türkiye için çok büyük bir önem taşıyor...

Azeri "gardaş"lar, Türkiye için elbette çok güçlü bir rakip değiller ama futbol sürprize açık bir oyun... Kendi evinde İsveç'e kaybetmiş ve rakibimize avantaj sağlamışsa, pekala bir Lüksemburg, bir Finlandiya veya İzlanda gibi önümüze taş koyabilir... Ne de olsa "dostluk başka, maç başka"...

Milli Takım'ımızın idmanını bile izlemeye 5 bin Azeri gelmişse bu bizim için bir avantajdır aslında... Türkiye, deplasmanda değil, kendi evindeymiş gibi oynayacak... Eğer zemin fazla azizlik yapmazsa...

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'la görüşüyoruz... "Bizi yenecek takım yok diyorsak da, sürprizleri de gözardı edemeyiz... Mutlaka dikkatli olmalıyız, biz zor olanı; İsveç'ten beraberlik kopararak başardık... Buradan alacağımız üç puanla yolumuza devam edeceğiz" diyor...

Teknik direktör Şenol Güneş'le konuşuyoruz... Her zamanki gibi ihtiyatını elinden bırakmıyor ve "Türkiye'nin başına ne geldiyse küçümsediklerinden geldi" diyor ve ekliyor: "Elbette ki Azerbaycan'ı yenecek güçteyiz, inşallah da üç puanla döneceğiz"...

Güneş'in formsuz Hakan Şükür'de ısrarıyla ilgili eleştirilere cevabı ise çok anlamlı: "Eğer, elinizde dünyanın en faydalı futbolcularından biri varsa ve bunun alternatifini bulmak da çok zorsa, onu kazanmak en büyük başarıdır...

Ben Hakan'dan memnunum ve atacağı goller, oynayacağı oyunla Türkiye'yi daha büyük başarılara taşıyacaktır" ...

Evet, aklın yolu bir... Türkiye favori elbette, Ulusoy'un iddiası, Güneş'in ihtiyatını dikkate almak gerekiyor... Tabii Hakan'ın şahsında futbolcularına verdiği güven ve depoladığı morali de büyük bir artı olarak görüyoruz...

Başarılar Türkiye... Ne demişler, "Önce can, sonra Azerbaycan"...